Sosyal Medya

FÖŞ yazdı:  Dünya ekonomisinin kaderi 1Ç2023 sonunda şekillenir

26 Ocak 2023

Yılbaşından bu yana fon yöneticileri umulandan daha güçlü çıkan ekonomik verilere bakarak “en kötüsü geride kaldı” havasına girdi. Zaten, genç yöneticilerin hafızasına Fed, AMB ve BoJ’nin ne zaman kriz riski başgösterse, onları kurtaracağı düşüncesi kazınmış bir kere, bağımlıktan vazgeçirmek zor.

Bu yeni iyimserliğin başlıca nedenleri şunlar:

  • Fed yakında faiz artırımlarına son verir ve akabinde parasal gevşeme başlatır.
  • Euro-bölgesi enerji krizi tehdidini hasarsız atlattı, 2023’te resesyon değil, düşük tempolu büyüme sergileyecek.
  • Çin’de Covid-19 salgının sonlarına gelindi, yakında Beijing ve PBoC ekonomiyi hızla büyütmeye yönelecekler.

Dikkat ederseniz, bu 3 büyük tema, ya da hikaye, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Gelişmekte Olan Piyasalar (GOP, Ülkeler = GOÜ) için bulunmaz nimet. 2022 Ekimi’nde başlayan sıcak para girişi, Ocak ayında aylık $13 milyara ulaştı. Bloomberg gibi basılı kanaat önderleri “Bu yılın kralı GOP olacak!!!” diye nara atarken, Morgan Stanley daha abartarak “GOÜ’in Altın Onyılı Başlıyor” müjdesini verdi.

Olmaz mı? Valla, olabilir.  Georgieva’nın 2022 sonlarında  “2023 için bildiğimiz tek şey belirsizlik” itirafını ben de düstur olarak benimsedim.  İyi ve kötü senaryolar arasında asılı çok Quantum  bir gelecek görüyorum.  Tabikim,  yüksek belirsizlik ebediyen sürmez, sürekli tembel kıçımın üstüne oturarak “durun, daha çok belirsizlik var, tahmin yapamam” diyecek halim yok.  Bence, dünya  ekonomisinin kaderi 1Ç2023 sonunda şekillenecek, çünkü yukarda bahsettiğim, fon yöneticilerini testesteron iğnesi yemiş gibi azdıran 3 büyük gelişmenin ne denli gerçekçi olduğunu göreceğiz. Ek olarak, Rusya bir ay içinde Ukrayna’da nihai taarruz başlatacak. Bence, Ukrayna Ruslara ağır kayıplar verdirerek saldırıyı püskürtür. Kremlin’in votka ve borş kokan karanlık ve dumanlı arka odalarında  Putin’in yerine kimin geçeceği tartışılmaya başlar. Ama, bu konuda da yanılmış olabilirim, belki de Ukrayna bu taarruzda ağır silah, altyapı ve can olarak ağır kayıplar verip Putin’in istediği gibi müzakere masasına döner.

 

Açıkçası, gönlüm karamsarlardan yana, çünkü bu fani dünyadan geçip gitmeden Kıyamet Günü’nü görmek isterim. Benim gibi düşünen, orta yaş krizine girmiş uzman da az değil ha, Dünya Bankası Başkanı David Malpass daha geçen Pazar  “Uzun soluklu yavaşlama evresine girmiş olabiliriz” kehanetini savurup, at kuyruğu saç bırakacağını söyledi.  Makalenin geri kalan kısmında kötümser senaryoyu anlatacağım. Çünkü 28 Mayıs gecesi iktidara gelecek Altılı Masa’nın ekonomi beyin takımına  içerdeki enkazı kaldırmak yanında nasıl bet bir dış konjünktürle uğraşacakları konusunda rehberlik etmek isterim.

 

Ulusal İşletme Ekonomistleri Derneği (NABE) tarafından yapılan ankete göre, ABD’li iş dünyası liderlerinin yarısından biraz fazlası ekonominin zaten  durgunluk içinde olduğunu veya önümüzdeki yıl başlamasını beklediklerini söylüyor. Velakin, Ekim ayında yanıt verenlerin %64’ünün yaklaşmakta olan bir durgunluğa ikna olduğu bir önceki ankete kıyasla, ABD’de morallerin düzelmeye başladığını söyleyebilirim.

Fed’in enflasyonla savaşı henüz kazanılmış değil. Parasal sıkılaştırmaya erken mola vermek, uzun  vadeli enflasyonist trendler üretebilir.  Yine’de   ABD’de  durgunluğun ılımlı geçeceği beklentisine yüksek sesle itiraz etmem. Ama, DB Başkanı David Malpass’a göre dünyanın geri kalanı için durum daha vahim.

DB’na göre, GOÜ içinde özellikle yüksek dış borç yükü altında olan ve Ukrayna’dan yayılan şok dalgalarından ağır darbe alanlarda yıllar sürecek bir GSYİH yavaşlaması tehdidi yükseliyor.

Malpass Pazar günü Sky News ile yaptığı röportajda çok karanlık bir kehanette bulundu, “Uzun soluklu yavaşlama evresine girmiş olabiliriz” “Geçmişte alıştığımız konjünktürel dalganmalar bitmiş olabilir. Yüksek enflasyonun hakim olduğu, yeni özel sermaye sabit yatırımları kıtlığı yaşanacak bir gelecek ihtimali inkar edilmemeli.”

Malpass, salgının devam eden ekonomik sonuçlarını ve Ukrayna savaşının neden olduğu yüksek gıda ve gübre fiyatlarını, gelişmekte olan dünyayı kalkınma açısından  yıllarca geri tutacak  mükemmel bir fırtına olarak nitelendirdi.

Dikkat edin, bu nokta Türkiye için çok önemli: “Yoksulluk kötüleşiyor; birçok ülkede eğitim seviyeleri düşüyor”.

IMF Başkanı Georgieva’ya göre de dünya ekonomisi en kötüsünü geride bırakmış olabilir “ama  daha az kötüyle yetinmek zorunda kalmak da mümkün”. Georgieva, IMF’nin güncel ekonomik verilerdeki iyileşmeyi memnuniyetle izlediğini, fakat  bunların global tahminlerini yükseltecek kıvama gelmediğini hatırlattı.

Malpass dünyanın çoğu için yavaşlayan büyümenin küresel kalkınmayı yıllarca engelleyebileceği konusunda uyardı.

“Benim endişem,  dünya için  yavaş büyüme döneminin 2024’e kadar sürebileceği “. “Daha da kötüsü, bir ve iki yıl sonrasına baktığınızda, güçlü bir toparlanma olacağını görmek zor”.

Malpass, gelişmekte olan dünyada yıkıcı ekonomik koşullar yaratan ve artık ekonomi literatüründe “polikriz” olarak geçen üst üste binen krizler konusunda aylardır uyarıda bulunuyor. Haziran’da dünyanın büyük bir kısmının durgunluk ve stagflasyona doğru yöneldiğini söyledi, Eylül ayında bu senaryoyu “mükemmel bir zorluklar fırtınası” olarak tanımladı.

 

DB yıllık raporunda dünyanın küresel  resesyona tehlikeli şekilde yaklaştığı  konusunda uyarıda bulunurken, Malpass gelişmekte olan ülkelerde şimdiden “eğitim, sağlık, yoksulluk ve altyapıda yıkıcı gerilemeler” gördüğünü söyledi. Durun, daha karanlık kehanetler bitmedi,  GOÜ’de iklim değişikliğine uyum için finansman nanay.

Gelişmiş ekonomiler durgunluğuna girmeseler de, yatırım bankası tahminlerinin aksine  GOÜ büyümede zorluk çekebilir. Yakından takip ettiğim isimlerden biri  olan Moody’s baş ekonomisti Mark Zandi, örneğin, ABD’de en  olası  senaryonun  neredeyse durma noktasına gelen ancak asla eksiye düşmeyen  büyüme olacağını yazdı.

Malpass, röportajı sırasında, GOÜ’de belirginleşen borç krizi işaretlerini vurguladı. GOÜ’de toplam borç/GSYIH oranı  pandemiden önce zaten yüksekti, ancak salgın borç seviyelerinin artmasına neden olurken, güçlü dolar yoksul ülkeler için borçlanma maliyetleri yükselterek; bende 2023-2024 döneminin zincirleme temerrütlere sahne olabileceği kaygısını doğurdu.

Yine yakından takip ettiğim, Financial Times yazarı Martin Wolf  “We must tackle the looming global debt crisis before it’s too late” (Çok geç olmadan ufukta gözüken global borç krizine çare aramalıyız) başlıklı makalesinde GOÜ’in değişen alacaklı yapısının geçmişte olduğu gibi büyük devletlerin temerrütlere çabuk çare bulmasını engellediği görüşünde:

“2000 ile 2021 arasında, düşük ve alt-orta gelirli ülkelerin tahvil fonlarınca tutulan kamu ve kamu garantili dış borcunun payı yüzde 10’dan yüzde 50’ye fırlarken, Çin’e borçlu olunan pay yüzde 100 arttı. Bu arada, resmi borç verenlerden oluşan Paris Kulübü’nün ağırlıklı olarak batılı 22 üyesinin elindeki pay yüzde 55’ten yüzde 18’e düştü. Böylece, kapsamlı bir borç yeniden yapılandırma operasyonunda alacaklıları koordine etmek, sayıları ve çeşitliliği nedeniyle çok daha zor hale geldi”.

 

Bir başka değişle, eskiden temerrütlerde G-20 devreye girerek, panik yoluyla bunların başka GOÜ’e yayılmasını önleyebilirdi. Artık Çin alacak feragatına katılsa dahi, yatırım fonları bir ülkedeki temerrütten tırsıp, toplu olarak GOÜ tahvillerini elden çıkartabilir.

 

En kötüsü geride kaldı mı? Herhalde, belki, mümkün. İyi günlere dönüş kolay mı?  Belki, mümkün, çok zor.

 

FÖŞ

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları