Politika
Türkiye–ABD ilişkilerinde S-400 düğümünün çözümü hangi kapıları aralayabilir?
Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemlerini iade etmesi ya da devre dışı bırakması, Washington ile yıllardır tıkanan savunma ve güvenlik ilişkilerinde yeni bir dönemin önünü açabilir. Bu adım, F-35 programına dönüş ihtimalinden savunma sanayisinde milyarlarca dolarlık üretim ve ihracat fırsatlarına, yaptırımların kaldırılmasından finansal kanalların yeniden açılmasına kadar geniş bir etki alanı yaratabilir.
Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemlerini iade etmesi ya da devre dışı bırakması, Washington ile yıllardır tıkanan savunma ve güvenlik ilişkilerinde yeni bir dönemin önünü açabilir. Bu adım, F-35 programına dönüş ihtimalinden savunma sanayisinde milyarlarca dolarlık üretim ve ihracat fırsatlarına, yaptırımların kaldırılmasından finansal kanalların yeniden açılmasına kadar geniş bir etki alanı yaratabilir.
S-400 krizi Türkiye–ABD ilişkilerini nasıl gerdi?
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler, Ankara’nın 2017 yılında Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alma kararı almasının ardından ciddi biçimde sarsıldı. NATO müttefikleri arasındaki bu kriz, 2019’da S-400’lerin teslim edilmesiyle birlikte daha da derinleşti. Washington, sistemin NATO altyapısıyla uyumsuz olduğunu ve özellikle F-35 savaş uçaklarının gizli teknolojileri açısından ciddi bir güvenlik riski oluşturduğunu savundu.
Bu gerekçeyle Türkiye, F-35 hayalet savaş uçağı programından çıkarıldı. Ankara başlangıçta 100 adet F-35 almayı planlarken, üretilmiş olan altı uçak teslim edilmedi ve ABD’de depoya kaldırıldı. Ayrıca F-35 tedarik zincirinde yer alan ve 900’den fazla parça üreten Türk savunma şirketlerinin program kapsamındaki faaliyetleri durduruldu.
Türkiye neden S-400’e yöneldi?
Ankara, S-400 kararını alırken 2016’daki darbe girişimini kritik bir dönüm noktası olarak görüyor. O süreçte F-16 savaş uçaklarının Ankara üzerinde kullanılması, hava savunma ihtiyacını Türkiye açısından acil ve stratejik bir güvenlik meselesi haline getirdi. Türkiye, bu ihtiyacı karşılamak için ABD ile Patriot hava savunma sistemi görüşmeleri yürüttü. Ancak teknoloji paylaşımı ve ortak üretim konularındaki anlaşmazlıklar nedeniyle bu görüşmeler sonuçsuz kaldı.
Bunun üzerine Türkiye, daha kısa sürede teslimat ve teknoloji erişimi sunduğu gerekçesiyle Rusya ile S-400 anlaşmasına yöneldi. Ancak bu tercih, NATO içindeki dengeleri ve Türkiye–ABD ilişkilerini uzun süreli bir krize soktu.
S-400’lerin iadesi ne anlama geliyor?
Bloomberg’in aktardığına göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son dönemde krizin aşılması için S-400 sistemlerinin Rusya’ya iade edilmesi ve bu sistemler için ödenen milyarlarca doların geri alınması ihtimalini gündeme getirdi. Böyle bir adım, sadece sembolik değil, stratejik sonuçlar doğurabilecek bir karar olarak görülüyor.
ABD, 2019’dan bu yana Türkiye’nin savunma tedarik kurumlarının Amerikan finans sistemine, bazı askeri teknolojilere ve kritik ihracat lisanslarına erişimini ciddi biçimde kısıtlıyor. S-400 dosyasının kapanması halinde bu kısıtlamaların kaldırılması ve savunma alanında normalleşmenin başlaması mümkün olabilir.
F-35 programına dönüş mümkün mü?
Uzmanlara göre S-400 krizinin çözülmesi, Türkiye’nin F-35 programına yeniden dahil edilmesinin önünü açabilir. Programdan çıkarılan 10 Türk şirketinin tekrar tedarik zincirine girmesi halinde, Türkiye’nin savunma sanayisi açısından yaklaşık 12 milyar dolarlık bir üretim ve ihracat potansiyeli doğabileceği ifade ediliyor.
Ayrıca Türkiye, halen F-16 savaş uçaklarında ve yerli Kaan savaş uçağında kullanılan F110 motorları ile Hürjet eğitim uçağında kullanılan F404 motorlarının üretimi ve bakımı konusunda ABD ile daha derin bir iş birliği hedefliyor. Bu alanlarda atılacak adımlar, Türkiye’nin savunma sanayisinde teknoloji kazanımını hızlandırabilir.
Savunma dışı alanlara etkisi ne olur?
S-400 meselesinin çözümü, sadece savunma sanayisiyle sınırlı kalmayabilir. Bloomberg’e göre enerji, finans ve yatırım alanlarında da Türkiye–ABD ilişkilerinin yeniden canlanması söz konusu olabilir. Yaptırımların kalkması, Türk kurumlarının uluslararası finansman kanallarına erişimini kolaylaştırabilir ve yabancı yatırımcı algısında iyileşme sağlayabilir.
Özellikle savunma sanayisine yönelik yaptırımların kaldırılması, Türkiye’nin NATO içindeki konumunu güçlendirirken, Batılı şirketlerle ortak projelerin yeniden hız kazanmasına da zemin hazırlayabilir.
Riskler ve belirsizlikler sürüyor
Buna karşın, S-400’lerin iadesi ya da devre dışı bırakılması kararının siyasi ve diplomatik riskleri de bulunuyor. Türkiye’nin Rusya ile ilişkileri, enerji bağımlılığı ve bölgesel dengeler dikkate alındığında, Moskova’nın bu adıma nasıl tepki vereceği belirsizliğini koruyor. Ayrıca ABD Kongresi’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımlar konusunda nasıl bir tutum alacağı da sürecin seyrini belirleyecek kritik faktörlerden biri.
Yeni bir sayfa açılabilir mi?
Genel değerlendirmelere göre, S-400 düğümünün çözülmesi Türkiye–ABD ilişkilerinde uzun süredir kapalı olan birçok kapıyı aralayabilir. F-35 programına dönüş, savunma sanayisinde milyarlarca dolarlık iş potansiyeli ve finansal normalleşme bu kazanımlar arasında öne çıkıyor. Ancak bu sürecin hayata geçebilmesi, Ankara’nın atacağı adımlar kadar Washington’daki siyasi iradeye ve bölgesel jeopolitiğin seyrine de bağlı olacak.
Kaynak: Ekonomim
