Çetin Ünsalan: Geleneksel emekliye vaat günleri başladı
18 Temmuz 2025Türkiye’nin emekli dramı devam ediyor. Ama bir meselede sorun yaşamaktan daha ağırı nedir biliyor musunuz? Konuyu çözmesi gerekenlerin içi boş vaatlerle ya da tutarsız söylemlerle sizi oyalaması.
Ne yazık ki 2023 yılının ortasından beri, artık bir tür geleneksel olarak sayılabilecek bir biçimde ekonomi yönetiminin emekliyi oyaladığı, oyaladıkça daha perişan ettiği ve bugün geldiğimiz noktada fakru zaruret seviyesine kadar düşürdüğü noktaya geldik.
2023’ün ortasındaki durum neydi? Daha önce asgari ücretin 1,5 katı maaşa sahip olan insanları, birkaç yıl içinde asgari ücretin altına itenler, 2023 ortasında asgari ücrete zam vermek durumunda kalınca, emekli de aynı talepte bulundu.
Sonrasında oyun başladı. Önce yapıyoruz, yapacağı diye başlayıp, yılın sonuna kadar oyalanan, arada verilen bayram ikramiyelerini maaş gibi anlatan, en az emekli maaşını 7 bin 500 TL’ye ulaştırmanın, Cumhuriyet tarihinin en iyi maaşı olarak nitelendiren, sonra kök maaş oyunu oynayan, yılın başında da komik bir ücret artışıyla herkesi çırak çıkaran bir performans sergilendi.
Yapıldı – yapılacak oyunu da, bankaların verdiği ikramiyeleri hanesine yazdırma telaşı da, bayram ikramiyelerini zam diye anlatma da kafi gelmedi. Günün sonunda bugün itibariyle açlık sınırının neredeyse yarısında maaş verilen, bir maaşın kira karşılayamadığı, pazara çıksa minimum alışverişinin bin 500 TL tuttuğu ortamda yaşama şansının kalmadığı bir resimle karşı karşıyayız.
Üstelik bunu yaparken emekliyi emekliye düşürmeye bile çalıştılar. EYT’liler meselesini erken emeklilik gibi anlatmaya kalkıştılar ki bu gasp edilen bir hakkın iadesinden başka bir şey değildi.
Şimdi yılın ortasında enflasyon farkı vererek en az emekli maaşını 16 bin 800 TL yaptılar. Elbette komik bile denilemeyecek ölçüde bir gelirden söz ediyoruz. Bunu yorumlarken de iane ile karıştırıyorlar.
Oysa bugünün emeklisi, dünün kumbaraya para atarak, bugünkü sağlık hizmetinin primini yatıran ve emekli maaşını kendi biriktiren bir özelliktedir. Eğer siz sosyal güvenlikte kurumu iyi yönetemediyseniz, yetinmeyip kumbarayı patlatıp, parayı çar çur ettiyseniz, dönüp emekliye fazla maaş istememesi tavsiyesinde de bulunamazsınız.
Ama günün sonunda nüfus itibariyle hatırı sayılır bir seçmen olduğu için, dürüstçe kıramıyorlar da. Onun yerine geleneksel emekliye vaat günlerini sürdürüyorlar. En son Hazine ve Maliye Bakanı gün farkı nedeniyle eşitleme istenince, uzun vadeli bir çalışma yapıldığından, çok ödeyenin çok alacağı bir sistemden bahsetti. Ne güzel havuç değil mi?
Oysa Bakan Şimşek’in önce 16 bin 800 TL maaş vereceğiniz Bağ-Kur’a konu kesimden neden 8 bin TL’ye yakın prim aldığını ve bunun neden yanında çalışandan daha fazla güne konu olduğunu anlatması gerekiyor.
Aynı pakette dar gelirlere de havuç var. Onlara da 50 yıl vadeli konut satacaklarını söylüyor. Günün sonunda faiziyle birlikte yine taksit ödemelerinin, ulaşılabilir olmaktan uzak, fiyatlarının da anormal yüksek olduğu bir ortamda neyi satacaksınız? Aslında 2 milyon TL’ye dar gelirlinin, 6 milyon TL’ye orta gelirlinin konut alabileceğini söyleyen bir bakış açısının samimiyeti zaten sorunludur.
Fakat bu vaatler, diğerlerinden farklı. Çünkü eş zamanlı olarak emeklinin maaşına, kredi borcu nedeniyle haciz getirilebileceğinin de önü bir yargı kararıyla açıldı. Ama aynı bankalar emekli maaşı varsa, sorgusuz kredi vermiyor muydu?
Diyeceksiniz ki, bu banka ile emekli arasındaki mesele, Bakan ile ne ilgisi var? Aynı Bakan, yani Mehmet Şimşek’in ilk döneminde tüketim ekonomisi uygulanırken, geliri olmayan üniversitesi öğrencilerine bile kredi kartı verilebildiğini hatırlarsak, ilgisini de çıkarırız.
Şimdi yılın ikinci yarısında bayram da yok. Belki bir Cumhuriyet Bayramı’nda ikramiye söz konusu olur ki, o da zor. Çünkü sadece 100. yılda böyle bir uygulama yapılmıştı. Yani standart bir uygulama değil.
Şimdi yakında yine emekli maaşlarının nasıl düzeltileceği senaryolarını dinleyeceğiz. Bu ülkede Bakan’ı maaşı tarihin en yüksek rakamı diye anlatırken, ekonominin başı olan iktidarın bir numarasının ‘kim reva gördü emeklime bu parayı’ dediğine bile şahit olduk.
Adeta çocuk oyalıyorlar. Ama bilmedikleri bir gerçek var ki, insanların geçim derdi tahammül edilemez sınırları aştı. Bunu önemsiyorlar mı? İşte ondan çok emin değilim.