Sosyal Medya

Veysi Dündar: BİR ŞENOL GÜNEŞ PORTRESİ

28 Mart 2021

Şenol Güneş tarihi bir kez daha yazıyor. Son 1 haftada Avrupa’nın üst sıklet iki ulusal takımına tam 7 gol atıp puan koklatmayan milli takımın başında.

İrade, azim, tecrübe ve liyakatın başarının anahtarı olduğunu bizlere bir kez daha gösteriyor.

Ocak Medya’da bir dönem kaleme aldığım haftalık portrelerden birini ona ayırmıştım. Hem de ilginç bir rastlantı ile yine Norveç’te bir maçtan sonra. Beşiktaş’ın başında Sarpsborg takımı ile oynanan maçta 2-0 geriye düşüp 3-2  kazanmış ve bana bu satırların ilhamını vermişti.

Dünkü maçın ertesinde bu portreyi Para Analiz sayfasına taşımanın yerinde olacağına inandım. Sizlerin de hoş görüsüne sığınarak 1.12.2018 tarihli yazıyı paylaşıyorum”

BİRİNCİNİN OLMADIĞI ÜLKEDE İKİNCİ OLMANIN MESULİYETİ (*)

“Tilkinin bakır hacetlemesi” deyimi önceki gece hepimiz sıcak evlerimizde oturur iken Norveç’in buz gibi havasına eşlik eden yağmurla bize kendini hatırlattı.

Halı saha bir zeminde pire gibi koşturan refah toplumu çocuklarının “5 dakkada Beşiktaş” misali iki de gol çakması ile, tam bir Vizigot eziyetine dönüşen bu tabloyu, daha da çekilmez kılan ise;  saatinin gece yarısına ikmal olduğu bu maçın, bırakın bu koşup duran sarışın adamları durdurmayı pijama giyip uyuma saatine tevafuk etmesi idi.

AKP’nin Türkiye’yi Eurovision’a sokmayıp Mekke saat dilimine endekslemesi arasındaki bağı bir tek ben mi hayal ediyorum acaba?

İşte bütün bu namüsait şerait içinde yüzünü bile zor seçebildiğimiz bir kamuflaj içinde sahanın kenarında duran adam “yav benim burada bu saatte ne işim var?” demiyordu.

1970’lerin ve öncesinin tedrisatından geçmiş bir meslek erbabı ve Avrupa karşısında yenilgiden haya eden bir neslin temsilcisi olarak, 2018 yılının Kasım ayının sonunda Norveç’in adı bilinmez Sarpsborg kentindeki didişmenin sonunda yüzü gülen bu adamın adı Şenol Güneş.

Yeni Türkiye’nin bugünkü makalemize de konu olan futbol iklimi içinde siyasetin içeri ayrı dışarı ayrı mukabele içtihadıni iyi özümseyen Başakşehir FK ve hocası Abdullah Avcı zirvenin tozunu atıyor. Buna mukabil, Avrupa’da kendinden kat be kat zayıf takımlara elenip kendisine tevdi edilen ülkeyi temsil mesuliyetini ülkede şampiyon olmasını engelleyen bir formalite olarak görüyor.

Başakşehir aklı Avrupa’yı savsaklarken kendisini var eden AKP tarzı çifte kavrulmuş lokum standartlı gibi içeri ayrı, dışarı ayrı modeli de temsil ediyor. Malum yeni havaalanı Türkiye’de dünyanın en büyüğü, New York Times’da ise sadece en gelişmişlerden biridir.

Türkiye’ye medyayı ele geçirip ürettiği devasa bir mercek ile icraatlarını anlatıp dışarıda bunun mikron seviyesinde olduğunu tevsik eden AKP siyaset tarzını tarihe havale edip bu haftaki portremiz Şenol Hoca için bir kaç kelam daha edelim.

Eski Türkiye’nin öğretmen futbolcusu olarak tam da Kuzey Avrupa ülkelerinin o amatör ruhlu profesyonel tavırlı halinin ülkemizde kalmış son mirasçılarından.

İleri yaşının feraseti ile sağı solu oynamadan Gezi için ve onun bileşenleri için “bizim evlatlarımız bir şey söylüyorsa, dinlemek lazım gelir” diyecek kadar cesur ve izanlı.

Futbolun ağır rekabet ortamında sarı lacivert ile düştüğü zıtlığın Karadeniz dalgası katılığında inadının bir neticesi olduğu aşikar. Onu emekli bir öğretmen olarak Uzun Sokak çayhanesinde kitap okuyarak çevresindeki az sayıda insan yerine bütün Türkiye’ye rol model yapan Trabzonspor’a olan mesuliyeti belli ki sinir uçlarına işlemiş.

Ataşehir’de sıradan bir adem oğlu olarak arz-ı endam edip hayata karışacak kadar mütevazı ve basit yaşam tutkunu.

Futbol ekonomisinin canına okuyan kur atağından belli ki en ağır darbeyi yemiş Beşiktaş formasının kıymetine olan hürmet ile zamanın ruhuna uygun şekilde bu zor zamana adapte olan bir aksiyoner.

Çıktığı basamakların herbirine saygı duyan bir sabır timsali.

Başarının da en az başarısızlık kadar toksik etkisine vakıf bir zamane feylesofu.

Adaletin her zaman tedavül değerine inanan ve onu çöpe atanlara da iktiza ettiğini bilen bir hatırlatıcı.

Sürüyle gezen bir hamsinin estetiğini, yalnız uçan bir kartalın zerafeti ile taçlandıran söz ustası.

Geriye dönerek bakmaktan usanmayan, ileride hep daha iyisinin olabileceğini öngören bir iyimser.

Fikir ve vicdan hürriyetini önemseyen Mustafa Kemal çocuğu olduğunu gizlemeyen bir tavrın sahibi.

Sahip olduğunu kiminle paylaştığını sorgulayıp merak eden bir etikçi.

Emeğin hakkının sahada alınacağından ve maddi güce karşı yetenek ve çabayı savunan bir görev adamı.

Eski Türkiye’nin bize armağan ettiği ve değerini yeni Türkiye’nin de teslim etmek zorunda kaldığı Dünya Kupası 3.sü

Ve Türkiye 2.si.

Türkiye 1.si ise henüz daha ortaya çıkmadı.

 

Hamiş 1. Bir Fenerbahçeli olarak Şenol Güneş’e dair çağrışımları içeren bir yazıyı kaleme almak benim için en küçük bir tereddüt dahi içermez. Şenol Güneş futbol rekabetinin ötesinde bu ülkenin değeridir çünkü.

Hamiş 2. Cumartesi portre yazılarımı portre öznesine sormadan yazsam da bir süredir yayınlanmadan önce kendilerine saygıya binaen paylaşıyorum. Sn. Güneş de onca yorucu yoldan (Norveç dönüşü) sonra dahi mütevazı bir tavır ile naciz teşekkürünü ayağının tozu ile paylaştı. Şapka çıkarıyorum.

Hamiş 3 : Bu defa (28.03.2021) Sevgili Şenol Güneş maçtan sadece 1 kaç saat sonra attığım mesaja aynı mütevazilikle mukabele ederek  noktasını muhafaza ettiğini bir kez daha gösterdi. Şükranla ülkem ve kendim adına

(*) Bu yazı 1.12.2018 tarihinde Ocakmedya Websitesinde  Haftanın Portresi olarak yayımlanmıştır.

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları