Sosyal Medya

Kerim Rota Yazdı: Yasak elmayı ilk kim ısırdı? – (3. Bölüm)

14 Eylül 2021

3.Bölüm

“Saldırı dönemi”

2016-2019 Murat Çetinkaya

Erdem Başçı politikalarını silik bulan hükümet 2016’da başkanlığa Murat Çetinkaya’yı atadı. Çetinkaya göreve geldiğinde TCMB’de geçirdiği süre, 4 yıllık Başkan Yardımcılığı deneyimi ile sınırlıydı. Sonrasında Murat Çetinkaya Ak Parti döneminde görevden alınan ilk TCMB başkanı oldu. Erdem Başçı sonrasında görev süresini tamamlayan başkan da hiç olmadı zaten.

Murat Çetinkaya’nın 39 aylık görev süresine, darbe girişimi, anayasa referandumu genel ve yerel seçimler ve Brunson krizi sıkıştı.

Murat Çetinkaya’nın göreve geldiği 2016 yılındaki ilk icraatı Erdem Başçı döneminde yapılan ihale yoluyla düzenli döviz satışlarını durdurmak oldu. Görev süresi boyunca doğrudan müdahale yöntemini ve ihale yöntemini ilk 4 günü hariç her iki yönde de hiç kullanmadı.

Buna karşın Eximbank yoluyla satın aldığı 48,8 Milyar dolara karşı, Botaş’a 21,9 Milyar dolar sattı.

Aslında ilk 3 yıllık yaklaşımı ile devam edebilse Durmuş Yılmaz’dan sonra tekrar net rezerv artırabilen başkan olacaktı. Ancak ne olduysa 2018 Temmuz’da oldu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin ilk kabinesiyle beraber rezerv politikası bambaşka bir yöne evrildi.

2019 Mart ayında başlayan ve toplamda 126,3 Milyar $’a ulaşan “kapı arkası” satışlarının 31,1 Milyar $’ı onun döneminde gerçekleşti. (Kapı arkası satışlarının dönemsel verileri için Haluk Bürümcekçi’nin hesaplamalarını kullandım). Görevden alınmasının nedeninin bu yönteme ve satışlara muhalefet etmesi ve faiz indirimlerinde gecikmesi olduğu da basında yer aldı. Ne olursa olsun görev süresinin son 4 ayındaki bu akıllara zarar satışlar son dakika golleri olarak onun hanesine yazıldı. Sonuçta 39 aylık görev süresi boyunca nette 4,4 Milyar $ satış yapmış oldu.

Çetinkaya’da oldukça fazla siyasi baskı gördü. Görevden alınış nedeni “laf dinlemiyordu adam ” şeklinde özetlendi. Onun dönemini siyasetin TCMB’ye faiz politikasının yanında rezerv politikasına da müdahil olduğu dönem olarak tanımlamak mümkün. Bu dönemi “Saldırı Dönemi” olarak adlandırmayı tercih ettim.

“Fetih Dönemi”

2019-2020 Murat Uysal Dönemi

Murat Çetinkaya’nın görevden alınmasının ardından göreve getirilen Murat Uysal uzun yıllar bankaların hazine biriminde yöneticilik yapmıştı. TCMB’de geçirdiği süre ise 3 yıllık başkan yardımcılığı döneminden ibaretti.

Murat Uysal, TCMB rezervlerininin kapı arkasından satılmasında ilk sorumlu kişi. Her ne kadar bu yöntemin başkaları tarafından kurgulandığı bilinse de, buna izin vererek, yolunu açarak ve siyasetçilerin her dediğini yaparak aslen TCMB’nin tamamen siyasallaşmasının yolunu açan başkan oldu. Ancak bu bile görev süresini tamamlamasına yetmedi. Bu yanı ile yaptığı tercihin sonuçlarını Boğaziçi Üniversitesinin eski rektörü Melih Bulu’ya benzetmek mümkün. Kendi dönemi boyunca Eximbank alışları yıllık 20 Milyar $ seviyelerine yükselmiş olsa da, hem BOTAŞ’a satışlar hem de kapı arkası satışlar nedeniyle 16 aylık kısa döneminde TCMB rezervlerinden toplamda 71,8 Milyar $ satışın altına imza attı.

Bu dönemin ileride tezlere, kitaplara hatta filmlere konu olacak kadar ilginç bir dönem olduğunu düşünüyorum. Ben bu dönemi siyasetin TCMB’ye tamamen hakim olduğu “Fetih dönemi” olarak adlandırmayı tercih ediyorum.

“Vekalet dönemi”

2020-2021 Naci Ağbal Dönemi

Berat Albayrak/Murat Uysal ikilisinin dönemi TL’nin her gün değer kaybettiği, artık ödemeler dengesi tartışmalarının başladığı Kasım 2020’de sona erdi. Piyasaların yıkılan güvenini geri kazanma görevi ise Naci Ağbal’a verildi. Naci Ağbal bürokrat geçmişinin ardından siyasete girmişti ve daha önce TCMB tecrübesi hiç yoktu.

4 aylık çok kısa başkanlık dönemi aslen, faiz ve iletişim politikasında sadeleşmenin hedeflendiği bir dönem olarak başladı. Rezerv politikasında ise kapı arkası satışlarının sona erdirildiğinin gayri resmi olarak iletişimi piyasalarla kuruldu.

Naci Ağbal böylece itibarlı bir başlangıç yapma şansı buldu. Göreve geldiği gün itibarıyla Ekonomi bakanının da değişmiş olması kendisine iyi bir alan açtı. Özellikle yabancı yatırımcılar hükümetin önceki hatalarından ders aldığını ve TCMB bağımsızlığına bundan sonra özen gösterileceği gibi bir hayale kapıldılar. 1-2 aylık sürede 10 Milyar $ üstünde portföy girişi oldu. Yurtiçi yatırımcılar ise her zamanki gibi temkinliydi.

Göreve geldikten kısa bir süre sonra 128 Milyar $ meselesi ana muhalefet partisinin gündeme almasıyla alevlendi. Naci Ağbal bu satışları ne savunur ne de eleştirir pozisyondan uzak kalmak için hiçbir iletişim yapmamayı tercih etti. Belki de görev süresinin bu kadar kısa sürmesi de da bu nedenle oldu.

4 aylık görev yaptığı dönemde ilk işi 2014’den bu yana yapılan Botaş’a satışları durdurarak bu talebin piyasadan karşılanması modeline geri dönmek oldu. Eximbank kanalıyla aldığı dövizlerle bu sürede TCMB rezervlerini 6,2 Milyar $ artırmış olarak görevine veda etti.

Bu dönemi de yetkinin fethedilen yerde itibarlı olan bir isme emanet edildiği “Vekalet” dönemi olarak adlandırıyorum.

2021 Şahap Kavcıoğlu

Şahap Kavcıoğlu bankacılık sonrası siyaset yapan ancak Naci Ağbal gibi TCMB tecrübesi olmayan bir isim. Görev süresinde geçirdiği 5 aylık dönemin rezerv stratejisi açısından Naci Ağbal döneminden herhangi bir farkı olmadı. Bu dönemde tek dikkat çeken ise, Haziran ayında Botaş’a 269 milyon $ tutarında yapılan satış oldu. Sadece 1 ay süren bu satış, Türk Lirasının aşırı değer kayıplarında bu yönteme geri dönülebileceğinin sinyalini veriyor.

Şahap Kavcıoğlu bu 5 aylık dönemde nette yaklaşık 8 Milyar dolar satın aldı. Bu dönemde ne faizlerle ilgili, ne de rezerv politikasıyla ilgili değişik bir karara imza atmadı. Bu nedenle halen devam eden bu dönemi adlandırmayı uygun görmedim.

Son söz; yan yollardan arka kapıya geçiş kolaylığı

Üzerinde çokça tartışma olan TCMB rezervlerinin son dönemde nasıl harcandığı çok konuşuldu. Ancak bu rezervlerin ne zaman nasıl biriktirildiği ve hangi başkan döneminde ne yapıldığı tartışılmadı Bu yazı ile buna ışık tutmak istedim. Son tabloda tüm başkanların toplulaştırılmış rezerv performanslarını görüyorsunuz.

Gördüğünüz gibi aslında her başkanın yoğurt yiyişi farklıymış. Ancak 2011 sonrası Merkez bankası siyasetin etki alanına girince rezervlerde 19 yıllık dönemde bir arpa yolu boy gidememiş ve 2002 öncesine geri dönmüşüz. Bu 19 yılda Türk Lirasına karşı satılan 237,5 Milyar $ dövizin ne kadarının gerçekten satılmasının gerekli olduğunu akademisyenler ve piyasa uzmanları çok uzun süre tartışılabilir.

Siyasetçiler Merkez Bankası duvarlarında ilk gedikleri uzlaşma yoluyla açabiliyor sonrasında fetihe geçebiliyorlar.

Siyasi müdahale artınca rezerv harcayarak kısa dönem için faizleri baskılamak, faiz politikasında iktidarı bir süreliğine oyalayıp piyasaya çok farklı mesajlar vermek mümkün olabiliyor. Son dönemlerdeki başkanlar bu müdahalelere karşı net bir tavır sergilemek yerine, istenenleri yapıp veya yaparmış gibi görünüp faiz ve rezerv politikalarında yan yollara saptılar. Daha sonra bu yan yollar, siyasetçilerin bulduğu ilk fırsatta tepe tepe kullandığı yollar oldu.

Yazıda ismi geçen başkanların arka planda neler yaşadıklarını, hangi mücadeleyi verdiğini bilemediğimden bu yazı dizisini tamamen sayısal sonuçları yorumlayarak yazdığımın dikkate alınmasını isterim.

Yazı dizisinin başlığı olan “yasak elmayı ilk kim ısırdı? “ sorusunun cevabını da okuyucunun takdirine bırakmış olayım.

Kerim ROTA

 


İLGİLİ HABERKerim Rota Yazdı: 'Reklamın Kötüsü, Opsiyonun Çıplağı Çekilmez..'Kerim Rota Yazdı: ‘Reklamın Kötüsü, Opsiyonun Çıplağı Çekilmez..’

İLGİLİ HABERKerim Rota Yazdı: 'Yedi Kızkardeş'Kerim Rota Yazdı: ‘Yedi Kızkardeş’

İLGİLİ HABERKerim Rota Yazdı: Rulet masasına geri dönüş mümkün mü?Kerim Rota Yazdı: Rulet masasına geri dönüş mümkün mü?

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları