Sosyal Medya

Çetin Ünsalan: Dezenflasyon algısı

22 Ekim 2023

Türkiye’de gerçek enflasyon rakamının ne olduğu konusunda fikir birliği sağlanamamışken, hatta bu gerçek kabul edilmeyen enflasyon oranından bile yeni yılda zam yapılmayıp, hedeflenen üzerinden artışa gidileceği iradesi beyan edilmişken, yıl bitmeden seçim çalışmalarının başladığını görüyoruz.

2024 bütçe sunumunu yapan Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz, gelecek yılın ikinci yarısından itibaren dezenflasyon sürecine girileceğini, yani enflasyonun artış hızının azalacağını söyledi. Bu mümkün mü; önce buna bakalım.

Dünyadaki öngürüler de enflasyon artış hızında bir gerilemeyi bekliyor. Şüphesiz petrol fiyatlarından başlayan faktörlerdeki değişimlerin bir maliyet artışının yarattığı çekincelerin de altını çizerek.

Yani dünya bile tam anlamıyla enflasyon artışında bir azalma olacağından emin değil. Bu nedenle FED Başkanı, son yaptığı konuşmada sıkılaşmanın devam edeceğinin mesajını verdi. Ama biz sorunu halletmiş gibi konuşuyoruz.

Peki bizim bu alandaki karnemiz nasıl? Öncelikle bu kadar kesin konuşmadan önce petrol fiyatları 120 dolardan 75 dolarlara inerken, akaryakıt fiyatlarının pompada nasıl 4 kat arttığını ve hatta halen artmaya devam ettiğini açıklamaları gerekmiyor mu?

Dünyada 16 – 17 aydır sürekli düşen bir gıda fiyatı gerçeği varken, bizdeki minimum yüzde 100’lük artışların izahının yapılması lazım gelmez mi? İnsanlara pandemide dağıtılan paraya güvenilerek ekonomilerini daraltanların olduğu bir ortamda, para vermek bir yana iban yollayanların bu süreci nasıl aşacaklarını da anlatması şart değil mi?

Bu ve bunun gibi o kadar çok çelişki bulunabilir ki… Fakat bundan da önemlisi bir algı çalışmasının seçimler öncesinde yapılmaya başladığıdır. Niyet, enflasyon kadar zam vermemek. Onu biliyoruz zira beyan ettiler.

Fakat bir tarafta da satın alma gücünü tamamen yitirmiş insanların sandıkta önüne çıkacaksınız. ‘Sıkın dişinizi’ mesajı verirken, bir yandan da gerekçe hazırlıyorlar. Neden? Zira halka enflasyon düşecek derseniz, bunu güzel kelimelerle süslediğinizde sonuç alabilirsiniz. En azından bugüne kadar öyle oldu.

Bu şiddette bir geçim sıkıntısında formül işler mi bilmiyorum. Ama dezenflasyon sürecine gireceğimizi söylemekle, enflasyonun düşeceği algısını yaratmak isteyen bir yaklaşım ortaya konulduğu çok açık.

Velev ki öngörü doğru çıktı. Buranın da sorgulanması gereken başlıkları var. Bunlardan birincisi dezenflasyon nasıl olacak? Daha çok ürettiğimiz, bolluk yarattığımız, ürünlerin fiyatları ucuzladığı için mi, yoksa satın alma kabiliyeti kalmayan insanların, tüketemediği gerekçesiyle mi?

Şayet herkesin tüketmesinin önüne geçerseniz, elbette ekonomi durgunlaşır. Ama ‘tüketme’ denilen şeylerin gıdadan başlayarak anayasal haklar olduğunu düşündüğünüzde durum farklılaşır.

Yetmedi, bu tüketimsizlik sizi iç piyasada iflaslara ve işsizliğe götürür. Hatta Türkiye’nin önündeki en büyük risk olan hem enflasyonun yükseldiği hem daralmanın olduğu stagflasyonun kapısından içeri de sokabilir.

Diyelim ki bunları da önemsemediniz. O zaman algıya tekrar dönelim. 2024 yılının ikinci yarısında enflasyon artışındaki hızın azalması, bugüne kadarki  enflasyon yıpranmasını ortadan kaldırır mı? Kaldırmaz ama anlaşılan o ki, enflasyonu düşüremeyenler, kağıt üzerindeki yapılanmalarda inandırıcılığını yitirirken, bir yandan da algı üzerinden şanslarını deniyorlar.

Yatırımcı adıyla borç para ara, gerçek olmayan enflasyonla bile insanlara zam verme, bütçede bu insanların gelirine bakmadan dolaylı vergilerle gelir hayal et ve sonra kamu harcamalarıyla büyüme rakamı sağla. Ne güzel dünya?

[email protected]

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları