Sosyal Medya

Kerim Rota Yazdı: Sel ile gelen, yel ile gider mi?

7 Aralık 2019

Sel ile gelen yel ile gider mi?

Aşağıdaki grafiği Murat Güney adında genç bir akademisyenin çalışmasından alıntıladım. Kendisinin özellikle Kentsel dönüşüm, mega projeler ve Kent rantı üzerine çalışmaları oldukça ilginç.

Yukarıdaki grafiği Murat Güney adında genç bir akademisyenin çalışmasından alıntıladım. Kendisinin özellikle Kentsel dönüşüm, mega projeler ve Kent rantı üzerine çalışmaları oldukça ilginç. Paylaşımlarına  https://twitter.com/kmuratguney   adresinden ulaşabilirsiniz.

Murat Güney üstteki grafikte kaynak olarak Credit Suisse* Bankasının uzun yıllardır yaptığı servet araştırmasını kullanmış. Grafik, Türkiye’nin 2002-2018 arası  servet dağılım payını  gösteriyor. 2002 sonunda nüfusun en zengin %10’u toplam servetin %67,7’sine sahipken, 2018’de bu oran %81,2’ye yükselmiş. Kalan %90’ın 17 yılda  servet içindeki payı %13,5 azalmış. Yani servet dağılımı için 17 yıl gibi kısa sürebilecek bir zamanda önemli bozulma olmuş. Servet dağılımının gelir dağılımından farklı olduğunu, nesiller boyunca birikmiş servetlerin önemli bir savaş, göç, siyasi çalkantı, varlık vergisi veya ekonomik kriz olmadan fazla el değiştirmeyeceğini gözardı etmemek gerekiyor.

Rapordaki servet tanımı, finansal ve menkul, gayrimenkul tüm servetler. Yani ev, araba, bankadaki para, hisse senetleri  emeklilik fonları vb. hepsi dahil.

Aynı dönemde gelir dağılımı nasıl?

Aşağıda  çeşitli OECD ülkelerinin gelir dağılımı adaletini gösteren Gini Katsayıları tablosunu görebilirsiniz. (Kaynak  https://twitter.com/VeFinans ) Gini katsayısının düşük olması  gelir dağılımının adaletli olduğunu, yüksek olması ise bozuk olduğunu gösterir.

Bu karşılaştırmada Türkiye’nin gelir adaletindeki içler acısı halini görebilirsiniz. Şili ve Meksikanın ardından bronz madalyayı almışız.

2002’den bugüne hayaller ve  gerçekler,

Peki 2002’de Sosyal adalet ve eşitlik sloganıyla iktidara gelenler servet ve gelir dağılımının bu hale gelmesini mi amaçlamışlardı ? Hiç sanmıyorum. Aşağıdaki Türkiye Gini katsayısı grafiğinde  görüldüğü gibi 2014’e kadar  durumumuz kendi içinde iyileşmiş. 2014’den sonra gelir dağılımında da “hiçbirşey olmasa bile birşeyler” olmuş.

Servet dağılımını bozan iki günah;

Servet dağılımın dengesizleşmesin bir çok nedeni olabiliyor. Bir nedeni varlık fiyatlarının yükselerek zengin ile yoksulun arasındaki farkın açılması. Bu farkı emek ve ücret kazançları ile hızlıca kapatmak kolay değil. Ancak bunun dışında bu dağılımı kötüleştirip emeği, alınterini ve çalışmayı değersizleştiren, iktidarların kapıldığı 2 büyük günah var. Kolaycılığa kaçıp, kısa vadede işsizlik ve büyüme rakamlarını iyileştiren, ancak şimdi toplumun sonuçlarıyla yüzleştiği 2 büyük günah.

İlk günah yüksek Enflasyon,

İlki yüksek enflasyon ve bunun sonucu olan yüksek reel faiz. Yüksek reel faiz, servetleri hızla arttırırken, emek gelirleri ile oluşabilecek yeni servet birikimini kısıtlıyor. Enflasyon yaratmak veya enflasyonu düşük tutmayı becerememek bir iktidarın özellikle dar gelirli vatandaşına yapabileceği en büyük kötülük. Ne yazık ki bağımsız olması gereken Merkez bankalarının para politika aktarım mekanizmalarına yapılan her müdahale bu kötülüğü beslemekte.

İkinci günah  inşaata dayalı büyüme ve kamu rantları,

İkincisi ise işsizliği kısa yoldan çözmek için inşaat yatırımlarına geçit vermek amacıyla  kent planlamasının ve kent ruhunun delik deşik edilmesi. Bu alanda şeffaflık ve hesap verilebilirliğin olmaması nedeniyle, imardan kaynaklanan kamu rantlarının topluma dengeli dağılması mümkün olmuyor. Düzenlenmemiş kamu rantları yolsuzluğa yol açıyor. Bu kaynaklar belli bir kesime aktarılınca servet dağılımı da hızla çarpıklaşıyor. Bu konuda Murat Güney’in linkteki “İnşaata dayalı büyüme ve servet adaletsizliği” söyleşisi çarpıcı. https://youtu.be/6gD3FUmprKg

Murat Güney bu durumu şu cümlelerle yansıtıyor. “ Türkiye’deki servet üretiminin de, servet dağılımındaki eşitsizliğinin de en büyük kaynağının gayrimenkul olduğunu söyleyebiliriz. Konutun barınma ihtiyacını karşılama yerine bir finansal yatırım aracı haline gelmesi bir yandan sermaye sahiplerinin hiçbir zaman kullanmayacakları konutlar edinmesine ve emlak fiyatları üzerinden rant elde etmesine yol açarken, bir yandan da ilk konutunu elde etmek isteyen orta sınıfların krediler ile yüksek miktarda borçlanmasına neden oldu.”**

Yolsuzluk algısı artarken, servetler düşüyor, dağılımı da bozuluyor.

Yukarıdaki grafiği ise Daron Acemoğlu’nun sunumundan  alıntılıyorum. 2014 sonrası oluşan servet dağılımındaki bozulmayı bu grafikle de açıklamaya çalışalım. Türkiye, “yolsuzluk algısı” endeksinde neredeyse 30 sıra yükselerek 80. Sıralara gelmiş. Yani ülkeler arasında bu algıda  son 5 senede 30 sıra geriye düşmüşüz.Yolsuzluk algısı artarken servet dağılımının bozulması şaşırtmıyor.

Sel ile gelen yel ile mi gitmiş?

Yukarıdaki grafik ise  Murat Güney’in çalışmasına 2019 Credit Suisse raporu sonucunun eklenmiş hali. Yani bu kez 2002-2018 değil ,2002-2019 servet dağılımı grafiğini gösteriyor. Raporu okuyunca 2019’da ilginç bir durum ortaya çıkıyor.

2018’de  yaşanan kur ve faiz şokunun etkisiyle gayrimenkul fiyatlarında USD bazında dramatik düşüş olmuş. Bu düşüş TL’nin değer kaybından çok daha derin olmuş. Türkiye’de servetlerin %80’i Gayrimenkulde olduğu için en zengin %10’un servet payı 17 yıldan bu yana ilk kez  düşmüş. Oran %81,2’den %70,3 e gelmiş. Yani İlk %10’un Kent ve gayrimenkul rantlarından elde ettikleri kazançlar kum gibi erimiş. Böylece servet adaletimiz herkesin fakirleştiği ortamda biraz düzelmiş. Tabi adalet düzelirken servetler erimiş. Sel ile gelen gayrimenkul rantları yel ile erimiş.

Servette dengelenme modeli

Her iki kesimde Dolar bazında 2004’deki servetlerine geri dönmüşler. Bir anlamda dipte zengin ile fakirin uzaktan selamlaşması ortaya çıkmış. Demek ki kötü Ekonomi yönetiminin servet adaletini sağlama gibi bir etkisi de olabiliyormuş. Servet adaletini zenginleşirken bozan, fakirleşirken düzelten bu modele  “Servette dengelenme” modeli denebilir.

Servet ve gelir dağılımını düzeltecek yasal düzenlemeler nasıl kadük oldu?

Servet ve gelir adaletinin daha fazla çarpıklaşmasına engel olunabilir miydi? Aslında bu amaca yönelik son 10 yılda bazı siyasilerce 3 girişim yapıldı.

İlki Ali Babacan tarafından ortaya atılan büyüme ve enflasyon oynaklığını azaltıp, öngörülebilir yatırım ortamı sağlamaya çalışan Mali kural teklifi. Mali kural hayali  2010 yılında uzun tartışmaların ardından rafa kaldırıldı.***

İkincisi yine Babacan’dan kent rantı dağıtma yetkisinin  belediyelerden alınıp şeffaf şekilde Merkez bütçeye aktarılması teklifi. Bu teklif de Mali kural gibi 2015 yılında kamuoyunu uzun süre meşgul ettikten sonra rafa kaldırıldı. ****

Üçüncüsü ise Davutoğlu tarafından ortaya atılan, genelde kamuda şeffaflık kanunu olarak bilinen, siyasette etik kuralları  ve imar rantını da düzenleyen kanun hazırlığı..Bu teklifte 2015 yılında rafa kadırıldı. *****

Her üç girişim de parlamentoda ya teklif aşamasına gelemedi ya da geri çekilmek zorunda kalındı. Bu teklifleri ortaya atan iki siyasetçinin de mevcut düzenden ümitlerini kesip, şimdi yeni partiler kurma aşamasında olduğunu görmek oldukça ilginç.

Durgunluktan çıkmak için son 1,5 yıldır ısrarla uygulanan politikaları hatırlamakta fayda var. Hızlı büyüyebilmek için kur ve faizlerde piyasa dışı uygulamalar yapıldı ve bütçeyi açarak sonuç almaya çalışıldı. Orta sınıfı daha borçlu hale getirerek, İnşaat sektörü ve tüketici kredilerini canlandırıp işsizliği azaltabilmek neredeyse tek ekonomik  modelimiz. Üzerine Kanal İstanbul gibi kent rantını belli kesimlere hoyratça dağıtacağı belli mega inşaat projeleri hala gündemde. 5 Milyon TL üzeri konutu olanlara uygulanacak vergi ve 500,000 TL üzeri çalışanların vergi diliminin artışı ise bütçeye yapacağı fayda açısından göstermelik. Dolayısıyla servet ve gelir dağılımı önümüzdeki yıllarda maalesef yeni bozulmalara gebe görünüyor.

Ek bilgi;

Türkiye de kaç dolar milyoneri var?

Son olarak Credit Suisse raporunda Türkiye için ilgi çekecek birkaç veriyi aşağıda paylaşalım. Öncelikle Türkiye’de 94,276 Dolar Milyoneri olduğunu belirtiyor. Bu servetlere gayrimenkullerin de dahil olduğunu belirtelim. Yani Türkiye’de 1 Milyon USD ve üstü servet sahibi olan bir kişi %0,12 lik bir azınlıkta. 500 Milyon Dolar üstü servete sahip ise 45 kişi varmış. Bu dolar milyonerlerinin kırılımı da aşağıda .

Servet Miktarı (Milyon $) Kişi sayısı Toplam
1 ila 5 Milyon arası 80,944 80,944
5 ila 10 Milyon arası 7,453 88,397
10 ila 50 Milyon arası 5,112 93,509
50 ila 100 Milyon arası 440 93,949
100 ila 500 Milyon arası 282 94,231
500 Milyon Dolar üstü 45 94,276

 

Her ne kadar heyecanlı kısmı dolar milyonerleri ise de, Türkiye de servet dağılımında nerede olduğunu görmek isteyenler için aşağıdaki tabloyu da ekleyelim.

 

Servet Miktarı Bin kişi Toplam
10.000 Dolar altı 34,625,000 34,625,000
10.000-100.000 Dolar arası 19,327,000 53,952,000
100.000-1 Milyon dolar arası 1,497,000 55,449,000
1 Milyon dolar üstü 94,276 55,543,276

 

Kaynaklar;

*Credit Suisse’in 2019 Raporu.  https://www.credit-suisse.com/about-us/en/reports-research/global-wealth-report.html

**Murat Güney’in Gazete Duvarda yayınlanan  “İnşaata dayalı büyüme modeli ve servet dağılımı adaletsizliği” yazısı. https://www.gazeteduvar.com.tr/forum/2019/11/19/insaata-dayali-buyume-modeli-ve-servet-dagilimi-adaletsizligi/

*** https://www.posta.com.tr/babacan-mali-kuralla-ilgili-konusmayacagim-41108

https://emlakkulisi.com/imar-rantina-duzenleme/335073

https://t24.com.tr/haber/erdogan-davutogluna-mudahale-etti-seffaflik-paketi-secim-sonrasina-ertelendi,286250

 

Kerim ROTA

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları