Sosyal Medya

Fabrizio Casaretto: Yumurta ve tavuk

15 Mart 2023

Meşhur bir bilmecemiz vardır; yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan çıkar?

Genelde birbirleriyle bağlantılı ardışık konu veya olayların hangisinin sebep hangisinin sonuç olduğunu sorgulamak üzere kullanılır.

Galiba cevabı bulduk!

Faiz ile enflasyonun hangisinin sebep hangisinin sonuç olduğunun tartışıldığı son zamanlarda birinin yumurta diğerinin tavuk olduğu malum.

Hazır kanatlılardan söz açılmışken, çocukken günün birinde babam bir kâğıda bir ev çizdi. Üçgen sivri çatının tepsine bir horoz çizip altına da bir yuvarlak kondurup bu da yumurtası dedi. Yumurta çatının sağından mı düşecek solundan mı diye sordu. %50 şansım vardı tabii ki. Her iki cevabın da yanlış olduğunu horozun yumurtlayamayacağını söylediğinde öğrenmiştim. Peki horoz kim diye sorarsanız, elbet konuyla alakası var ama yumurtaya dokunamıyor sadece seyredip
hareket edebiliyor, faydalanıyor; Bankalar diyebiliriz, tek bir yerin ürettiği paraları tüketime ulaştıran aracı.

Yani bir üçleme içerisindeyiz; yumurta, tavuk, horoz.

Bir ülkede serbest piyasadaki Bankalar, Merkez Bankasının politikaları ve ekonomik kanunların çerçevesinde icraat yaparlar. Eğer bu finansal politikalar piyasalarda arbitraj ortamı yaratıyorsa, yapılan işlemlerde kanunlara karşı bir durum yoksa ve yüksek kârlar elde ediliyorsa, bunda Bankaların bir suçu olamaz. Fırsat yaratılıyorsa, bundan Merkez veya Kamu Bankaları faydalanıp kazancı halka dağıtabilmesi Ülke ve ekonomi adına olumlu olur. Bazıları borsaya açık bile olsa
kamudaki her kurum tam veya parsiyel olarak halka aittir. Ekonomide kamusal bir geliri sadece bir kesime değil her zaman genel nüfusa yaymak ana teorilerden birisidir.

Nereye varacağım diye düşünüyor olabilirsiniz, fazla uzatmayacağım.

Tavuk, ilk önce civciv olmak durumunda. Yani aslında yumurtadan tavuk çıkmıyor ve bir büyüme süreci var. Ama tavuk direkt yumurta üretiyor. Yumurtanın tavuktan çıkıyor olması çok doğal. Horoz da bu durumu seyrediyor. Neyin bir olgunlaşma süreci yaşaması gerektiğini net görebiliyoruz; arz-talep dengeleri arz düşüp talep lehine gelişince fiyatlar artış gösterir ve enflasyon yavaş yavaş olgunlaşır bu da faizleri tetiklemeye başlar. Doğal dengeler tersine işleyemez, yani tavuk civciv olarak kalsa bile yumurtaya geri sokamayacağımız gibi yumurtayı da tekrar tavuğun içine sokamayız. Dengeleri tersinden zorlamaya çalışınca yani faizleri kâğıt üzerinde düşürüp ithalata dayalı bir ekonomide mal ile servis arzını arttırmayı ve fiyatların düşüp enflasyonu indirmeyi denemek, Adam Smith’e tabutunda takla attırmaya yol açar.

Henüz deprem felaketinin üzerinden beş hafta geçti, zihinlerimiz halen yıpranmış durumda. Ortaya çıkan manevi hasar maalesef uzun yıllar devam edecektir ve onarılması imkansızdır. Maddi hasarın maneviyatın yanında hiçbir önemi olmasa da bunun bir bedeli vardır ve çok ciddi boyuttadır. Şahsen ilk günlerde 150-200 milyar dolar olabileceğini tahmin ediyordum, çıkan ilk medya tahminleri 50-100 arasındaydı. Şimdiyse yavaş yavaş rakamlarıma gelmeye başladılar.

Zaten ciddi cari açığı olan bir ülkeyiz, döviz ihtiyacı her geçen gün artıyor, hiç hesapta olmayan boyutu devasa bir maliyet eklendi. Bunun bir kısmı ister istemez ithalat ile giderilebilir ve dolayısıyla döviz ihtiyacının daha da kuvvetlenme ihtimali mevcuttur. Realiteyi görmemizde fayda var, ekonomimiz ithalata dayalı olduğu için döviz talebi bitmez, döviz üretmediğimiz için bir yerlerden bulup ödemeleri yapmamız gerekir, o arayış süreçleri ne kadar yoğun ve sert olursa kurlarda da o kadar oynaklık yaşanabilir.

Hal böyleyken 2023 seçimleri tarihi belirlendi ve farklı bir süreç başladı. Haziran ayına belirsiz yeniliklerle gireceğimiz kesinleşti.

Seçim sonuçlarına göre piyasalar bir dengeye oturacaktır, orta ve uzun vadede ekonomik programlara göre piyasalar yön alacaktır. Ancak o günlere kadar yatırım konusunda muhtemelen çoğunluk pozisyonlarını alıp bekleyecektir. Seçime yaklaşırken son günlerde seçim tahminlerine göre bazı finansal araçlarda volatiliteler artabilir, dikkat etmekte fayda var, Hedging uygulamaktan sakın kaçınmayın.

Seçimlere kadar finansal beklentiler nedir diye sorular geliyor. Cevaplar çok farklı olabilir nitekim seçim sonuçlarına göre tahminler değişebiliyor.

Seçim öncesi yürürlüğe giren EYT ve vergi yapılandırması gibi kanunlar ekonomiye daha da yük olacak ancak halkın beklentisi ve ihtiyacı sandık öncesi bir nebze de olsa karşılanıyor. Her şeyin bir bedeli vardır ki bu alınan kararlar özellikle bir sonraki Hükümetin sırtına epey yük bindirebilir.

Kalkınmak için kalıcı uzun vadeli yatırımlar şarttır, sanayi ile teknolojinin gelişmesi ve üretimi arttırmak kaçınılmazdır, yenilikleri takip edip bir an evvel yakalamak gerekiyor, inovasyona ve öncülüklere değer verip destek vermek kaçınılmazdır. Gelip geçici sıcak paralarla ve borçlanmalarla uzun süre dayanılamaz.

Yurtdışından ve özellikle batı ülkelerden yatırımların son senelerde azaldığı aşikâr. Bunun arkasındaki sebeplerin temelinde ‘güven’ olduğunu yapılan açıklamalarda görebiliyoruz, 3 Aralık 2022 yazımda buna değinmiştim. Hem hukuki hem finansal güven olmadan önemli büyük firmalardan yatırım beklemek hayal olur. Önünü göremeyen birçok uluslararası firma seçimleri görüp sonrasında da bir süre seyredip bu güvenin oluşmasını bekleyebilir. Oluşması durumunda
ülke ekonomisinin olumlu yönde seyredeceğinden hiç kuşkum yoktur, özellikle genç neslin katabileceği o kadar çok fayda var ki. Bu olumlu gelişmeleri yaşamak için bazı değişimlerin gerçekleşmesi şart, yeni ekonomik politikalarla yeni umutların yeşermesi için.

Hele hele güler yüzlü insanlara ve politikacılara, insanlar arasında ayrışım yapmadan, bağırmadan ve fırçalamadan, sevgi dolu yaşamaya o kadar çok ihtiyaç var ki; her şeyin ilacı sevgidir.

Sevgiyle kalın!

Fabrizio Casaretto
[email protected]
https://www.youtube.com/channel/UCfncpQ6iFkRMMWTeJ5fFW1w

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları