Sosyal Medya

FÖŞ yazdı:  Haziran’da ekonomi duvara tosladı

2 Temmuz 2022

Dün yayınlanan Haziran ayına ait veriler Değerli Büyüğüm Nebati Abi’min gözlerindeki ışıltıyı söndürecek kaliteydi. Asgari ücretten başlayıp emekli ikramiyelerine kadar yayılacağını düşündüğüm yarı-yıl sadakaları, pardon zamları, bir iki ay o ışıltıyı geri getirir, ama sonrası karanlık. Türkiye’yi çok acı bir kış bekliyor. İşte o gelecek kış ki, uzun zamandır muhalefetin akıl ebeleri arasında devam eden bir tartışmaya da son noktayı vuracak. Tartışma şu:  Bir iktidar sırf ekonomide sıçtığı için seçmen tarafından cezalandırılır mı?

Siz, Değerli Okur, beyinleriniz entel-narsizm ve Türkiye’yi kurtaracak tek isim olduğunuz fantazileriyle kirlenmediği için eminim cevabı biliyorsunuz: Tabii-kim götürür, başka ne götürecek ki?  Haritada yerini dahi tam bulamadığım Finlandiya-İsveç’in NATO üyeliğine boykot koyma kararı mı?

 

Her zamanki gibi analizimize tüketim tarafından başlayalım, çünkü Nebati Abim asla anlamasa da modern ekonomiler talep öncülüğünde seyreder. Arz cephesindeki gelişmelerin etkisi daha uzun vadede ortaya çıkar. TUIK Haziran tüketici güven endeksi A/A %3 gerilemişti, tarihi daha da eskiye dayanan Haziran BloombergHT endeksinde ise göçme durumları:

 

“Bloomberg HT Tüketici Güven Endeksi Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 2,54 düşerek 47,82 değerini aldı. … Endeksin detaylarına bakıldığında, tüketicinin temel olarak geleceğe ilişkin beklentilerinde gerileme, tüketim eğiliminde ise hafif bir artış görüldü. Ortalamada enerji ve gıda fiyatlarındaki çıkışın devam etmesi, enflasyondaki yükseliş, küresel resesyon beklentilerine bağlı olarak finansal piyasalarda yaşanan dalgalanma ve bunun özellikle döviz kurları üzerine baskı oluşturması Tüketici Güvenindeki gerilemenin temel nedenleri oldu”.

“47.8” manşet değer, tıbbi bir benzetme kullanırsak hastanın nabzı durdu demek. Öyleysem niye tüketim eğiliminde artış var?  İlk ve en temel neden vatandaşın tasarruflarını negatif reel faizle gasp etme cehaletidir. Bankada duran para, devlete armağan edilen para olunca, millet de cebine giren her kuruşu anında harcar. Hatta, daha fazlasını da harcar, çünkü Nebati Abim her ne kadar “Ulan, yaramazlar, madem kredi kullanıyorsunuz,  üretim yapacaksınız” dese de, kredi hem üretim, hem de tüketimde kullanılır.

Aşağıdaki tablo ve grafik göstermektedir ki, kredi hacmi patlamakta, özellikle tüketici kredilerinin önü kesilememektedir. Yükselen enflasyona göre kredi hacmi büyümesi Y/Y negatif olsa da,  13 haftalık hareketli ortalamada temposu yavaşlasa da, kredi talebi yıl boyunca ekonomiye destek verecek.  Temmuz-Ağustos-Eylül döneminde tüm ücret ve maaşlara yapılan zam; ve turizmin çarpan etkisi  resesyonun önünü keser. Ama, 4Ç’de bu “vektörlerin” etkisi sıfırlanır. İç talebi sadece bütçe harcamaları sırtında taşır. Ekonomi  fren atar, bütçe açığı patlar.

 

Ekonomide son bir yılda yüzümüzü güldüren tek yön, AB’ye ihracat eşliğinde, sanayi üretimindeki güçlü büyüme oldu.  Heyhat!!! ISO ve S&P Global’in ortaklaşa düzenlediği imalat sanayi PMI 2 yılın dibine geriledi:

“İstanbul Sanayi Odası ve S&P Global’den elde edilen son PMI® anket verileri, Türk imalat sektöründe zorlu bir talep ortamına işaret etti. Yeni siparişler, üretim ve satın alma faaliyetleri ivme kaybederken anketin başlıca olumlu gelişmesi istihdamda devam eden artış oldu. Girdi maliyetleri ve nihai ürün fiyatlarında enflasyon yüksek seyrini sürdürdü”.

AB kışın resesyona gireceğine göre, sanayi üretimi de yılı kapattı. Sanayi üretiminde gerilemenin tek nedeni AB değil elbette. Artık girdi maliyetlerinin yüksekliği ve fiyat belirsizliği yüzünden üretimden çekilenler de var.

Ben aylık ekonomik aktivite düzeyini kestirirken, ISO-S&P Global PMI’dan çok, hizmetleri de kapsayan MUSIAD-SAMEKS bileşik PMI’ı takip ederim.

“MÜSİAD tarafından hazırlanan SAMEKS’in Haziran 2022 sonuçları açıklandı. Buna göre, Haziran’da mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Bileşik Endeksi, bir önceki aya göre 4,0 puan azalarak 53,5 değerini aldı. Bu gelişmede Hizmet Sektörü SAMEKS Endeksi’nin önceki aya göre 6,7 puan birden azalarak 51,3 seviyesine gerilemesi belirleyici rol oynadı”.

Yorum doğrudur. Kredi patlaması da yaşansa, toplumun genişleyen kesimleri artık temel ihtiyaçlarının ötesinde tüketim yapmaktan aciz. Bu kesimin azalan talebi de öncelikle düşük katma değerli hizmetleri vurur.  MUSIAD-SAMEKS Haziran’da hala ekonomik faaliyetin genişlediğini söyler, o da doğrudur. Temmuz-Eylül döneminde de genişler, sonrasını Nebati Abi düşünsün.

Ekonomik aktivite genişlese de, bedeli gittikçe ağırlaşır. İstanbul’da yıllık enflasyon durumu vahimdir:

“İTO hesaplamalarına göre; İstanbul’da enflasyon haziranda aylık yüzde 4,03 artarken, İstanbul’un yıllık enflasyonu yüzde 94.2’ye ulaştı.  Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 8,17 oranında arttı”.

AA Finans Enflasyon Beklenti Anketi’ne katılan ekonomistler, Pazartesi günü açıklanacak Haziran ayı yıllık enflasyonun yüzde 77.75’e çıkmasını bekliyor.  Ekonomiye- yetersiz de olsa- gelir pompalanırken, maliyetler sürekli artarken, kur TCMB’nin arka kapı satışlarına rağmen yükseliş trendini korurken, enflasyon düşmez.

Sevgili Nebati Abim’e not olarak iletin. Enflasyon artık 3 hane sath-ı-mailine girmiştir. Şimdiden Ekim asgari ücret ve maaş zammı için çalışmaları başlatsın.

Yavaşlayan büyümeye rağmen 3 haneye yaklaşan enflasyon ödediğimiz en acı bedel değildir, maalesef-fim-ki. Zurnanın zurt dediği yer, dış açık. Haziran’da dış ticaret açığı $10 milyarı aşarken, enerji dışı açık geçen senenin aynı ayına göre üçe katlandı. Eeeeeee, katlanır tabii. Kredi hacmi coşarken, tüketim durmaz. Türkiye’de tüketim ve üretimin büyümesi  her daim ithalatı patlatır. Zayıf TL politikası ile üretimde yerlileşme sağlanmaz. Bunun için verimliliğin artırılması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi gerekir. Velakin, devletin “yaramazlık yapan” her şirketi ağzından- burnundan kan gelinceye kadar dövme huyu, işdünyasında sabit sermaye yatırımı yapacak heves bırakmaz.   Aksine, “kredi alma”, “patlıcan yeme”,  “karını öpme” diye ensesinde boza pişirilen  patroniçe “Yeter artık” diyip, üretimden çekilir. Onun yerini ucuz Çin malı alır.

 

Alanya’dan gelen haberlere göre, Temmuz otel doluluk oranları %90’a ulaşmış, maşallah ve Odin daha fazlasını versin. Yerli turist bu sene Bayram yerine bile gidemiyor, ama turizmde işler iyi.  İyi de, turizmden elde edilecek aylık $6-7 milyar bu dış ticaret açığını kapatmaz. Hele, hele enerji  rallisi sürerken. Hele hele ihracat yıl boyunca yavaşlayacakken. Sonuçta, önümüzdeki 12 ay içinde finanse ederken Ebemizin göbeğinin çatlayacağı $50 milyarlık cari açık  oluşur.

 

Özetle, bir gram büyüme için bir kilo enflasyon ve bir ton cari açık ödediğimiz garip bir ekonomik ortamın içindeyiz, Dostlar.  Bu ortam en fazla genelde düşük-orta gelir grubunda yer alan geleneksel AKP seçmeninin ocağını vurur. Erdoğan himayesinde semiren zengin AKP seçmeni Alanya’da  tatilin keyfini çıkartmaktadır.  Onlar Erdoğan’a oy verir, ama taban kaymıştır bir kere. Geride kalan birkaç sadık hayranı Erdoğan’ın gelecek baharda işlerin düzeleceği vaadinin umuduyla kışın da bekler.  Sonra o da  SP, DEVA veya  Gelecek Partisi’ne dümen kırar. Rahmetli Demirel’in dediği gibi boş tencere her iktidarı götürür. Karnı boş vatandaş Suriye’den gelen sözüm ona ona terör tehdidi ya da “laikçi  sultanın dönüşü” tehdidine göre oy vermez. Bu basit gerçeği belli ki ne Nebati Abim, ne de muhalefetin akıl ebesi bir avuç hikmeti kendinden mamul entellektüel anlıyor.

 

FÖŞ

 

Erdogan Wants To Silence Social Media, He Will Fail

 

KAFAMIZI KURCALAYAN SORULARA CEVAPLAR

 

Seminer: İklim Değişikliği—II: Resident Evil (İçimizdeki Şeytan)

 

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları