Sosyal Medya

ERDOĞAN’IN ARABASINDAKİ RADYO

22 Haziran 2021

 

Özgür Demirtaş’ın ülke parasının çöküşünü anlattığı son videosu benim de yazılarımda bolca değindiğim konuları büyük bir açıklıkla ortaya koyuyor.
Hocamızın görüşlerinin tamamının altına imza atmakta tereddüt etmem.

Sadece Türkiye’nin 2015’ten sonra başlayan iktisadi çöküşünde faiz hareketlerinin üzerinde biraz daha derin bakışa ihtiyaç duyulması gerektiğini söyleyebilirim.
2017 başında %10’lara gerileyen faizin 2018 seçimleri için KGF’li kredilerle şişirilen balon bilançoların dolara yönelmesi ile artışında suçun düşük faizde değil meşruiyeti reddeden siyasi iktidarda olduğunun altını bir kez daha çizmekte fayda var.

Siyasi olarak içeride dışarıda gölgesi ile didişen bir yapı için faiz azmış çokmuş teferruattır.
Merak edenler 1930-45 Almanya ekonomisi üzerine biraz okuma yapsınlar.
İktisadi çöküş bu kadar derin; Türk Parası bırakın doları avroyu paundu, Gürcü Larisi, Bulgar Levası, Roman Ley’i karşısında diz çökmüşken konu nereden müziğe geldi bilemedim.
Ama gerginliği asli besin maddesi olarak tanımış ve tanımlamış bir siyasi oluşum için hiç de şaşırtıcı bir hamle değil bu.

Uzun yıllardır yazarım “mikrofonla yada eski hoparlörle ezan okunmaz” diye.
Erdoğan “insanları rahatsız etmeye hakkınız yok 12’den sonra müzikle” deyince bir kesim hemen ezandan örnek verdi.
Gerçekten de ben de yazılarımda konu ettiğim üzere mikrofonun metalik sesinin insanın o Allah’tan miras ve ödünç sesinin yerini alarak yapılan ezan/sala showları kimi zaman en yüksek volümde arabeski bile aratır.
Yine de kimse bu detayda bakmaz tabii.
Bakmak için gönül gözü vicdan lazım.

AKP’nin üzerinden tırla geçtiği vicdan, izan, merhamet kavramlarının bu denli ucuzladığı bir ortamda ezan müzik mukayesesi ekmek kadayıfının üstünde kaymak gibi duruyor.
Erdoğan “müzik” deyince “ezan” diyen karşı tarafa karşı safların nasıl sıkılaşacağını tahmin etmek için sadece Türkiye’de Google aramaya bu kavramları yazmak kafidir.

Erdoğan ekonominin tarumar halinden, paramızın küsürat haline gelmesinden kusura bakmamızı önemsemiyor, tıpkı canı istediği zaman ışıkları kapatıp çocuklarını yatağa yollayan asabi baba gibi bir tavırla.
Erdoğancı iktidar anlayışı tiksintiyle ve abartıyla anlattığı 100 sene önceki hikayeleri bize canlı olarak servis ediyor.

Sinan Çetin’in gerçekliği müphem bir türkü yasaklama klibi hafızalardadır. Jandarma-Cenderme “türkü söyleyen köylüleri derdest eder” tek parti CeHaPe’si döneminde.
Bugün ne olacak müzik çalarken bekçiler mekanları basıp amfilerin fişini mi çekecek?

AKP/Erdoğan zihninde kurguladığı hayali bir geçmişi bilinçaltında nasıl arzuladıysa birebir hayatımıza sokuyor. 1930’lu 40’lı yılların yokluğunda, iletişim ve ulaşım mahrumiyetinde belli belirsiz anımsanan geçmişi sanki kameraya alınmış gibi anlatanlar kendileri adeta bu senaryoyu birebir hayata geçiriyor.

AKP/Erdoğan toplumsal gelişimin durdurulabileceği gibi bir ham hayalin, kendilerinin doğa ve sosyoloji kurallarına karşı mücadele edebilecekleri vehminin efsununa kapılmış durumda.
Gezide bir kez halkı/gençliği galeyana getiren bu duruş artık işe de yaramıyor ama elinde başka argümanı olmayan  için yapacak başka bir şey de bulunmuyor.

Kendisine oy vermediğinden emin olduğu kesimi tahrip ve tahrik için en ufak bir fırsatı ıskalamıyor. Saat 12 oldu “zıbarın artık” nobranlığını bir siyasi üslup haline getirerek kendisine oy verenlerde, karşı tarafa olan nefretin körüğünü poyraz rüzgarıyla doldurmaya çalışıyor.
Bu nafile çabanın, bu boşa sallanan küreğin çarpacağı birkaç talihsiz dışında topluma, ülkeye en ufak bir etkisi/katkısı olmayacak.

30 yıl ülke değil apartman bile yönetseniz ahaliyi sıkarsınız. Rahmetli Süleyman Seba bile 15. Yılda artık istenmeyen adamdı.
Erdoğan’ın artık kendine de zarar veren bu tutumunun yanlışlığını en çok kendi zihni ortaya koyuyor. Tıpkı bu manasız yasaklarda olduğu gibi.

Ülke 1. Viteste otoyolda gitmeye çalışan bir araba gibi. Motor bağırıyor. Lastikler feryat ediyor. Bir tek şoför bundan habersiz. Radyo sonuna kadar açık çünkü ve sadece kendi sözlerini dinliyor.

Analiz, Veysi Dündar 22.6.2021

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları