Sosyal Medya

Veysi Dündar: BERAT ALBAYRAK MESELESİ (*)

22 Mart 2022

BERAT ALBAYRAK MESELESİ  (*)

“Bağlılık, düşünmemek demektir, düşünmeye gerek duymamak demektir. Bağlılık, bilinçsizliktir.”
1984/ George Orwell

Berat Albayrak sanki o Instagram mesajını hiç yazmamış yada o Bakan iken 8 lirayı kovalayan dolar, gidişinden sonra; daha yeni bakan bile atanmamışken hızla düşmemiş gibi, bizden bunları hatırlamamamız isteniyor.

Tıpkı Orwell’in 1984’ünün hakimi Büyük Birader gibi bizi gözleyen ve her yaptığımızı bilmeye muktedir olan o kocaman göz misali bize bilmenin mutsuzluğunu haykırıyor :
“SAVAŞ BARIŞTIR. ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR. CAHİLLİK GÜÇTÜR.”
Bu 3 cümle aslında herşeyin özeti.

Sadece bu 3 cümleyi alt alta yazın ve örnekleri sıralayın:
“Size 1 müjde vereceğim. 10 Şubat’ı bekleyin.”
Halk bekler! 10 Şubat’ta 3, uğursuz 13 Şubat’ta ise 13 şehit haberi gelir. Müjde falan yoktur. Tam da tersi vardır. Kara haber vardır. Fakat kimse sormaz. “Müjde verecektiniz ama kara haber geldi.”
Sonra sanki müjde verilmiş gibi, hayat olağan akışında devam eder. Müjde kara haberdir.

Sonra herkes evine kapanmışken birden bir nida duyarız : LEBALEB
Ne demek Lebaleb? Leb : Dudak demek. Lebaleb dudak dudağa yani ağzına kadar demek. Oysa dudaklar birbirinden uzak olmalı.
Bütün stadlarda aynı resim ve yanında o slogan : TMM Temizlik-Mesafe-Maske.
Şaka yapıyor olmalı birileri bizimle. Oysa şaka falan değil. 1984’ün “Gerçek Bakanlığı” bu ülkede çoktan teşekkül etmiş. Adına da “İletişim Başkanlığı” denmiş. Bize doğruları söyleyecekmiş.

Düşünün daha 1 hafta önce, İktidarın yayın organlarında Uludağ’da eğlenenler Boğaziçi protestocusuymuş yalanı tezgahlanmamış gibi.
Doğru aslında sadece işimize gelendir. İşimize gelen herşey doğru ve gelmeyen herşey yalan.

Bugün düğüm sürecindeyiz. Ve çözüm sürecinde yapılan herşey suça dönüştü. Eğer partinin işine yarayacaksa; Yavuz Sultan Selim 1675 yılında Edirne’yi fethetmiştir ve 1453 yılında İstanbul’u fetheden de Fatih değildir. Bizim gerçeğe değil onun izdüşümüne ihtiyacımız var ve o zaman işimiz gayet kolaylaşır.
Anayasa’ya uymaz fakat anayasa yapacağımıza milleti ikna edebiliriz.

Uymadığımız anayasa ile iktidar olmamız, o kadar da mühim değildir. Bunu kimse hatırlamayacak ve bize hatırlatmayacaktır. Çünkü ne kadar bağımlı isek o kadar Özgürüz.
Veciz bir iktidar yandaşının açık sözlü ifadesi ile :
“BİAT EDECEKSİNİZ. Biat ederseniz Özgürsünüz. Biatda sınır yok, sonsuz bir özgürlük alanı var.

Dönelim Berat Albayrak’a? Neden bu kadar önemli?
Cevabı yine 1984’de gizli. Ne diyor Erdoğan? :
“Berat Bey’i önce enerjide, ardından ekonomide ifa ettiği görevlerdeki en büyük talihsizliği, damat sıfatının bu alanlardaki birikimi ve başarısının önüne geçirilmiş olmasıdır. Bir siyasetçi olarak bu işleri yapsaydı, değerlendirmeler daha objektif yapılabilirdi diye düşünüyorum.”

Oysa bu ülkede enerji yatırımları sorgulanıyor, ekonomi bakanı olarak ayrılırken Berat bey ne kadar kızgın olduğunu İnstagram’da şöyle paylaşmıştı :
“At izinin iti izine karıştığı, hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığı böyle çetin bir zamanda”
Belli ki atlıların arasına itler karışmış ve atların ayaklarını incitmiş.

Erdoğan’ın sözlerini tepetaklak etsek yani asıl dizilimine koysak gerçek çok daha çıplak biçimde görünecek;
“Berat bey önce enerjide, ardından ekonomide ifa ettiği görevlerdeki talihsizliğine rağmen, damat sıfatı bu alanlardaki öne geçseydi, değerlendirmeler daha objektif yapılabilirdi diye düşünüyorum”
Çünkü Berat bey sıradan bir damat, babası Sadık Albayrak sıradan bir dünür değildir.
Sadık Albayrak Siyasal İslamcı ideolojinin tartışmasız otoritelerinden biri kimilerine göre birincisidir.

Ne demişti Berat bey bir defa :
“Benim bu hayatta onur duyduğum iki ünvan var. ‪1.si Sadık Albayrak’ın oğlu olmak,‬ ‪2.si Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olmak,”

Bunlar boşa edilmiş sözler değildir. Tayyip Erdoğan ve Sadık Albayrak aynı davanın pratisyeni ve teorisyenleridir. İnanç=Dava=Parti’dir.
Sadık Albayrak belki de AK Parti’nin ardındaki görünmeyen eldir. 30 küsur kitap. 1940larda başlayan hayat hikayesi. Soğuk Savaş’tan çok kutuplu dünyaya İslamcılığın serüveni.
AKP’nin ideolojik çekirdeğinin tam ortasında parıldayan ufacık bir nüve.
“Yaşam tarzınıza karışmışıyoruz fakat alkole 20 yılda 2000 kat zam yaparız.
Yaşam tarzınıza karışmıyoruz fakat bizden değilseniz taktığınız örtü bile yalan.
Yaşam tarzınıza karışmıyoruz ama fikri iktidarımızı kuramadık.”

“AKP neden başarısız oldu ve olacak?” sorusunun cevabıdır bunlar aslında. Siyasal İslamcı bir azınlığın ülkeye dikte etmek istediği yaşam şeklinin, bir hamur gibi şekilden şekle giren amorf yapının ta kendisi.
Adeta cahilin cesaretini yedeklemiş bir kerameti kendinden menkul bilgi aslında.
“Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halkın ferasetine ben güveniyorum” diyecek kadar da açıksözlü.
O zaman sözü yine Orwell’le bağlayalım:
“Parti yalnızca kendisi için güç ister. Bizi ilgilendiren başkalarının iyiliği değil, yalnız ve yalnız iktidardır”

Analiz, Veysi Dündar 23.2.2021

(*) Bu yazı Para Analiz’de 23.2.2021‘de yayınlandı ancak  sitenin yaşadığı teknik sorun nedeniyle artık ulaşılamıyor

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları