Sosyal Medya

Veysi Dündar: DÖVİZLE OYUN ÜLKEYİ YAKAR

22 Nisan 2022

ATEŞ EVİ DÖVİZ ÜLKEYİ YAKAR

Çocuklara ilk olarak öğretilen bilgilerden biri kibritle oynamama gereğidir. Kibritle oynamak çocuklar için tehlikeli olduğu kadar ebeveynler için de kabustur.

Kibritle oynayan çocuğun bir evi yakması işten bile değildir. Kendisine de zarar verme potansiyeli olsa da çoğu zaman itifaiye arabasında sevimli sevimli oturan bir çocuğun arkasında küller içinde dumanı tüten evi görürüz.

AKP iktidarının son 5-6 yılının tamamında ülkenin kibriti olan dövizle bir çocuk gibi oynayışına şahit olduk.

Aslında zamanı az geri sardığımızda Gezi olaylarında ilk defa döviz kurunun politikleşmesine şahit olmuştuk.

Gezide dövizin azıcık kıpırdanması 3 kuruş artması iktidar çevrelerinde “bakın dış güçler ülkenin ekonomisinin altını oyuyor” söylemlerine yol açmıştı.

Gezide ülkede onca hareketlenmeye karşın, döviz artışı birkaç kuruşu geçmemişti.

Ancak iktidar 2013’ten sonra ülkeyi normal seçimlerle elde tutamayacağını yavaş yavaş anladı.

Ülkeyi elde tutmanın bedeli tıpkı geliri biten bir ailenin eldeki varlıkları bozması gibi bir haldi.

AKP dövizi bozarak iktidarda tutunmaya çalıştı. Bunun tam anlamı aslında döviz kurunda sağlanan 10 yıllık istikrarın siyaset için feda edilmesi demek oldu.

Türkiye’de paradan 6 sıfır atılan 2004’ten 2014’e kadar döviz kurunda 10 yılda artış %50 mertebesindeyken, 2014’ten 2022’ye kadar geçen 8 yılda bu artış %700’ü aştı.

Bu ülkeyi alev alev yakan kibrit yani ateş, dövizdi ve AKP bununla oynamaya başladı. Madem Geziciler 3 kuruş artırmıştı 5 kuruş artırsak ne olur diye ilerleyen süreç, ülkenin siyasal istikrarını yitirmesi paralelinde giderek kartopuna dönüştü.

 

Bu akıl tutulması halin nirvanası ise 2021 yılı Kasım-Aralık aylarına karşılık geldi. Faiz bahane edinilerek başlayan süreç, giderek literatürde “delirium” denen hale vardı.

Uyuşturucu bağımlılığına benzeyen bir hal alan durum, giderek “biz deney yapıyoruz” pişkinliğine ulaştı.

Türk parası Afganistan parası da dahil olmak üzere, dünya yüzeyinde değer kaybetmedik para birimi bırakmadı. Bu sürecin daha da ağırlaşmasına yol açan ise, ortaya çıkan kaosun normalleştirilmesi, bir amaca hizmet ettiği iddiasının dillendirilmesi oldu.

Bütün iktisadi modelleri yok varsayan bu yaklaşımın sanki bir faydası olacakmış gibi, iktidara ait tüm gazete ve kanallarda “YENİ EKONOMİ MODELİ“ olarak pazarlandığını gördük.

Bu pazarlama sürecinin vardığı nokta, iktidar havuzunun yazarlarından Fuat Uğur’u, “bu modeli hazmedebilmek için, kambiyo rejimi zorunludur” noktasına getirdi.

19 Aralıkta bunları yazan Fuat Uğur, 20 Aralık sabahı bizzat Cumhurbaşkanının ağzından ayarı yiyerek sustu. 20 Aralık akşamı ise, sanki çok normal bir süreç gibi kurların düşüşüne şahit olduk. Bir anda kurlar neredeyse yarı yarıya geriledi ve bu büyük bir başarı olarak lanse edildi.

Bir gün Türkiye’nin tarihi yazıldığında 20 Aralık 2021’in de gerçek yüzünü anlayacağız.

O zamana kadar kuru 18’lerden 10’lara neyin düşürdüğünü merak etmeye devam edeceğiz.

Kurlardaki bu devasa iniş çıkışın gerçek hikayesini bilmesek de, çok iyi bildiğimiz bir gerçek şu ki kurların patlaması Türkiye ekonomisini perişan etti.

Bu perişanlığın halkın ev araba gibi asgari hayat ürünlerine ulaşımını imkansız hale getirmesinin farkına yeni varılıyor.

Bununla beraber Türkiye’de serbest piyasanın şartlarını da sonuna kadar zorlayan düzenlemeler ardı ardına geliyor. Türkiye’yi eski komünist rejimlerin ekonomik istibdadına yakınsayan modellerle yönetmenin yolları aranıyor.

Bu yolların son örneğini menkul (yani hemen herşeyin) alımında dövizle ödemenin yasaklanmasında gördük.  Yapılan düzenleme ticarette dövizle ödemeyi yasaklıyor. Bu aslında fiilen döviz transferinin yasaklanması demek.

Şirketler resmi olarak dövizle alış satış yapamayacak. Dövizle anlaşma yapmak serbest ama dövizle ödeme yasak.

Borcunuzu ödemek için aldığınız dövizi illa ki satacak, Türk parası olarak vereceksiniz. Ödemeyi resmi olarak yapmak zorunda olan kayıt içi ekonomiye yeni bir deli gömleği giydirilmiş oldu.

Dövizi TL’ye dönüp alacaklıya vereceksiniz, alacaklı da zaten döviz bazında işlem yaptığı için tekrar döviz alacak. Bir ödeme işlemi için 2 işlem zorunlu hale geliyor.

Ekonomiye yön veremeyenler onu kalıba sokarak yöneteceklerini sanıyor.

Üstelik bunu hangi iktidar yapıyor biliyor musunuz?

Çanakkale köprüsünü 20 Euro’dan müteahhitle anlaşan iktidar. İktidar kendisine sevap ve vacip olanı, halka günah ve yasak ediyor.

Ele veriyor talkını kendi yutuyor salkımı.

 

Analiz, Veysi Dündar 22.4.2022

Paraanaliz

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları