Sosyal Medya

Dr Ozan Bingöl: ACI REÇETE KİME YAZILMALI?

15 Kasım 2020

Son günlerde “Acı Reçete” tartışmaları başladı.

 

Acı reçete nedir? Acı reçete, sıkıntılı bir durumdan acıya katlanarak da olsa bizi kurtaracak çözüm seti anlamına geliyor. Acı reçete aslında, acılı bir tedavi süreci olacağını da baştan söylemiş oluyor.

Türkiye’de ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıyadır. Bunun görmezden gelindiği aşamanın geçilmiş olması önemli bir aşama.

Gerek IMF tarafından önerilsin gerekse kendiliğinden uygulamaya konulsun bugüne kadarki her acı reçetede Reçetenin “ACI” kısmı hep vatandaşlara düştü. Bu nedenle vatandaşların aşağıdaki soruları sorma hakkı vardır:

 

1- Reçeteyi kim yazacak?

2- Reçete kime yazılacak?

3- Reçetedeki ilaçlar neler olacak?

4- İlaçların uygulanma süresi ve dozajları nasıl olacak?

5- Tedavi sonunda iyileşme olasılığı nedir?

 

Evet  “acı reçetemiz” yolda? Peki, yaşadığımız sorunların nedenleri doğru teşhis edildi mi? Bu teşhisi yapanlar veya yapacaklar işinin ehli kişiler mi? Acı reçetede ne tür ekonomik önlemler yer alacak? Bu önlemler yine, sıkacak kemeri bile kalmamış olan, dar gelirli için kemer sıkma şeklinde mi olacak? Reçetenin kapsamı ne olacak, kimleri ve neleri kapsayacak? Ne kadar süre uygulanacak? Tedavi sonunda güvenli limana ulaşabilecek miyiz?

 

Acı reçetenin, sadece dar gelirliye “ACI” olarak yansımaması için bizim de önerilerimiz var. Bu önerilerimiz reçetede olması gerekenler ile olmaması gerekenleri içeriyor.

 

Acı Reçetede Olması gerekenler;

Reçetedeki acı ilacın, ekonomik soruna giden süreçte sürecin sefasını sürmüş kesim tarafından içilmesi önemli. Toplumdaki adalet duygusunun pekiştirilmesi ve acı reçetenin başarısı için de bu şart. Bu kapsamda acı reçetede yer alması gerekenlerin bir kısmını aşağıda sıralıyoruz:

 

Kamuda israfa son verilsin.

Kamu özel işbirliği masaya yatırılsın ve kamu için olumsuz yönleri törpülensin.

KİT’lerdeki yüksek maaşlı, vergiden bağışık tutulan “Yönetim Kurulu”, “Denetim Kurulu” üyeliklerinin sayısı ve tutarı düşürülsün.

Birden fazla yerden ayrı maaşı olan kamu görevlilerine tek maaşı seçme zorunluluğu getirilsin.

Maaşlı “Yüksek İstişare Kurulu” ve benzeri uygulamalar sonlandırılsın. Maaş alarak görüş veren kişinin görüşünün tarafsızlığı ve kalitesi sorgulanır niteliktedir.

Gerçek anlamda bir uzmanlığı olmadığı halde “Baş Danışman”, “Danışman” “Basın Müşaviri” ve benzeri kadrolara istisnai memur olarak sınavsız olarak yapılan atamalara son verilsin. Bir çok Anadolu çocuğu yıllarca dirsek çürütüp KPSS ve diğer kurum sınavlarına girip başarılı olmak için ter döker iken, bazı imtiyazlı kişilerin “basın müşavirliği”, “özel kalem müdürlüğü”, “başdanışmanlık veya danışmanlık” ve benzeri pek çok istisnai kadro üzerinden sınavsız olarak kamuya geçişi devlete güveni ve adalet duygusunu zedeliyor.

Kamuda idari kadro analizi yapılarak gereksiz yönetim kadroları azaltılsın.

Kamuda taşıt saltanatına son verilsin. Vatandaş şirketinde kullanmak üzere kiralayacağı bir otomobile ödeyeceği paranın en fazla 5.500₺’sini gider yazabiliyor. Aynı uygulama kamuya da sirayet etsin. 5.500₺’yi aşan bir araca binen bürokrat da üstünü kendi cebinden ödesin.

Kamuda kiralık bina israfına son verilsin. Büyük makam odaları ile işgal edilen kiralık kamu binaları için her yıl milyonlarca lira ödüyoruz.

Turistik gezilere dönüşen kamu personeli ve yöneticilerinin yurt dışı ziyaretlerine çeki düzen verilsin.

Kamuda her kademede görev yapan bürokratların hiçbir şahsi gideri vergilerimizle ödenmesin.

Merkezi yönetimin vergi gelirlerinden pay alan, ayrıca kendisi de vergi toplayan yerel yönetimlerin “Belediye İktisadi Teşebbüsleri” üzerinden nemalanmanın da önüne geçilsin.

Vergilerimiz, etkin bir şekilde gerekli alanlara harcanmalıdır. Bu nedenle çoğu bürokratın, belediye başkanının, KİT genel müdürü ve üyelerinin reklam ve pr çalışmasına dönen; afiş, billboard, konser, gösterilere son verilsin.

Kamu kurumları gece kulübü değildir. Kamu binalarının ışıklı tabelalara, neon levhalara, bina dış cephesinin sanki tarihi yapılar gibi aydınlatılmalarına ihtiyaç yoktur. Bir an önce, bu tür uygulamalara son verilmeli. Bu kapsamda, en küçük kamu kurumunda en büyük bakanlığa kadar aydınlatma, ısıtma vb. giderlerini düşürecek önlemler alınmalıdır.

Her gün bir yenisi istisnalar ile delik deşik hale gelen ihale sistemi düzeltilmelidir. En uygun mal veya hizmetin en uygun fiyata alınması sağlanmalı. Kamu alımları, belli kesime veya kişilere kaynak aktarım mekanizması haline getirilmesinin önüne geçilmelidir.

“Obez devlet”e yani kamudaki israf, verimsiz yatırımlar, liyakatsiz bürokrasiye bir an evvel son verilsin.

Acil olarak vergi politikalarını değiştirmek, halkın vergi yükünü azaltacak politikalar belirlemek ve uygulamak, şeffaf, hesap verebilir, öngörülebilir politikalar yapmak gerekmektedir.

Gelir kaybına uğrayan, gerçek ihtiyaç sahiplerinin yanında olmak. Gereksiz teşvik, indirim, istisnalardan bir an evvel vazgeçmek gerekmektedir.

Emek gelirleri de en az sermaye gelirleri kadar vergisel olarak korunmalıdır.

“İsrafın önüne geçsek sizlerden vergi toplamamıza gerek kalmaz” diyen E. Başbakan Yardımcısı gibi israfın kesinlikle önüne geçilsin. Unutulmasın ki, yoksulluğun azaltılmasındaki en büyük engel yolsuzluktur.

İşsizin fonunu işverene dağıtmak, her gün yeni bir kredi ile halkı borçlandırmak, vatandaşı sosyal yardıma muhtaç hale getirmekten ziyade. Halkın gelirini arttıracak politikalar üretmek, yeni iş alanları yaratmak, vergi yükünü azaltmak, geliri adil dağıtmaya çalışmak ivedi olarak hayata geçirilmelidir.

 

 

Tabi reçetenin etkili olması için “yapısal reformların” hayata geçirilmesinin ön şart olduğunu belirtelim:

 

Hukuk sisteminin geliştirilmesi

Ekonomide belirlilik ve öngörülebilirliğin sağlanması

Kamu ihale sisteminin tarafsızlığı ve en uygun fiyatla en kaliteli mal veya hizmeti alacak şekilde yeniden inşası

Dolaylı vergilere dayalı adaletsiz vergi sisteminin reforme edilmesi

İş gücü kalitesinin artırılması,

İş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi,

Ar-ge ve yenilik kapasitesinin yükseltilmesi,

Rekabet koşullarının iyileştirilmesi,

İhracat kapasitesinin geliştirilmesi,

Dış finansman ihtiyacının azaltılması,

İthal girdi bağımlılığının azaltılması,

Cari açığın düşürülmesi,

Vergi sisteminin dolaylı vergilere dayalı olmaktan çıkarılması,

Enerji faturasının azaltılması için gerekli önlemlerin alınması,

İç tasarrufların artırılması,

Teşvik sisteminin sonuç odaklı hale getirilmesi,

Tarımsal teşvik ve desteklerin yeniden düzenlenmesi ve uygulanması,

 

 

Reçetede Olmaması gerekenler;

 

Ücretliye vergi artışı

Asgari ücretin düşük belirlenmesi

İşsizlik fonunun işveren için kullanılması

Yersiz indirim, istisna ve muafiyetler

Kamu kaynaklarının belli kesime aktarılması

Liyakatsiz atamalar

Siyasi kayırmacılık

Vatandaşın yararına olan yemek istisna bedellerinin, ulaşım istisnasının, gelir vergisi dilimlerindeki artışın enflasyonun altında bir oranda arttırılması

Zamlar

Yeni vergiler ve vergi artışları

Para basmak

Üretmeden tüketmek

Daha fazla işsizlik

Gelir dağılımında adaletsizlik

Dolaylı vergilere dayalı adaletsiz vergi sistemi

Asgari ücrette vergi

Ekonomik sorunlar bir günde bu hale gelmedi. Ekonominin bugünkü durumundan sorumlu olanlar var. Aynı zamanda bu süreçten büyük ölçüde çıkar elde etmiş, nemalanmış olanlar mevcut. O halde, bu acı reçetenin öncelikle, bizi acı reçete yazmaya götüren sürecin mimarlarına ve bu süreçten fayda sağlamış olanlara yazmak gerek. Yoksa, ücretli, küçük esnafa, dürüst vatandaşa değil.

 

13.11.2020

 

Dr. Ozan BİNGÖL

 

Başkent Üniversitesi Öğr. Gör.

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları