Sosyal Medya

Çetin Ünsalan:  Tarıma gözümüz gibi bakalım

16 Kasım 2025

Brezilya’da devam eden COP30 Zirvesi, yaşanan iklim kriziyle ilgili biraz daha hızlı yol alınması konusundaki ısrarların ve tehlikeye işaret eden raporların ve açıklamaların gölgesinde devam ediyor.

 

Sonuçlanıp, bir bildirge yayınlandıktan sonra elbette daha net bir fotoğrafı konuşma olanağı bulacağız. Ama şu an itibariyle ortaya konulan raporlamalar, tartışmasız bir riskin boyutunun arttığını bizimle paylaşıyor.

 

Bunların içinde de tarım riski ön plana çıkan, ciddiyeti yüksek konuların başında geliyor. Bir tarafta su sıkıntısı, diğer tarafta mevsimsel farklılaşma, öte yanda kuraklık riskinin artması, tarıma ilişkin ezberlerin bozulacağı bir döneme girdiğimize işaret ediyor.

 

Ayrıca tüm bunların ötesinde tarım, akıllı uygulamalar ve teknoloji entegrasyonu çerçevesinde verimlilik üzerine kurgulanmış ihtiyaçlarıyla vitrine çıkarıyor. Yani daha yönetilebilir iklim koşullarının oluştuğu bir ortamdan söz ediyoruz.

 

Bu süreçte farklı senaryolar olsa da, yayınlanan iki yeni rapor, hedeflere ulaşmakta sıkıntılar olacağını gösteriyor. Gerçi ben yeni teknolojilerin ortaya çıkmasıyla bu farkın da kapatılabileceğini düşünüyorum, ama onu süreç içinde konuşmak lazım.

 

Önemli olan şimdi bizim kendi ekonomi politikalarımız içinde tarıma yönelik bir hamle yapma ihtiyacımız. Özellikle küçük çiftçinin toplu üretimin ve planlı bir yapı içerisinde kurgulanmasının yolunu açmalı, modern üretim tekniklerini adapte etmeli, insan kaynağını buna göre yetiştirmeli ve ihtiyacımızı karşılarken, dünyanın da ihtiyacını giderecek ve katma değer elde edilecek bu alana göz ardı etmemeliyiz.

 

Bir tarafta dikey tarım, diğer tarafta seracılık, standart toprakların rehabilitasyonu ve biyotarım başlıklarını, teknolojileri içte de geliştirilecek ölçüde yeniden planlamak için çok da zamanımız kalmadı.

 

Türkiye’nin bir an önce tarımı, sözde stratejik sektör olmaktan çıkarıp, kalkınma modelinin temeline yerleştirmesi, buna yönelik startupları desteklemesi, kendi sorunlarını aşarken, dünyaya da sorun çözücü yöntemler sunması gereken bir yapı ile konuşması gerekiyor.

 

Yani bundan sonraki süreçte tarım, diğer sektörlerin arasında sayılacak, tarım da var diye konuşulacak bir alan olmaktan çıktı. Planlamanızın odak noktasına koymanız gereken bir özellikle ortada duruyor.

 

Bunun için de bir yandan teknolojik gelişmeleri ve akıllı tarım uygulamalarını konuşurken, büyükşehirlere insanların göçmesiyle övünen bakanlardan kurtulması, geriye göçü hızlandıracak ve Anadolu’da yaşam kalitesini eğitimden sosyal hayata kadar yükseltecek politikaların geliştirilmesi gerekiyor.

Aksi takdirde süreç, paranızla bile gıda alamayacağınız bir yapıyı önümüze koyacak. Bunun enflasyona olumsuz etkisinden, arz güvenliği riskine kadar bir dizi problemi de önümüze getirmesi sanırım sürpriz olmayacaktır. Yani özetle, tarıma gözümüz gibi bakmalı, onu başka bir perspektifte tartışmaya başlayıp, harekete geçmeliyiz.

 

[email protected]

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları