Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

İpek Yezdani: Kapımızdaki felaket – Küresel Isınma | Mesele Ekonomi

Dünyayı kurtarırken para kazanmak mümkün mü? Türkiye, Yunanistan, İtalya, İspanya, Fransa, Hırvatistan, Cezayir, Tunus, Mısır, İsrail, Lübnan, Suriye: Bu ülkelerin…

İpek Yezdani: Kapımızdaki felaket – Küresel Isınma | Mesele Ekonomi

Dünyayı kurtarırken para kazanmak mümkün mü?

Türkiye, Yunanistan, İtalya, İspanya, Fransa, Hırvatistan, Cezayir, Tunus, Mısır, İsrail, Lübnan, Suriye: Bu ülkelerin ortak noktası nedir desem, herhalde aklınıza ilk “Akdeniz” gelir. Ancak şu anda bu ülkelerin ortak noktası, geçen hafta hepsinde büyük orman yangınlarının çıkmış olması. Suçlu belli: Küresel ısınma ve bunu yaratan insanoğlu.

Türkiye ve Yunanistan başta olmak üzere tüm bu ülkeler orman yangınlarıyla kavrulurken, 9 Ağustos’ta Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin 6’ıncı Değerlendirme Raporu yayınlandı. Bugüne kadar yazılmış en kapsamlı ve en ciddi uyarıların yer aldığı rapor, Dünya ve insanlık için tam anlamıyla “kırmızı alarm” veriyor.

Rapora göre, 2040 yılına kadar küresel ısınmanın 1.5 dereceyi aşabileceği, sıcak hava dalgalarının artacağı, soğuk mevsimlerin kısalacağı kaydedildi. Bu, insanlık için felaket demek. Orman yangınlarının artması, kuraklık, sel baskınları, elektrik kesintileri, insan vücudunun dayanamayacağı kadar yüksek sıcaklıklara maruz kalması demek. Beş yıllık değerlendirme, yazım, gözden geçirme (hakem), uygun bulma ve kabul süreçlerini içeren rapor, 60’dan fazla ülkeden kendi alanlarında uzman bilimciler arasından seçilmiş 234 önemli bilim insanı tarafından kalem alındı. Bu yazarlar, iklim değişikliği konulu binlerce hakemli makale ve çeşitli yayınları çok ciddi bir biçimde inceleyerek kendi değerlendirmelerini titizlikle hazırladı.

Raporun ilk taslağı için çeşitli uzman ve hükümet temsilcilerinden 23 binden fazla hakem görüşü, ikinci taslağı içinse 50 binden fazla uzman ve hükümet temsilcisinin yorumu alındı. Raporun altını çizdiği en önemli mesajlardan biri de şu: Felakete doğru giden küresel ısınmanın tek sebebi insan aktiviteleri!

İnsanoğlu 19. yüzyılın sonundan itibaren her şeyi o kadar hızlı tüketti ki, 21. yüzyıla geldiğimizde, dünyadaki yeraltı ve yer üstü kaynaklarının da bir son kullanma tarihi olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldı. Dünyadaki önde gelen gelecek bilimcilerin neredeyse tamamı, dünyanın ayakta kalabilmesi için 2040’a kadar eski kapitalist düzenin yerine sürdürülebilir kalkınmanın ve kaynaklardan herkesin eşit faydalanmasını esas alan yeni bir ekonomik sistemin benimsenmek zorunda olduğunu söylüyor.

Peki iş dünyası ve şirketler, sürdürülebilir kalkınmaya nasıl katkıda bulunabilir? Dahası, dünyayı değiştirirken aynı zamanda para kazanmak mümkün mü? Bundan bir süre önce dünyada “Küresel kalkınma ve insani yardımın Bloomberg’ü” olarak bilinen ‘Devex’in Kurucu Başkanı ve “The Business of Changing the World” (Dünyayı değiştirme iş kolu) kitabının yazarı Raj Kumar’la İstanbul’da bir söyleşi yapmıştım.

Küresel kalkınmanın önde gelen isimlerinden olan Raj Kumar’la ‘Dünyayı değiştirirken nasıl para kazanılır?’ konusunu konuştum.

Raj Kumar’a göre sürdürülebilir kalkınma ve insani yardım endüstrisi artık kökten bir şekilde değişime uğramış durumda. Özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, vs. gibi aygıtlarla ‘kalkınma ve insani yardım’ konusuna hep devletler ya da devletlerarası kuruluşlar öncülük etti.

Şu anda bizim aşina olduğumuz kalkınma ve insani yardım dünyasında, Dünya Bankası, UNICEF, Bill Gates Vakfı, vs. gibi kuruluşların hepsini yan yana koyduğunuz zaman 200 milyar dolarlık bir endüstri ortaya çıkıyor. Ancak özellikle son 10 yılda bu durum büyük bir değişim ve dönüşüme uğradı. Artık dünyadaki çok uluslu şirketler ve ülkelerdeki büyük şirketler; bizzat kendi sosyal sorumluluk, kalkınma ve insani yardım kampanyalarını yürütüyorlar. Artık bütün dünyada şirketlerin kurduğu ve yeni yeni ortaya çıkan o kadar çok kalkınma ajansı, vakıf, insani yardım kuruluşu, vs. var ki küresel kalkınma piyasasının önümüzdeki yıllarda çok daha fazla bir ivme kazanacak gibi görünüyor.

Peki çok uluslu ve büyük şirketler, nasıl oldu da ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye ve kalkınma ajandasına katkı sunmaya başladı? Bu anlayış ve felsefe, nasıl oldu da iş dünyasının bir parçası haline geldi? Dahası bu durum, mevcut kapitalist sistemde bir şablon değişikliğine mi işaret ediyor?

Yazının tamamı burada.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler