Sosyal Medya

Seçilenlerin Performansı ile CDS ilişkisi

10 Eylül 2019

                                                                 Seçilenlerin performansı ile CDS İlişkisi.                            

 

Avrupa,Avrupa duy sesimizi..

Haftaya A milli Kadın Voleybol takımımızın Avrupa Şampiyonluğu için final oynaması ve A milli Futbol takımımızın galibiyeti ile başladık.

Sporda gönül verdiğimiz takımın iyi veya kötü olduğunu anlamak kolay. Ulusal veya Uluslararası düzeyde sürekli  müsabaka olması takımımızın seviyesi hakkında iyi bir fikir verebiliyor.

İş hayatında da  “göreceli” karşılaştırma yapılabiliyor. Bir ürünün üretimi ve ticaretini yapan şirketler ulusal ve uluslarararası rekabet baskısını her gün hissettiklerinden başarı karnelerini çıkarmak kolaydır. Çalıştığımız,hizmetini veya hissesini aldığımız şirket başarılı mı başarısız mı kuvvetli bir fikrimiz vardır.

Eğer rakip olmazsa, aşk defteri yanmaz ve ışık vermez. ( Muhammed Hicazi)

Oysa devlet yönetiminde bu “göreceli” karşılaştırma nerdeyse hiç yapılmaz. Her ülkenin siyasi,ekonomik,tarihsel ve coğrafi koşulları farklı olduğu gerekçesiyle hiçbirimiz “biz Macaristan’dan iyi,Güney Afrika’dan kötü yönetiliyoruz” şeklinde bir cümle kurmayız. Bu cümleyi kurmamıza yardımcı olacak  veri seti de pek ortada yoktur. Zaman zaman bazı kuruluşların “Türkiye 167 ülke arasında demokraside 110. Sırada” gibi başlıklar içeren  raporlarına, “Şer güçlerin ısmarlama raporları bizim için yok hükmündedir” şeklinde  tepki verilir. Tek sıralama sandıkta olandır, o da çeşitli istatistik eğip bükülmeleriyle sulandırılır.

Ekonomi yönetimlerinin Uluslararası düzeyde kalitesi nerededir diye merak edenler olabilir.Bunun için ilk akla gelenler Büyüme oranları, işsizlik,enflasyon,dış ticaret,cari denge türü makro değişkenlerdir. Ancak bu değişkenlerin birçoğu “geriden gelen” veriler olabiliyor. Örneğin işsizlik ekonomik daralmanın ardından gelse de çoğu zaman 6 ay – 1 yıl sonrasında etkisini gösteriyor. Oysa hükümetler ve kabineler için bu süre bile çok uzun olabiliyor. İtalyan ekonomisindeki bugünkü resim kimin eseri diye sorulsa son 5 senede 10 isim sayılabilir.

O zaman hükümetler ve ekonomi yönetimlerinin işbaşında olduğu dönemde “anlık” tepki verebilen piyasalara “göreceli” bakmak bir çözüm mü?. Piyasalar denince aklımıza kur,faiz,Borsa,CDS performansları geliyor.Kurlar tarafında Türkiye’nin performansı çok geride olsa da,kamu bankaları ve TCMB rezervleri tartışması bu kadar ortalığa dökülmüşken iyi bir gösterge kabul edilir mi?. Faizlerde de TCMB ve kamu etkisi ortada. Hangi faize bakacağımızı şaşırmış durumdayız. Türkiye’de takip edilmesi gereken faiz çeşidi o kadar çok ki, ayrı bir yazı konusu olur. Borsa ise  ekonominin genel büyüklüğüne göre hala oldukça sığ.

CDS..Sigorta poliçesi mi, türev ürün mü?

CDS’e (Credit Default Swap)( Kredi temerrüt takası) bakılabilir mi?. Ülke risk prim göstergesi olarak da bilinen CDS, aslen  bir varlığın batma riskinin  sigortalanması olarak düşünülebilir. Burada varlık genelde bir ülkenin veya şirketin tahvilidir. Dolayısıyla sigorta da o tahvilin temerrüt( geri ödenememe) riskine karşı sigorta primi ödeyeni korur. Klasik sigorta gibi  CDS’in de hem fiyatı hem vadesi vardır.

“5 yıllık 10 Milyon USD karşılığı  Türkiye CDS’i  400 baz puan “dendiğinde, şunu anlarız. Türkiye Hazinesinin, herhangi bir anda Türkiye dışında ihraç edilmiş yabancı para cinsi tahvilinin (Eurobond) anapara veya faizini  geri ödeyememesine  “temerrüt hali” denir.Bu temerrüt hali oluşursa, CDS primi ödeyen, elindeki 10 Milyon USD Nominal değerli ( piyasa değeri değil) herhangi bir Eurobond’u, sigorta aldığı kuruluşa teslim eder. Karşılığında o Eurobond’un nominal değerini yani 10 Milyon USD nakit parayı sigorta edenden o gün geri alır.Artık  Sigorta eden, o tahvilin sahibi olur. Pert olan arabanızı sigorta şirketine verip paranızı almak gibi bir durum. Siz aradan çıkarsınız, sonrasında sigorta eden verdiğiniz  “hurda” tahvil  ve karmaşık hukuki süreciyle ilgilenir.

Vade boyunca Temerrüt oluşmaz ise de sigorta satın alan,sigorta edene yıl başına 400,000 USD’den toplamda 2 Milyon USD tutarın bugünkü değerine denk gelecek bir miktarın büyük kısmını peşin öder.Az bir kısmı içinse ( yıllık 100 bp) sabit kupon öder. Peki bu ürün Ekonomi yönetimlerinin performansının iyi bir göstergesi olabilir mi?

Finansta “Wrong way” ..

“Kura, faize müdahale eden CDS’e mi etmez?” denileceğini tahmin edebiliyorum. CDS’ler  (Credit Default Swap) buna önlem içeren  ilginç bir özelliğe sahip.Öyle kolayca dış  müdahalelere açık değil. Nedeni ise “wrong way”  yani “işlem yapılmak istenmeyen taraf” diye birşey olması. Yani sigorta almak kolay da, sigortayı herkes satamaz. Sigortayı satabilecek olanlar o varlığın ihraççısının temerrütünden kesinlikle etkilenmeyecek taraflar olmak zorunda.

Dolayısıyla Türkiye ile ilişkili bir şirket,banka, devlet kuruluşu iseniz, Risk primini düşürücü etkiye sahip  Türkiye CDS’i satmanız neredeyse imkansızdır.Bir Türk kuruluşunun böyle bir temerrüt halinde zaten başı belada olacağından, sattığı CDS’den kaynaklanan parayı ödemekte sorun yaşayacağı varsayılır. Öyle ya, tüketici kredisi aldığınız bankadaki görevli arkadaş size hayat sigortası yaparken, siz  sigorta şirketini arayıp  “primi bana geri verin, turp gibiyim,5 yıla kesin ölmem,ölürsem söz borcumu öderim” derseniz alacağınız cevap belli.

Eğer ülke  CDS’i yönetim performansları açısından iyi bir gösterge ise Türkiye yıllar boyunca nasıl bir performans sergiledi?. Bir sonraki yazıda da CDS ligindeki performansımızı inceleyeceğiz.

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları