Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Ağlamakla inlemekle…’
30 Haziran 2025Ne kadar güzel bir Türk Sanat Müziği eseridir değil mi? Bestesi ve güftesi Sadi Hoşses’e ait, benim de çok sevdiğim bir parçadır. Ne der şarkı?
“Ağlamakla inlemekle ömrüm gelip geçiyor;
Devası yok garip gönlüm, günden güne ah eriyor”
Bu ülkede insanların hayatı ‘ağlamakla, inlemekle’ gelip geçiyor. Fakat sadece ağlayıp, inlemek, yaşananlardan ders çıkartmamak yetiyor mu? Aksine insanda, toplumda büyük bir yorgunluğu besliyor.
Bir ülkede sürekli orman yangınları yaşanıyorsa, her sene ‘içimiz yanıyor’ diye yetkili yetkisiz herkesin çıkıp açıklama yapması yetiyor mu? Mesela bu konuyla ilgili en azından sorumluların daha dikkate değer hamleler yapması gerekmiyor mu?
Bir ülkede kadın cinayetleri mütemadiyen devam ediyorsa, çocuk işçi gerçeğinden yakınırken, ülkenin önemli derneğinin genel başkanı, çıkıp çocuk işçilikten medet umar sözler sarf ediyorsa, o ülkede bir sıkıntı yok mudur?
Ekonomik olarak sistemli bir şekilde fakirleşiyorsanız, satın alma gücünüz erirken, hiçbir sorun yokmuş gibi giderlerinizi arttıranlar, bir de oturup başarıdan söz edebiliyorsa, sizce de anormallik yok mu?
Her fırsatta imandan bahsedenlerin hayvanların öldürülmesinde beis görmediği, doğayı katledip, sonra da ‘bir ağaç sökeni hain ilan eden’ Fatih Sultan Mehmed güzellemeleri yapmaları normal mi?
Her bayram gidişi ve dönüşünde sistematik olarak insanlar ölüyorsa, gazeteciler söylediklerinden dolayı tutuklanıyorsa, basın mensupları hak edişlerini almakta sıkıntı yaşıyorsa, ülkede işsizlik diz boyu giderken insanlar işsiz bile sayılmıyorsa ağlamakla inlemekle sorun çözülüyor mu?
Dış ticarette sürekli ihracat konuşup, 50 yıl boyunca bir ülkenin üretim yapısını değiştiremediyseniz, üretirken para kazanamayan insanların ciroları üzerinden vergi almaya kalkarken, istihdam yaratanı cezalandırıp, çalışanı köle fiyatına çalışanlara göz yumarken, ağlamakla inlemekle problem ortadan kalkıyor mu?
Siyasetçilerin hamasetle seçim kazanmasından, ülkede bilim konuşana uzaylı gibi bakılmasından, sporda her türlü kirliliğe imza attıktan sonra, birinci gelmekle övünenleri ‘işini bilen olarak’ görmekten, keza aynı şeyi iş dünyasında da uygulamaktan, eğitim sıkıntısından ekonomiye, sosyal yaşamdan doğaya kadar yaşananlara dertlenip, aynı şeylerin tekrar tekrar yaşanmasından rahatsızlık duymuyor ve bunu değiştirmeyi düşünmüyorsanız sonuç ne mi olur?
Eserin diğer sözlerini hatırlarsınız: “Feryadıma, efganıma kimse bir ses vermiyor.” Oysa çıkması gereken kimsenin değil, sizin sesiniz olmalı.
Efgan ya da figan etmek, haykırmak. Bir ülkeyi bu sözlerden daha güzel ne anlatabilir? Mesele şarkıda güzel geliyor ve bir serzenişi, nahif bir üslupla dile getiriyor, ama ülkenin genel fotoğrafı adına okuduğunuzda insanın canı acıyor.
Tüm Yazarlar
