Sosyal Medya

Veysi Dündar: ERDOĞAN İŞLERİ NASIL DÜZELTECEK?

7 Nisan 2022

“DÜZELTMEYECEĞİM DEMEDİM….”

Hedefimiz insanlarımızın fahiş fiyat artışı ve yüksek enflasyon sebebiyle gerileyen alım gücünü eskisinin de üzerine çıkarmak

Bu cümleyi dün Tayyip Erdoğan’ın ağzından duyduk. Peki Erdoğan kendi ağzından çıkanı duydu mu..?

İlkokulda cümlenin ögelerini öğrenmiştik. Yukarıdaki cümlenin ögelerini saydığımızda karşımıza şu tablo çıkıyor…
Cümlenin Öznesi : Biz
Cümlenin Yüklemi : Çıkarmak
Cümlenin gerisine tümleç deniyor, tümleçler öznenin yüklemi nasıl, ne şekilde, ne zaman, neyle gerçekleştirdiğini anlatıyor.

Bu gözle cümleyi incelediğimizde karşımıza şu sonuçlar çıkıyor :
Biz neyi çıkarıyoruz : Alım Gücünü.
Kimin Alım Gücünü : İnsanlarımızın/Vatandaşlarımızın.
Ne kadar yükseğe çıkarıyoruz : Eskisinin de üzerine.
Alım gücüne ne olmuş : Gerilemiş.
Kim Geriletmiş : Fahiş fiyat artışı ve yüksek enflasyon.

Peki bu cümlede eksik olan ne..?

Dikkatli okurların hemen tahmin edeceği üzere “zaman” eksik!

Erdoğan, bize ne yapacağını söylüyor.
Fakat ne zaman yapacağını söylemiyor.
Alım gücümüz eskisinin üzerine çıkacak ama ne zaman çıkacak. Ayrıca ne kadar eskisinin üzerine çıkacak..?

Geçen ay, geçen sene, 5 sene önce, 20 sene önce ???
Gelecek ay, gelecek sene, 5 sene sonra, 20 sene sonra!

Erdoğan’ın bu cümlesi bana Berat Albayrak’ın meşhur tekerlemesini hatırlattı.
Ne diyordu Berat bey : “Şubat, Ocak’tan çok daha iyi. Mart da Şubat’tan daha iyi. Nisan Mart’tan zaten çok iyi olacak”

Berat bey şu sıralar kitap yazarlığına soyunduğu için, geçmişte söylediklerini pek hatırlamadığını tahmin ediyorum.

Berat beyin bahsettiği ve beğenmediği Ocak 2020’yi iple çekiyor, hasretle arıyoruz.

Benzer bir söylemi Süleyman Soylu da dillendirmişti. Ne demişti Soylu : “Temmuz ayından itibaren ekonomi öyle bir atağa kalkacak ki; Almanya’sı da, Fransa’sı da İngiltere’si de, İtalya’sı da, Amerika’sı da çatlayacak patlayacak, hazır mıyız?”

Şimdi Soylu’nun Temmuz’da şahlanarak aşacağı Haziran 2021’e dönmek için çok şeyimizi feda etmez miydik?

Berat Albayrak’ın karavanası, Süleyman Soylu’nun ıskası Erdoğan’ı akıllandırmış olmalı.
Erdoğan ne yapacağını çok iyi biliyor ama kesinlikle zaman vermiyor.

Literatürde Erdoğan’ın söylemine “Allah Kerim” deniyor. “Allah cömerttir, Allah büyüktür yaparız.”
Ama ne zaman yaparız onu bilemeyiz.

Peki Erdoğan sadece bize zaman bahsinde mi eksik bilgi veriyor?
Tabii ki hayır.
Erdoğan bize suçlu olarak gösterdiği fahiş fiyat ve yüksek enflasyona neyin sebep olduğunu söylemiyor.

Oysa ki Veysi Dündar okuyanlar gayet iyi bilir. Petrol pahalı değildir. Türk Lirası değersizdir. Öyle olmasa Petrol 160 Dolar iken 3 lira olan 1 litre mazot, Petrol 100 dolarken 25 liraya çıkmazdı.

O zaman cümleyi doğru terkip etmekte büyük fayda vardır.
Türkiye’de fahiş fiyat artışı da enflasyon da devalüasyonun öz evladıdır.

Türkiye’de o yerin dibine soktukları Gezi olaylarında dolar 3 kuruş arttığında yeri göğü birbirine kattılar.
Oysa gerçekte AKP’nin sırtını dayadığı troller değil, Gezinin muhalifleri bu ülkeye hizmet ettiler.

Bu ülkede halkın tepkisini en üst perdeden gösterebilmesi ve bunun ülke tepe taklak olmadan normale dönmesi bu ülkenin sıhhat göstergesiydi.

Karanlık ve karışık 15 Temmuz gecesi bile, bu ülkenin kurları çıldırmadı.

Türkiye’de kurlar ne zaman çıldırdı sorusunun cevabı hafıza güncellemesinden geçer…

Türkiye’de başkanlık sistemini kurmak için harcanan eforlar, halkın iradesini manipule edecek mühürsüz oyların yanında 220 milyarlık kredi büyümesine gerek duymuştu.

220 milyar liralık doping Erdoğan’a “ülkeyi büyüttüm” söylemi verirken, faiz ve doları bir daha asla dönmeyecek şekilde yerinden oynattı.

Mehmet Şimşek icadı olan bu süreci yakın zamanda kaleme aldığım için tekrar anlatmaya gerek yok.

2018’de yapay Rahip krizi ve 2021 sonunda manasız faiz oyunları ile Türk parası taammüden değersizleştirildi. Bu iki gerekçenin de somut temeli yoktu. Ne Rahip gerçekten kıymetliydi, ne de faiz gerçekte umursandı.

Fahiş fiyat yoktu değersiz para vardı…
Yüksek enflasyon yoktu, yüksek devalüasyon vardı.
Tencere döviz demekti.

Erdoğan da tıpkı Albayrak ve Soylu gibi hiçbir şeyin düzelmeyeceğini biliyor. Arada tek bir fark var.
Artık macun tüpten, cin şişeden çıktı.

Sorunun kaynağı olanlar çözümün parçası olamazlar.

Erdoğan’ın hedefi bu ülkenin insanına gerçekten alım gücünü geri vermekse, önce sorunun kendi yaptıklarında olduğunu anlaması gerekir.

Erdoğan seçim sandığının kilidini cebinden çıkardığında bahsettiği hedefe giden yolda bir adım atmış olacaktır.
Gerisini bıraksın bu ülke halkı halleder zaten.

Analiz, Veysi Dündar 7.4.2022
Paraanaliz

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları