Sosyal Medya

Döviz

Yağız Kutay Işık yazdı: “Türk Ekonomisinden İtibar Atma Sanatı”

Cennet vatan her yeni gün yeni olaylara gebe. 2002 yılında 6 atan ekonomimizin gününüzde tek attığı şey itibarı. Kemal Sunal…

Yağız Kutay Işık yazdı: “Türk Ekonomisinden İtibar Atma Sanatı”

Cennet vatan her yeni gün yeni olaylara gebe. 2002 yılında 6 atan ekonomimizin gününüzde tek attığı şey itibarı. Kemal Sunal filmleri tadında T.C. ekonomisi panoramasında bu hafta yok yok…500’lük banknot, paradan sıfır atmak ve döviz yasakları.

 

Paradan sıfır atılması yüksek ve kronik enflasyon olduğu ortamlarda yapılır. Yatırım ve para politikalarına olan güveni yeniden tesis etmeye yarar. Tek başına bir şey ifade etmez. Belli ekonomik, siyasi hatta psikolojik şartların olması gerekir.

 

Dünya’dan örnekler

1980-2003 arasında yapılan 45 sıfır atma operasyonundan sadece 3’ü gelişmiş ülkelerde oldu. İlk örnek Almanya, 1923’te tam 12 sıfır attı. Dönemsel olarak ele aldığımızda neoliberalizme geçiş sürecinin başlangıcı olan 80-84 döneminde sadece 3 operasyon yapılırken, 90-94 arasında 23 tane gerçekleşmiş.  Yan etkisiz ilaç olmaz. Neoliberalizmin de yan etkilerinden birisi de bu mu acaba?

 

Paradan sıfır attıktan sonra enflasyon

Uygulamaların çoğu başarılıydı. 94’te Hırvatistan sıfır atma öncesinde %97,5 olan TÜFE’sini bir yıl içinde %1,6’ya düşürdü. Estonya da %1000’i aşan enflasyonu 6 sene içinde tek haneye düşürdü. Ekonomi alanındaki akranlarımızdan Brezilya ise hem 1993 hem de 1994’te sıfır atmak zorunda kalmasına rağmen “derdine çare baytarı” burada bulamadı.

 

Paradan sıfır atmak aslında bir niyet beyanıdır. Belli bir istikrar veya kalkınma programı çerçevesinde ve hedef doğrultusunda yapılan dizi hamlenin tamamlayıcısı niteliğindedir. 2002-2005 döneminde tek haneli enflasyon hedefine yaklaşmak adına yapılmıştı örneğin. “YTL” adıyla imaj tazelenirken 6 tane de sıfır atıldı. 2012’de istikrarı perçinlemek adına yeni TL simgesi (₺) kullanılmaya başlandı. Lira ve Türkiye ekonomisinin “güven ve istikrar içinde yükselen değer kavramı ön plana çıkarıldı. Aynı zamanda para birimimizin de değer saklama aracı olarak güvenli liman haline geldiği vurgulandı. Bugün baktığımızda ise bunların hiçbirinden eser bile yok. En büyük 20 ekonomiden taze çıkış yaptık. Sadece ekonomide değil; eğitimden yargıya aklınıza gelebilecek her alanda bariz bir şekilde lig düştük.

 

İhracat nasıl etkilendi?

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı’nın açıklamasına göre 2004 yılında ihracatımızın sadece yüzde 1’i Türk lirası ile gerçekleştirilirken, 2017’nin 11 ayında toplam dış ticaretimizin yüzde 8,4’ünü kendi paramızla gerçekleştirdik. TOBB Başkanı da sıfırların kalkmasıyla iletişim güçlüğünün ortadan kalktığını savundu.

 

Borsanın tepkisi

Türkiye’den önce yakın geçmişte parasından sıfır atan 9 ülkede endeks iki ayda ortalama %25,7 artmıştı. 2005’te yapılan sıfır atma operasyonu borsayı olumlu yönde etkiledi.

 

Bugün yapılır mı?

Piyasa verilen sözlerin tutulmasına önem verir. Türkiye hazırladığı Orta Vadeli Plan’dan çok kısa bir süre sonra Kur Korumalı Mevduat (KKM) diye ucube sistem ortaya attı. Faizi indireceğim diye çıkılan yolda kredi faizleri %30 seviyesini aştı. 2022 yıl sonu enflasyon hedefini %5 olarak belirlerken tahminini de %42,8 olarak güncelledi. (o da 28 Nisan’da oldu. Daha önce %23,2’ydi) Üstelik TÜİK’in enflasyon hesabına göre %61’ken. Dolayısıyla ben yukarıdaki başlığa bir soru daha ekliyorum. Yapılsa ne olur? Kimsenin ekonomi yönetiminde verilen kararların işe yarayacağı konusunda inancı yok.

 

500’lük banknot geliyor

Yazı boyunca paradan sıfır atılır mı diye tartışırken daha olası bir suale geçmek istiyorum. 500’lük banknot gelir mi? Bunun için öncelikle nakdin ikamesi kartlara bakalım. Salgın öncesi temassız alışveriş limiti 100 lirayken 350 lira oldu. En son Şubat 2022’de 500 lira oldu. Gidişat belli: 500’lük hatta 750’lik kağıt para neden olmasın? Hatta 50 kuruşluk madeni paranın maliyeti 2 lirayı aşarken, madeni 5 liranın olması işten bile değil.

 

Son kullanmaya başladığımız 8.emisyon cinsi paraların tedavüle girdiği zamanda dolaşımda bulunan paraların yarısına yakını 100’lük, 3’te1’ini 50’lik ve yaklaşık %16’sını 200’lük banknot oluşturuyordu. 100 ve 200’lük banknotların toplamı, bütün kağıt paraların %56’sı ediyordu. 2022 yılına geldiğimizde bu rakam %88 oldu.

20 yıl önceki 200 liranın bugünkü değeri 22 lira.

Değerli ekonomi yazarı Uğur Gürses T24’te yazdığı yazıda bu konuyu şahane özetlemiş:

“2009’da 200’lük banknotla alınan bir ürünü aynı miktarda almak için 2022 martında 1048 TL ödüyoruz. Bunun anlamı 5 adet 200’lük ve bir adet 50’lik banknot demek. 100’lük banknotla ödemek istersek; 10 adet 100’lük ve bir adet 50’lik. Fiyatlar genel seviyesinin 13 yılda 5 kattan fazla arttığı bir tablo var.”

Döviz yasağına doğru mu gidiyoruz?

Geçmişte ince bir tınıyla kulağımızı çınlatan serbest piyasanın selası geçen hafta alınan iki kararla kendini iyiden iyiye hissettirdi.

Bunlardan birincisi Merkez Bankası, diğeri de Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan.

Ticari krediler geçtiğimiz aylarda %100’den fazla arttığı için MB ticari kredilerin zorunlu karşılığında %10’luk artışa gitti. Bu oran kredilerin zamanına ve kredi büyümesine göre değişiklik gösterecek. Dolarizasyonun tavan yaptığı dönemde KOBİ’ler ucuz fiyata aldıkları kredilerle döviz alıyor.  En son halka açık bir şirket %15,65 faizle 8 milyon lira kredi çekerek parayı KKM’ye yatırdı. Vade sonunda 650 bin liradan fazla kâr elde etti.

Evet, galiba döviz yasağına doğru gidiyoruz

19 Nisan’da yürürlüğe giren döviz yasağına göre; menkul kıymet satışına TL ile ödeme zorunluluğu getirdi. Ancak yapılan ticari sözleşmelerin veya faturaların döviz üzerinden yapılmasına engel bir durum yok. 100 bin liraya kadar da tuzlu cezası var.

Yasak uygulamaya konmadan yalnızca 7-8 saat önce ilan edilirken içerik de tatmin edici değildi. 1 paragrafta kısa bir özet gibi yayınlandı. Konu bağlamında soru işaretleri artınca Hazine ve Maliye Bakanlığı 3 sayfalık basın açıklaması yapmak zorunda kaldı. Böylelikle 19 Nisan’dan önce yapılan anlaşmalar tebliğden muaf tutuldu. Sadece kararda değil, kararın açıklanması da devlet ciddiyetine ters.

“Türk Parası Kıymetini Koruma” çerçevesinde yapılan bu anlamsız baskının dolara olan talebi azaltmayacağını kime anlatsanız kavrayabilir. Ancak ekonomi yönetimi bunu anlamamak için sınırları zorlamaya devam ediyor.

Dahası var: BDDK

BDDK 27 Nisan tarihli yazısında bankalardan müşterilerle yabancı para işlem platformlarından yeni işlem yapılmamasını istedi. Gerekçesi karardan da komik. Sözde kredilerin rant elde etmek amacıyla kullanılmasının önüne geçmek için bankalara hatırlatma yapılmış olduğunu belirtti. Daha bir gün önce Ekonomi Bakanı gülerek %9 faizle sanayiciye kredi veriyoruz hadi alkışlasanıza tavrıyla aleni servet transferini ifşa ederken BDDK’nın bu hamlesi de mum dikmiş oldu.

Sosyal özgürlüklerin yanı sıra ekonomik özgürlüklerin kısıtlandığı Türkiye 2015’te en büyük 16.ekonomiydi. 2022’de 21.sıraya geriledi. Kelimeler kifayetsiz. Dipsiz bir kuyuda düşüyoruz, gündüz gece…

Twitter @yagizkutayisik

 

KAYNAKLAR

  • DÜNYADA PARADAN SIFIR ATMA OPERASYONLARI VE YENİ TÜRK LİRASI, Yrd. Doç. Dr. Alpaslan Serel, Mevzuat Dergisi Mart 2005
  • 500’lük banknota doğru,Uğur Gürses, T24

 

 

 

Çetin Ünsalan Yazdı: “Güncelleme”

 

Atilla Yeşilada:   Paramız eriyor! Peki değerini nasıl koruyabiliriz?

 

Yabancıya da yüzde 4 garanti planı- dolar avında yeni aşama

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler