Sosyal Medya

Veysi Dündar: SANATÇILAR TOPLUMUN İŞARET FİŞEĞİDİR

29 Ocak 2022

                 Fatma Girik anısına, Sedef Kabaş’la dayanışma adına…

Erdoğan’ın daha önemli ekonomik sorunlarla uğraşmadığı zamanlarda dertlendiği en önemli konu kültürel alanda iktidar oluşturamamaktır.

Şimdi binaları  yıkılan, yağışta ıskarta olan havaalanı, doğalgaz depolarının tam takır hali, elektrik kesintileri, kara yollarındaki fiyasko, boşalan hazine gibi yakıcı sorunlar nedeniyle kültürel iktidar mevzuu arka plana itildi.

Kültür konusu ancak karşı taraf hamle yaptığında gündeme geliyor.

Ülkenin 2.paragrafta özetlenen yakıcı sorunları ile dertlenen ve çözümün “AKP’siz Türkiye” olduğu gerçeğini dillendiren her sanatçı, potansiyel olarak en asgarisinden rakip olarak konumlanıyor.

Hülya Koçyiğit gibi sanata veda etmiş ticaret erbabı ise, artık kendisine cevap verme şansı olmayan Fatma Girik’in cenazesinde bile rol çalacak kadar cüretkar. Acaba tersi olsa aynı sözleri o eder miydi? Bunu hiç bir zaman bilemeyeceğiz…

AKP’li sanatçılar ya sanatsal ömürlerini tüketmiş Koçyiğit benzeri tacirler ya da hala sektörden ekmek yiyen ama sanatsal yeterliliklerinin kompleksini aşamamış Avşar/Ortaç tarzı duruşu olanlar.

Çok az da olsa 1.kategoride yer almalarına karşılık ideolojik manada kendilerini yakın buldukları için iktidarı savunan görece daha az kompleksli olanlar da var. Hasan Kaçan, Şükriye Tutkun vb.

Gırgır, Fırt, Çarşaf, Limon, Leman gibi evrensel ölçekte iş üreten karikatür dünyasına ancak Misvak gibi nitelikten yoksun, ilkokul düzeyinde bir çizgi ile karşılık verilebilmesi bu alandaki sefaletin şahikası olarak yer alıyor.

Özetlersek 2. Kategoriden başlayarak kategorize edilemeyecek düzeydeki sanat veya sanat taklidi işten ekmek yiyen AKP yandaşlarını saymazsak, sanatsal iş üreten hemen her Türk insanı için AKP dönemi bir kabus hükmünde.

Peki bu neden böyle?
Sanat camiası neden AKP’deki ampülün ışığın söndüğünü düşünüyor ve görüyorlar.
Tabii ki soru kendi içinde cevabı barındırıyor.

Sanatçılar algıları, anlayışları en üst seviyede olan insanlardır.

Gerçek sanatçı için yaşadığı ülke bir yuvadır.

Sanatçıların yuva dediği ülkelerinin para birimi Afganistan’a karşı bile değer kaybediyorsa bu durumu normal karşılamayı beklemek mümkün olur mu?

Hadi sorun iktisattır dense, işin öyle olmadığı aşikar. Dinin en pejmurde halde siyasete alet edildiğini görmediklerini mi sanıyorsunuz.
Adem-Havva alegorisinden nem kapmanın bile mümkün olduğu coğrafyada, hangi sanatsal özgürlükten söz edeceğiz.

Kuvvetler ayrımı da neymiş. Yasama da yürütme de yargı da benim, C’etat Moi=Devlet Benim sözünden haz duyacak gerçek sanatçı tabii ki bulamazsınız.

Basının iktidar borazanı olmaktan gurur duyduğu bir ortamda hangi sanatçı iktidar medyasında kendini huzurlu hisseder. Midesinde ağrı hissetmeden bırakın A Haberi, Ülke vs’yi TRT’ye çıkmak her sanatçının harcı olmaz.

Siyasal dinciliğin kendi koyduğu nasslar dizgesinde farklı yaşam tarzlarına ve seçimlere uyguladığı akıl dışı muameleyi hangi sanatçı, kendi alanına bir saldırı olarak algılamaz?

Biranın ve Şarabın ana vatanı olan Anadolu topraklarında sanki en büyük günah despotizm değilmiş gibi Kuran’ın seçilmiş sayfalarından ve devletin sınırsız gücünden yola çıkarak toplumsal hayatı düzenlemeye cüret etmek sanatçılar için kabul edilemezliğin en üst noktası olarak karşımıza çıkar.

AKP’nin siyasal dinci çekirdeği zamanında “Halk denizlere üşüştü, vatandaş denize giremiyor” şeklindeki ötekileştirmenin bir benzerini, “Otomobil azınlıkları ilgilendirir, vatandaşın otomobille işi olmaz” ifadesiyle yaparak siyasal krizi kendilerince perdelemeye çalışıyor.

12 Eylül faşizminin ezdiği sanatçılardan ömrü yetenler AKP’nin ustalık döneminin tacizleri ile baş etmek zorunda kaldılar.

AKP’nin ülkeye umut aşıladığı yıllarda yanında durdukları için bir kısım muhalifin de dudak büktüğü Sezen Aksu, Orhan Pamuk bu anlamda AKP’nin kendine yontan keserinin altında bir kesime  yaranamamaktan da muzdarip oldular.

AKP’nin halk iradesine sırtını döndüğü, çoğunluğu elde etmediği halde etmiş gibi yaptığı bu (umuyoruz ki) son döneminin Türkiye’de evrensel kriterlere göre sanatçı sınıfına giren herkes için artık miadını doldurduğu açık.

Mutsuz insanların ülkesinde; sanatın da faydasızlığından kim şüphe duyar..?

AKP kendi seçmeninin, eğitimsiz, TV izleyicisi, cebinde pasaportu olmamasına tabii ki güveniyor.

Avşar, Gencebay, Ortaç gibi sanatın evrensel paydasında kendilerini ezik hissedenlerin gerçek sanattan intikamlarını bu şekilde aldıklarını anlıyoruz.

Ama Sezen Aksu’nun “yeter” deyişindeki kararlılık hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını gösterdi.

Mutsuz insanların ülkesinde, sanatçı mutlu değildir.

Sanatçılar toplumun önünde gider.
Toplum sanatçıları elbet takip edecek.
AKP’nin geleceği işte tam da bu yüzden yok oluş olacaktır.

Adnan Yücel’in dizelerinde olduğu gibi :

“Menekşeler de açılır üstümüzde
Leylaklar da güler
Bugünlerden geriye
Bir yarına gidenler kalır
Bir de yarınlar adına direnenler”

Analiz, Veysi Dündar 28.1.2022

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları