Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Ankara’da ses hatlarında sıkıntı…’
27 Mayıs 2025Telekomünikasyon sektörümüzde ciddi bir yapılanma olduğunu anlatıyoruz. Hatta son uydu 6A ile birlikte Güney Afrika’ya artık hizmet verir noktaya geldiğimizden söz ediyoruz. Mobil telefon kullanımında, teknolojinin tüketiminde dünyanın gözbebeği haline geldiğimiz de rahatlıkla söylenebilir. Hatta sosyal medya kullanımında sanırım ilk beşteki yerimiz sağlamdır.
Tüm uzmanlar, hatta yetkililer her fırsatta çıkıp iletişim çağında olduğumuzdan, bunun yarattığı ekonomik ortamdan faydalanmamız gerektiğinden bahsediyorlar. Aslında hepsinin abartıyı bir kenara bırakırsak doğruluk payı var. Teknoloji tüketimi açısından baktığımızda ise mesele dünya liderliğine koşuyor. Bu tükettiğimiz teknolojiyle ne yapıyoruz, işte orası biraz tartışmalı.
Yine de çağın teknolojik altyapısıyla birlikte iletişim meselesi konusunda vitrinlik bir durumumuz olduğu açık. Fakat bu kadar yoğun iletişim araçlarını kullanan, sosyal medyayı bilinçli bilinçsiz tüketen bu ülkenin Ankara’ya uzanan ses hatlarında sıkıntı olduğu gözleniyor.
İletişimi sadece konuşmak zanneden, onun da kendi konuşmasıyla sınırlandıran, başkalarının konuşmasını kötü niyetli olmaktan kendilerine karşı olmaya kadar ilginç ve geniş bir yelpazede yorumlayan bir yönetim anlayışı içerisinde, Ankara’ya ses gitmemesi de ilginç olmaktan çıkıyor.
Oysa iletişimin konuşmak değil, dinlemek üzerine kurulu bir felsefesi vardır. Dinlemediğiniz, sadece konuşmak için sıra beklediğiniz, hatta yönetim bazı baktığınızda sıra bile vermediğiniz insanlarla iletişim içinde sayılmazsınız.
Neden Ankara’nın ses hatlarında problem olduğunu söylüyorum? Çünkü öyle bir ekonomi yönetimi ve yaklaşımıyla karşı karşıyayız ki, kimsenin inanmadığı verileri kanıt göstererek ekonomik yaklaşımlar sergiliyorlar. Daha kötüsünü bunun tersini yine resmi verilerle açıkladığınızda da duymazlıktan geliyorlar.
Hadi bunu ekonomi konusunda yazıp, çizen ya da anlatan gazetecileri bir kenara koyarak yorumlayalım. Diyelim ki bu kesime inanmıyorlar. Ama ülkede emekli her fırsatta geçinemediğini haykırıyor.
Memurlar yaşam maliyetlerinden bahsediyorlar. Esnafı, çiftçisi, işçisi geçim şartlarının hızla kötüleştiğine dikkat çekiyorlar. Öğrenciler, gençler iş bulamadıklarından ya da yarına ilişkin umut besleyemediklerinden söz ediyorlar ama hatlar kapalı; duyulmuyor.
Son olarak reel sektörden küçüğünden büyüğüne, tarımından tekstiline, otomotivinden bankacılığına, perakendesinden gıdasına kadar her yerden alarm zilleri çalıyor. Konkordatolardan iflaslara, ödenmeyen çeklerden, krediye ulaşamamaya, kredilerin ödenememesinden kurun aşırı düşük kalması nedeniyle rekabet gücünün kaybolmasına kadar her konuda açıklama yapıyorlar.
Maliyetlere yetişemediklerinden, insan kaynağını ellerinde tutamadıklarından söz ediyorlar. Emeklisinden sanayicisine kadar bir ülkede herkes sıkıntı içinde ise, bunu da artık yüksek sesle söylemeye, dile getirmeye başladıysa, dönüp ‘orada ne oluyor’ diye bakma ihtiyacı duymaz mısınız? Hayır duymuyorlar. Büyük bir umursamazlık içinde rakam anlatıyorlar. Bu durumda ses hatlarında problem olduğunu düşünmekte haksız mıyım? Çünkü insanların kaynağıyla ve verdiği yetkiyle görev yapanların bu kadar umursamaz tavrı normal gelmiyor. Mutlaka bir arıza olmalı.