Sosyal Medya

Sedat Peker ve Kalan Türkiye’yi Kurtarmak

13 Mayıs 2021

SEDAT PEKER BİZE NE SÖYLEMEK İSTİYOR

Sedat Peker’in deyim yerindeyse gündemin tozunu atan videoları bize tam olarak ne söylüyor? Herhalde bu sorunun yanıtını verebilsek adımızı “Kahin Nostradamus“ olarak değiştiririz.
Yine de çok iyi bildiğimiz bir gerçeğin altını kalın kalemle çizen Peker’in sözlerinin bize verdiği temel mesaj AKP’nin önemli bir iddiasını çürütüyor.
Yeni bir Türkiye’nin inşa edildiği iddiası ile öne çıkan AKP rejiminin Mehmet Ağar ile kurduğu koalisyon zaten bilinen bir gerçekti. Bu defa koalisyonun savunulmasına bir “organize suç örgütü” liderinin muhatap olması, durumun düşünülenden de vahim olduğunu gösterdi.
Üstelik daha birkaç ay önce aynı “lider” bir eli Bozkurt diğeri Rabia yaparak miting alanlarında AKP için oy istiyor, yandaşlarına silahlanma çağrısında bulunuyor ve muhalif akademisyenleri ölümle tehdit ediyordu.
1971 doğumlu Sedat Peker’in yaklaşık 25 yıllık ülke gündemini işgal sürecinin bu ilginç aşaması kuşkusuz ki hakkında başlatılan ve evini/eşini de içeren soruşturmanın sonucuydu.
Peker’in hedefine giren Ağar ise biraz amiyane tabirle daha “AKP siyasi manada portakalda vitamin” bile değilken bu ülkede söz sahibi idi. Onun AKP’ye vekil olan oğlu aracılığı ile dahil olması zaten yeterince klostrofobikti. Bu defa Sedat Peker vesilesi ile gündeme oturması bırakın kapalı kalma hissiyatını net bir boğulma duygusu yarattı bizde.

Veysi Dündar okurlarının bildiğinden şüphem olmayan gerçeklik bu ülkenin ikinci dünya savaşının bitiminden 90’ların başına kadar yaşadığı histerik anti komünizm halidir. Bu hal “komünizm=dinsizlik=solculuk=muhaliflik” denklemi ile ülkenin son 70 senesini şekillendirdi.
Ağar’ın da Peker’in de AKP’nin de MHP’nin de ortak paydalarından olan bu basit formül Türkiye’de sözde sağcılık özde Amerikan çıkar savunusu olan bir ideolojik sığlığın eseriydi.
Bu yapı içinde sadece ideolojik hegemonyayı barındırmıyordu. Siz bugüne değin hiç solcu/komünist/muhalif organize suç lideri-yapısı-çetesi gördünüz mü? İdeoloji tahakkümü paranın da nerede olduğunu keşfetmekte gecikmemiştir.
Ülke bir taraftan sağcılaşırken paranın ve ideolojinin yönü de kesişmektedir.
Sadece mafya benzeri yapılar değil dolandırıcılık ile anılan oluşumlar da Rabia+Bozkurt’a yakın durmanın faydasını keşfetme konusunda fazla zaman kaybetmediler.
Thodex Fatih’ten Çiftlik Tosun’a , Yimpaş’dan Jet Fadıl’a sayısız örnek yakın zamana yansıyan “din+bayrak” ticareti ile öne çıkan dolandırıcılığı gizlemede ideolojik kılıfı gayet iyi kullandı. Şimdinin haini zamanın baş tacı Cemaat başlı başına ibadet/ticaret/siyaset demekti.

Sedat Peker’in damarına basılması ile beraber başlattığı taarruzun ülkenin mevcut yönetilme şekli dikkate alındığında kısa vadede bir etki yaratması beklenemez. Thodex Fatih’in MHP vekilinin oğlu ve İçişleri Bakanının yeğeni ile dolaylı/dolaysız ortaklık kurmasının/bakanların onu makamında ağırlamasının bile bir kaç günde unutulmasının beklendiği bir ortamda iyimser olamayız.

Dİğer tarafta; Türk sağ geleneği din/milliyetçilik üzerinden yürüttüğü baskıyı sürdürmek için ihtiyaç duyduğu düşmanı bir süredir zillet/millet ikilemi üzerine oturttu.
Ülkeyi karpuz gibi bölen bu anlayışın , yoksul halk kitlelerini sadaka misali yardım bağımlısı yaparak sürdürebildiği sistem kendi kendini yok ederken çıkan egzos gazı olarak da görebiliriz Peker’in sözlerini.
Yazık ki bu iddiaların arasında 18 yaşında bir kadının ölümü de var. Aslında bir diğer AKP vekili Şirin Ünal’ın da benzer bir ölümle anıldığını düşündüğümüzde ortada sadece ideolojik/iktisadi değil sosyolojik bir çöküşün de olduğunu görebiliriz.
Kadınların ölümleriyle anılan millet vekillerinin ciddi bir soruşturmaya tabi olmamaları gelinen noktanın hiç de şaşırtıcı olmadığına delalet ediyor.

AKP/MHP’ye fayda sağladığı dönemde ödüle boğulan , sözleri Mehmet Metiner gibi AK silahşörlerce aklanan Peker’in işlevsiz kaldığında ambalaj kağıdı muamelesine tutulması da büyük çelişkinin bir diğer boyutu.
Peker ambalaj kağıdı değil bizatihi üretim süreçlerinin başında durduğu mesajını vermekten kaçınmıyor.
Omerta yasasının ancak taraflar kurallara riayet ederse geçerli olacağını ima ediyor. OMERTA yani suskunluk mafyanın bir birinin suçlarına göz yuman taraflarının birbirlerinin kirli çamaşırlarını gizlemesine verilen addır.Beni ifşa ettiniz diyen Peker karşı tarafı ifşa ederek yasanın çiğnendiğini ifade ediyor.

Türkiye 70 yıldır neredeyse kesintisiz sağcı ve son 20 yıldır da saf biçimde siyasal İslamcı/milliyetçi ideolojiyle yönetilmesinin diyetini ağır biçimde ödüyor.
Sedat Peker’in söylediklerinin netice vereceğinden değil ama ortaya koyduğu bağırsak envalinden umutluyum. Geniş halk kitlelerine fayda sağlamayan ama manipülasyona dayanan bu siyaset tarzının tel tel dökülüyor olması bu ülkenin çıkış kapısıdır.
Elde kalan yegane düşmanını yitirmemek için tüm kozlarını oynayan bu yapının paslanmış/çürümüş bünyesinin daha fazla bu ülkeye zarar vermemesi adına herkese büyük bir görev düşüyor.

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları