Sosyal Medya

FÖŞ yazdı:  Malthus’un laneti hortladı

22 Eylül 2021

Yine gurur ve kıvançtan içimin içime sığmadığı bir gün başladı. Canım Başkanım Erdoğan, 100 araçlık dev konvoyla  New York’u fethetti. Sonra da BM Genel Kurulu’nda insanlık dersi verdi. Utançlarından, bir çok delege salonu terketmek zorunda kaldı. Aldığım duyumlara göre, Biden Erdoğan’la ayaküstü de olsa görüşebilmek için yalvarmış, hatta tebdil-i kıyafet otelinin kapısına dayanmış, ama korumalar kovmuşlar. Ne zafer ama, New York’un fethi eminim ülkemizde yaşanan ufak-tefek sıkıntıları unutturarak halkımıza sabırla Nurlu Ufuklara erişeceğimiz 2023 Haziran, pardon 29 Ekimi bekleme gücü verecektir.

O güç damarlarımızda akan kanda artık mevcut değildir, çünkü kan üretmek için protein gerekir. Ek olarak, ev sahibi evden attığı için parklarda ve kapı eşiklerinde konaklamaktan kıçımız donmuş, kanımız çekilmiştir.

İşte Başkanım Erdoğan’ın eşsiz gücü buradan kaynaklanıyor. Muhalefet yoksulluk, evsizlik, hayat pahalılığı gibi münferit ve genel-geçer olaylara takılıp, halkımıza bir umut, bir  vizyon verememekte. Ama, Erdoğan büyük resmi görüyor ve biliyor ki:  Ölen ölür, kalan sağlar inşallah bize oy verir.

 

TUIK ne kadar makyajlasa da, gıda ve kira enflasyonu  artık hemen her hanenin kapısını çalıyor. AKP bu sene yaşanan pahalılığı kuraklık ve Covid-19’a bağlayıp seçim için 2 yıl daha sabredebilir, ama yanıldığını anlayıp mega-dumur olacak. Çünkü gıda enflasyonu global bir fenomen ve önümüzdeki onyıllarda sürekli dar gelirli homo sapiensin başına dert olacak.

İngiltere’nin itibarlı casusluk ve İsrail propagandası merkezi Chatham House’a göre, 2050 yılına kadar küresel ısınma yüzünden tarımsal mahsul %30 daralacak. Buna karşın insanlığı doyurmak için gerekecek gıda miktarı %50 artış gösterecek.

İşte buna Malthus’un laneti diyorum. 1766-1834 yılları arasında yaşayan İngiliz casusu ve İsrail ajanı  Robert Malthus, karamsar nüfus kehaneti ile bilinir. Dünyaca meşhur demografik teorisine göre insan nüfusu, var olan gıda kaynaklarına göre çok daha hızlı artıyor. Malthus’a göre gıda kaynakları aritmetik olarak artarken, nüfus ise geometrik olarak çoğalacak.

Malthus kötü çuvalladı, çünkü teknolojik evrimi hesaba katmadı. İnsan nüfusunun gece-gündüz çiftleşen tavşan sürüsü gibi çoğalacağı tahmininde haklıydı. Fakat, ormanların kesilip, sulak alanların kurutulup yeni tarım alanları açılacağını hesaba katmadı. GDO’yu, modern sulama tekniklerini (yani göl ve nehir kurutma yöntemlerini) ve sentetik gübreyi (yani toprağı zehirlemeyi) öngöremedi.

Bir anlamda, insanlık Malthus’un lanetinden kaçmak için ilerde başına daha büyük belalar açacak riskler aldı.  Nasıl 2008  Büyük Finansal Krizi çoktan unutulmuş Hyman Minsky’nin kapitalist sistemin içsel kırılganlığı kuramına hayat kazandırdıysa, iklim değişikliği de Malthus’u ebediyete maledecek.

Ama o ebediyet çok uzun sürmeyecek, dünyanın yarısı açlıktan kırılacak.  Halen dünyada en az 200 milyon insan yetersiz beslenme sorunu yaşıyor. Bu sene açlık Covid-19’dan fazla can alacak, artık 2050’yi siz düşünün. Chatham House raporuna göre, eğer iklim değişikliği ile ölümcül bir savaşa girişmezsek, 2050 yılında ormanlar ve sulak alanlardan çaldığımız tarım arazilerinin %30’u PERT olacak. 2040 yılında bile, dünyanın mısır ambarlarının  her yıl en az %10 mahsul kaybına neden olacak “doğal felaketlere” uğraması içten bile değil.

Türkiye, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen coğrafyada. Ama, iklim değişikliğine hiç gerek yok bizi aç bırakmak için. Zaten rant uğruna çevreyi feda etmek, suyu sonsuzmuş gibi akılsızca harcamak, tarımsal alanları sanayileşmeye açmak ve erozyonla mücadeleyi gereksiz bulmak sayesinde biz kendimiz tarımı bitiriyoruz.

Size şimdiden 2022 yılında da gıda fiyatlarının vahşi bir yükseliş sergileyeceği kehanetini yapabilirim. Bunun ilk nedeni, ilkin Berat Albayrak döneminde denenen (ve hiç bir fayda sağlamayan) süpermarket döverek gıda fiyatlarını ucuzlatma girişiminin ikinci kez sahnelenmesi.

Türkiye’de en rekabetçi işkolu gıda perakendedir. Eğer zincir süpermarket fiyatlarını pahalı bulursanız, mahalle manavına gidersiniz. Orada fiyatlar gözünüzü kesmediyse, sokak sokak dolaşan veya her boş buldukları kaldırımda tezgah açan gezer-manavlar var.

Bu koşullarda rekabet eden gıda perakendenin sorunu fahiş kar değil, maliyetlerin uçuşa geçmesi. Kira, her yıl artan asgari ücret,  soğutma ve nakliye maliyetleri, Covid-19 sağlık önlemleri, ambalajlama genelgeleri vs derken, tarlada 1TL olan mahsul, rafta 5TL oluyor.

 

Bu gerçeği inkar edip marketlere “fiyat indir” baskısı yaparsanız, onlar da toptancıya ödeme vadesini uzatır. Toptancı da gider çiftçiye daha az para öder, ya da daha geç öder. Çiftçi de hıyarını-patlıcanını nehre döker ve size küfredip, kente göçer. Eğer bunun da ekonomik kuramını isterseniz, adı Örümcek Ağı Teoremidir ve üniversitede birinci yıl ekonomi derslerinde öğretilir.

İkinci neden ise, doğal gaz ve petrol fiyatlarında vahşi ralli. Gübrenin temel hammaddesi amonya, doğal gazdan üretilir. Doğal gaz fiyatı ABD’de 2 katına, Avrupa’da 5 katına çıkınca, gübre fabrikaları kapanır. En azından girdi maliyetlerini çiftçiye yansıtır. Avrupa’da çiftçi, gübre fiyatı artarsa, ürünü zamlı satar. Türkiye’de gübreyi keser, çünkü elindeki iki kuruş nakti de banka gelip haczetmiştir. Sonuçta bu sene hektar başına 10 birim ürün aldığınız tarla, gelecek sene 5 birim mahsul verir.

 

Siz bir de fiyatı artan her gıda maddesinde ithalat kapılarını açarsanız, çiftçi havlu atar. Sonuçta, Türkiye’de gıda enflasyonuyla başedilemez. Çünkü, cezai tedbirlerle halledilecek bir mesele değil, üstünde iyi düşünülmüş, ahenkle ve hızla icra edilen bir tarım reformuyla çözülür.

“Üstünde iyi düşünülmüş, ahenkle ve hızla icra edilen” terimleri Başkanlık Rejimi’nin felsefesine aykırı. Bu yüzden siz Itcoin’den, Bitcoin’den vazgeçip, kuru soğan, sarımsak, pattis alın. 2022’de bunlar  prim yapacak.

 

FÖŞ

 

Websitemde çok heyecan verici bir yenileme var:  Türkiye’yi bekleyen acı kış

 

İngilizce yayın yapan YouTube kanalımızı ziyaret etmenizi rica ederim. Real Turkey Channel

 

 

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları