Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Çaresizliğin faizli çözümü…’
8 Ağustos 2025Türkiye, OECD verileri baz alındığında gıdayı en pahalı tüketen ve enflasyonu yüzde 35 ile en yüksek olan ülke konumunda. OECD ortalamasında gıda enflasyonu yüzde 5’i geçmiyor. Dikkatinizi çekerim bizim verimiz de yüzde 35. Yani TÜİK verisi baz alınmış.
Pek konuşulmayan ama önümüzdeki yıllarda başımızı en çok ağrıtacak hususların başında bu geliyor. Daha önce dünyada uluslararası firmaların enflasyon oranlarını doğru açıklamayan ülkelere zararlarının tazmini için davalar açtığını biliyoruz.
Şu veri bile bize gösteriyor ki, OECD de raporlamasında, çok da doğal olarak resmi verileri esas alıyor. Bu halimizle bile gıda enflasyonunda şampiyon unvanına sahibiz. Düşünün ki bir de sahanın gerçeklerini bilseler ve gıda fiyatlarının önlenemez yükselişleri hakkında bilgi sahibi olsalar, nasıl bir fotoğraf ortaya çıkacak kim bilir?
Fakat rakamları bir kenara bırakırsak, şu halimiz bile çok zor durumda olan bir vatandaş gerçeğini ortaya koyuyor. Lakin işin içine bir de gerçek fiyatları koyup, yıllardır gerçekçi olmayan enflasyon verisi bile değil, hedef enflasyon üzerinden gelirleri arttırılan insanları düşünürseniz, daha dramatik bir tablo ortaya çıkıyor.
Yani yurttaş sadece yetişemediği bir gıda fiyatıyla mücadele etmiyor. Eş zamanlı olarak giderleri arttığı için, gıdaya ayırdığı payı kısma aşamasına geldiği ve satın alma gücü düştüğünden aradaki makasın acımasızca açıldığı bir gerçekliği yaşıyor.
Bu durum da semt pazarlarına daha çok yönelmesi sonucunu doğruyor. Lakin problem burada da bitmiyor. Semt pazarlarındaki fiyatlara da yetişme olanağı kalmadı. Çok uzun zamandır iki hafta üst üste aynı gramajda ürünleri, aynı fiyata satın alamadığı, ya daha çok bedel ödediği ya da gramajı azalttığı bir durum yaşıyor.
Zaten sokaktaki insanın en çok belini büken ve enflasyonun düştüğüne dair söylemlere inanmasına neden olan durum da bu. Bu nedenle yakın zamanda semt pazarlarında kredi kartının geçmeye başladığını gördük. Eskiden bunun lafı bile edilemezdi.
Peki ne yaptı vatandaş? Bir süre bunu da kullanmaya devam etti, fiyatlara yetişemeyince örtücülere, yani sokak satıcılarına yöneldi. Bu da kayıt dışı ekonomiyi desteklerken, merdiven altı üretimlerin, kayıtlı firmalar karşısında haksız rekabet yaratmasına neden oldu.
Öte yandan bu ürünlerin kontrol mekanizmasının dışında kalması nedeniyle sağlık harcamalarının artması riski belirdi. Nitekim 2024 yılında sağlık harcamalarındaki yüzde 106’lık artış, bir yanda enflasyon gerçeği öte yanda da niteliksiz ürünlerin yarattığı hasarı gözler önüne seriyor.
Peki sizce şimdiki hamle ne? Nakit bulamayan vatandaşa POS hizmeti resmileşiyor. Medyaya yansıyan haberlere göre bu konuda yapılan bir çalışma, semt pazarlarına POS zorunluluğu getiriyor.
Bir taşla iki kuş. Hem vatandaşın nakit sıkıntısının böyle aşılabileceği, hem de vergi kaçağının önlenmesi hedefleniyor. Peki bu hedefler içinde ne eksik? Vatandaşın satın alma gücünün arttırma emeli.
Sadece daha çok para toplamanın yolunun arandığı bir bakış açısıyla, gelir problemini ve enflasyona neden olan üretim sıkıntılarını çözmeyi tartışmadan, kredi kartı havucuyla insanları pazara çekip, hem tüketebilme duygusunu istismar edip sahte ve sözde bir zenginlik yaratacaklar, hem de daha çok vergi toplayacaklar.
Peki sizce sonuç ne olacak? Vatandaşın POS alternatifiyle eğer limiti varsa semt pazarına dönmesi muhtemel. Ama kredi kartının doğru kullanımı nedir? Ödersiniz ve ödeme tarihi geldiğinde kapatırsınız.
Kimsenin böyle bir gücü olmadığı için, yine en az ödenmesi gerekenler ödenmeye, kalan bakiye kredi olarak satılmaya ve ülkenin en yüksek faiz oranı üzerinden insanların gıdasını satın almaya devam etmesine neden olunacak. Sistem ne kadar yürür? Sadece birkaç ayda patlar.
Fakat sizin ekonomi yönetiminizin derdi, her alanda olduğu gibi çözüm değil de, daha çok para toplamak olunca, bu ihtimalleri önemsemiyor bile. Zaten başımıza da ne geliyorsa, bu gerçekleşmeyi hesaba katmayan, sokağın içini bilmeyen masa başı kafanın çıktılarından geliyor.
Bilgilendirme: Sevgili dostlar yoğun gündem ve temponun olduğu süreçte, kısa bir izin yapacağım. 18 Ağustos 2025 Pazartesi günü yeni yazımızda görüşene dek, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Esen kalın…