Sosyal Medya

Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Fiyat ve maliyetle büyüyen ülke…’

2 Eylül 2025

Türkiye’nin büyüme bilmecesi bir türlü çözülemedi. 2 binli yılların başında sıcak para ve ithalatla büyümeyi yakalayan, dış ticaret hacmindeki eksi veren artışla ortaya çıkan büyümeyi göz ardı eden, bunun bir finansman sorunu haline gelecek cari açık problemini tetiklediğini anlamayan bakış açısı, yıllar içerisinde üretim hariç her türlü büyümeyi savundu.

Dile geldiği zaman üreten ekonomiden bahseden, ama üretim hariç her türlü rakamı övünme meselesi yapan, fakat meselenin bir rakam olmadığını anlamayıp, esas olanın kalkınma olduğunu bir türlü kabullenmeyen bir yaklaşımı hiç terk etmediler.

Bu nedenle 2025 yılına geldik ve halen reel sektör konuşulduğunda yapısal reform yapmaktan söz ediyorlar; ama hangi reformun yapılacağı konusunda tek satır bilgileri de yok, niyetleri olmadığı da zaten çeyrek asırlık performanstan belli.

Akabinde 2009 senesi itibariyle reel sektör üzerinden 2008 krizinin etkileri bize yansıyınca, dış ticaret açığındaki daralmaya paralel, cari açıktaki gerilemeyi, önce artışını başarı diye satanlar, düşmesini başarı diye anlatmaya başladılar.

Aradaki farkı kapatıp, Çin’den sonra en çok büyüyen ekonomi olduğunu dile getirirken, kredi ile büyüme yakalayan ve insanlardan, firmaları borç batağına sürükleyen süreci de görmezlikten geldiler.

2018 sonrası ve dönemde işler tamamen kontrolden çıktı. Yine hamasetin gölgesinde büyüme ile kalkınma arasındaki farkı anlamadıklarını bir kere daha kanıtlarcasına, tüketimle büyüme rakamı yakalayan bir ekonomiden ders almak yerine, övünmeyi tercih ederek yanlışlarını kronik sorun hale dönüştürdüler.

Şimdi geldiğimiz noktada resmen faz atladık. Dün ithalatla ve sıcak parayla, sonrasında tüketimle ve borçla büyüyen ekonomiyi büyüme diye yutturmaya kalkanlar, bugün kâğıt üzerindeki düşürdükleri enflasyonu tekzip edercesine fiyat ve maliyetlerle büyüme rakamı yakalandığını da görmezlikten gelip yine övünmeye devam ettiler.

Çeyreklik bazda ve yıllıklandırılmış olarak büyüme rakamı incelendiğinde yine tüketimin ağır bastığı ve tarım hariç reel sektörün harcamalarının esas olduğu rakamları ortaya koydular. Oysa gerçekçi bulunmayan bir enflasyon baz alınarak oluşturulan hedef enflasyon üzerinden geliri artırılan bir tüketicinin tüketimi arttırmış olma ihtimali yoktu.

Yine Türkiye’nin en sanayi şehirlerini olarak sayılabilecek noktalardan isyanlar yükselirken, ülkede konkordato patlaması yaşanırken ve kur üzerinden yurtdışında da rekabet edemez hale gelen bir reel sektörün de yatırımlarıyla büyüme mümkün değildi.

Gerçek olun şuydu: Tüketicinin belki tükettiği miktar azalıyor, ama fiyatlar anormal yükseldiği için bu tüketim olarak kayıtlara geçiyor ve bu rakam üzerinden de büyüme elde edilirken, daha büyük bir fakirliği beraberinde getiriyordu.

Durumu artan maliyetleriyle, yatırım yapıyormuş görüntüsü veren reel sektör için de söylemek mümkün. Ama söylem aynı. OECD’de en çok büyüyen ikinci ülkeyiz; dezenflasyon sürecindeyiz ya da yüksek gelirli ülkeler grubuna koşuyoruz. Peki bu fakirlik ne?

[email protected]

 


İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: Sorun halde mi tarlada mı?Çetin Ünsalan Yazdı: Sorun halde mi tarlada mı?

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Yönetimde tacir ve sanayici farkı...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Yönetimde tacir ve sanayici farkı…’

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: Hesap hatası mı; ironi mi?Çetin Ünsalan Yazdı: Hesap hatası mı; ironi mi?

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: Bu nasıl bir önemli hedef?Çetin Ünsalan Yazdı: Bu nasıl bir önemli hedef?

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları