Sosyal Medya

Veysi Dündar: Ustalık Dönemi Kavramları: Dolar, Faiz, Pravda, Kadızade…

23 Mart 2021
Ülkenin son 6 yılı kimilerine göre Erdoğan’ın ustalık dönemi. Erdoğan ustalık döneminde ülkeyi tek başına idare konusunda maharetini dosta düşmana kanıtladı.
İyi bir tavla oyuncusu olduğunu elinde her tarafında 6 yazan zarla hepimize kanıtladı. Lakin tavlada hep düşeş atmak size nasıl oyun kazandırmaz ve oyunu kitlerse, siyasette de hep en yüksek güç temerküz etmek sizi başarıya götürmez.
“Güç zehirler. Mutlak güç mutlak zehirler.”
Ülkenin ülke olmaktan çıktığı ve giderek siyasete giriş derslerinin konusu olan güçler ayrılığına veda edildiği bir dönemin, belki de en yalın görüntüsünü son birkaç günde yaşadık.
AKP’nin has bir adamı olduğuna kimsenin kuşku duymadığı Naci Ağbal “bağımsız” iken “bakımsız” hale düşmek için sadece 1 gün bekledi. 1 gün içinde ktidarın meşruiyetini muhtaç olduğu basın organı nitelikli gazetesinde hakkında yapılan yayını takiben görevden alındı.
Bu baş döndüren hamleler dünya iktisat literatürüne girecek bir başarısızlığın şahidi yaptı bizi.
“Aynı anda hem faizi, hem kuru yükseltebilen tek ülke olduk.”
Dünya daha çok Türk Lirası faizini hem de daha çok Türk Lirası ile almak için bundan daha iyi bir fırsat bulamazdı.
Faizler ayda bir değiştiğine göre Naci Ağbal’ın sağlık sebebiyle görevden ayrılması yada aynı Naci beyin “hedefe ulaştık artık faiz düşürme zamanı” demesi zor değildi. Fakat belli ki ülkede Berat beyin deyimiyle “at izi itin izine karışmış” iken bu mümkün değildi. Üstelik arada pek çok mahlukun da izleri karıştırıp, kargaşayı büyüttüğü anlaşılıyor.
Cumhurbaşkanının daha birkaç gün önce “acı da olsa ilaç iyidir” sözleri kulağımızda çınlarken, Yeni Şafak denilen “nevzaman pravdasında” infaz edilen “polütbüro” üyesi misali Naci Ağbal’ı gördük.
Gerçekten de Erdoğan’ın ülkenin bankasını emanet ettiği bir şahsı eleştirmek başka, “operasyon çekmekle” suçlamak bambaşkaydı.
Burada karışan izlerin sahiplerini bulmak için Komiser Kolombo da, Avukat Petroçelli de kifayetsiz kalırdı.
AKP’nin Erdoğan ustalık döneminde, Sovyetlerin Polütbüro tarzı yönetimine taş çıkartan bu adam asmaca oyunu, belli ki tarihte yolculuk adına bize çok şey vaat ediyordu. Fakat bu da yetmezdi. Geriye yolculuk devam etmeliydi.
Türk tipi Başkanlık sistemi Sovyet tipi basın ve halkla ilişkileri ve geç Osmanlı tipi diyanet anlayışını iktiza ediyordu.
Malum 17. Yüzyılda zuhur eden Kadızade ailesi Selatin camilerinde imamlık mevkilerini toplamış ve duraklama aşamasına giren devletin el frenini daha da çekerek, yıkılışa zemin hazırlamıştı.
Avrupa dünyayı keşfedip engizisyonun ve kilisenin baskısını üzerinden atarken, Osmanlı talihsiz bir şekilde dinsel taassuba merhaba diyordu.
Benim tarihsel bilgimi sığ bulanlar olur diye Kadızadelerin Osmanlı’ya maliyetinin kaynakçasını yazının sonuna ekledim.
Ancak tarihle arası çakma TRT dizileri ile sınırlı olan AKP cenahı için, Osmanlı’nın yanlışlarının günümüzdeki yansımasıyla tanışmak ancak mümkün oldu.
AKP’nin yılmaz üyesi Bülent Turan beyin Ayasofya’nın İmamı(!) Mehmet Boynukalın’a yaptığı  eleştiri tam da bu yansımanın dolaysız ifadesiydi. https://twitter.com/turanbulent/status/1374043369383546882?s=08
Atatürk’ün imzasını ve önceki sözlerinizi reddederek dünya mirası müzeyi cami yaparsanız, karşınızda Kadızade ruhu hortlayınca da şaşırmamak gerekir.
Yusuf Halaçoğlu gibi sözde muhaliflerin de Atatürk’ün son 3 yılını aklı başında geçirmediğini ima eden, sahte imza tevatürü Ayasofya Camisi propagandası için zemin oldu. Üstüne Erdoğan’ın 1 sene önceki “mevcut camileri doldurun” gibi söylemleri de hiçe sayıldı.
Sonuçta müze camiye çevrildi, Boynukalın da kendini baş imam ilan etti.
Baş imam zamansız bir şeyhülislam gibi ekonomi alanında lakırdıya soyununca da, siyaset kurumundan ve kendi cenahından tepkiyle karşılaştı.
Bütün bu olanlar sosyal bilimlere sırtını dönen AKP kadroları için şaşırtıcı değil. Beton teknolojisindeki gelişimi görüp, sosyal bilimlerde eski usul gitmeye çalışanlar için ekonomide “0” almak şaşırtıcı olmaz.
Şaşırtıcı olan bu 0’la dolu karneyi yıllardır öğretmene fatura eden bu haylaz öğrencinin, okulu kaytarırken haytalık ettiklerinin kendisine ders öğretmesine bozulması…
Analiz, Veysi Dündar 23.3.2021

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları