Sosyal Medya

Yağız Kutay Işık kaleme aldı: “Türk Tipi İmkansız Üçleme”

21 Aralık 2022

Ekonominin temel kurumlarıdan birisi imkansız üçlemedir. Sava göre sermaye hareketlerinin serbestliği, sabit döviz kuru ve bağımsız para politikası uygulaması aynı anda var olamaz. Türkiye de çoğu ülke gibi döviz kuruna karışmıyor ve piyasa tarafından belirleniyor.

Türk tipi başkanlık sisteminin ise; iktisadi sonucunda ortaya türk tipi imkansız üçleme çıkıyor. İşverenler, hükümet ve bankaları aynı anda mutlu edemezsin.

İşveren

Kendileri emeklilikte yaşa takılan mevzusunun (EYT) bir numaralı mağdur adayı.  EYT çıkınca ödenecek kıdem tazminatları şirketlerin kasasından çıkacak. Esasında bu kıdemler şirketlerin nakit rezervinde ayırması gereken para olsa bile uygulamada böyle değil. EYT kapsamına girenlerin kıdem tazminatları için kredi vermek yeterli mi? Tonla batık kredileri varken bankalar nasıl kredi verecek? Aynı soruyu bankalar da soruyor kendilerine…

 

Bankalar ne alemde?

Pandemide bile doğrudan hibe yerine düşük faizle krediye teşvik sistemi kuran “sosyal” devletimiz nasıl devam edecek merak konusu. Şirketlere düşük faizle kredi verilsin diye yakasına yapışıyor bankaların. E doğal olarak da banka genel müdürleri veryansın ediyor bu böyle gitmez diye. Kredi notu düşük olan şirketlerin geri ödememe riskine rağmen hükümet kredi ver diye zorluyor. Yetmiyor, zarar edeceğini bile bile %20’nin altında devlet tahvilini almaya zorluyor. Bankalar yaşamla merkezi otoriteyle iyi geçinme arasında gidip geliyor. Ekonomi yönetimi de serbest piyasanın selasını okuyacak müezzin arıyor. Ne de olsa seçim yaklaşıyor, belki bankalardaki dövizlere el koymak zorunda kalırlar.

 

Hükümet

Seçim demişken imkansız üçlemenin son bacağı hükümete yakından bakalım. Krediyle tüketim temelli bir büyüme peşinde yönetimimiz var. Kişi başı Gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) 6,500 dolar seviyesine gerileyerek 2001’i mumla aratan seviyeye geldi. Araya araya bir hal olduk mum bitti, cari açık masalı da aynı hızda tükendi. İhracat, ithalat ve dış ticaret dengesi, Ekim 2022 verilerine göre, ihracat ve ithalat yükselirken dış ticaret açığı %421,7 arttı.

 

Asgari ücreti 9 bin yapmak, yaşa takılan emeklilere kredi seçimi kazanmak için yeterli olacak mı yoksa zincir marketlerin, başka deyişle “üç harflilerin” hedef olduğu dönemde Orbanvari biçimde fiyatlar seçime kadar dondurulacak mı? Kafada deli sorular…

 

Kardeşim helikopter

“Helikopter Para”, Friedman’ın önerisiyle gündeme gelmişti. Dezenflasyonist baskılara karşı merkez bankaları’nın hükümet teşviklerini/harcama programlarını doğrudan finanse etmesi anlamına gelir. Pandemi döneminde de kullanılan bir yöntemdi. Türkiye aynı dönemde kredi teşviklerini ön plana alan bir politika izlese de seçim dönemine yaklaştıkça arttırılacak sosyal yardımı en üst seviyeye çıkarma ihtimalini bizlere sunuyor. Eğer ki böyle bir yardım paketi gerçekleşirse devlet kendi eliyle enflasyonu körüklemiş olacaktır.

KKM cazibesi için %1 değer kazanmalı. Daha fazla kazanmamalı ama. Bu ince hesap için BDDK önlem aldı. Yabancı para mevduatı toplam mevduatın %50 üzeri olmaması için makro ihtiyati tedbir alındı.

 

Bu çözümler dişimizin kavuğuna yetmez. 2023 için gereken toplam dış kaynak şimdiden 216 milyar dolar oldu. Arabistan’dan gelen SWAP ile birlikte yabancılardan gelen toplam meblağ 30 milyar dolar oldu. Oysa gelen paralar ülkelerin para biriminde olduğu için bu paralar kullanılamaz. Küse küse dost bırakmadık etrafta. Darbecilerin finansörü olarak lanse edilen BAE.

AKP güruhunun el sallama biçimini değiştiren eski darbeci, şimdiki dost Mısır.

Halkını katlettiğini iddia ettiğiniz Esed’den sonra son kapı bizden borç isteyen IMF mi olacak?

 

Türk-İş’in ardından

Türk-İş’in yaptığı hesaplamaya göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 7 bin 785, yoksulluk sınırı ise 25 bin 364 liraya yükseldi. Gıda için yapılması gereken harcama tutarı kasımda, fiyat artışı bir önceki yıla göre %137,8. 10 yıl önceki GSYH’nın gerisine düşüyoruz, üstelik pastanın üstündeki çilek misali %85 enflasyonla.

 

Büyüme verileri ne anlatıyor?

Büyüme verisi öncesinde bakan Nebati: “Tüm dünyada resesyon endişelerinin arttığı dönemde Türkiye yoluna güçlü bir şekilde devam edecek” dedi. Sonuç: 9 çeyrek sonra küçülen Türkiye. Hem de en az 2 çeyrek daha küçülmeye devam edeceğiz. Kısa vadede faiz indirimleri işe yarasa da; zaten enflasyonun olduğu bu ortamı daha agresif bir enflasyonist baskıyı perçinliyoruz. Burada üçlü kıskaç altındayız. Düşük faiz inadı, yüksek enflasyon ve durgunluk. Seçim öncesi slumpflasyon (yüksek enflasyon ile ekonominin küçülmesi) olur mu dersiniz?

Seçim sath-ı mailine yavaş yavaş girildiği şu günlerde iktidar bir tane bile küskün kitle olmadan sandığa gitmek istiyor. Bu yüzden alınacak ekonomik kararların palyatif ve görece daha çabuk etkisini hissettirebilecek hamleler olması mecburiyeti var. Fakat aylardır kendi ayağına sıkan yönetimi bundan sonra her şeyi doğru yapsa bile durumu kurtaramayabilir. Birbirine silah doğrultan üç silahşor misali halkı rahatlatacak EYT işverenlerin uykularını kaçırıyor. Bankaların kâbusu batık kredi riski ise işverenlerin umudu. Hükümet seçime kadar ekonominin iki atardamarını kendisini infilak etmeden idare edebilecek mi? İşte bütün mesele bu.

 

Yağız Kutay Işık

Twitter: @yagizkutayisik

E-Posta: [email protected]

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları