Sosyal Medya

Cüneyt Akman Yazdı: “Halamın Bıyıkları Olsa” yahut Şimşek’in enflasyonla kahramanca mücadelesi

5 Mayıs 2025

Sayın Şimşek, TGRT’ye çıktı ve şöyle dedi: “Şimşek, enflasyonun 2023 sonunda yaklaşık yüzde 65 olduğunu, geçen sene 20 puan düşüşle yüzde 44’e indiğini anımsatarak, bunun önemli bir düşüş olduğuna işaret etti.”

İlk bakışta “Hakkaten ya!” diyebilirsiniz. Adam daha ne yapsın. İş çığrından çıkmıştı ve bu kadar siyasi şokun ortasında adam enflasyonu 20 puan düşürmüş. Daha ne yapsın, kardeşim!

Fakat küçük bir ayrıntı var: Sayın Şimşek göreve 3 Haziran 2023’te geldi. Peki görevi devraldığında enflasyon kaçtı?

Mayıs 2023 enflasyonu kaçtı mesela?

Hemen söyleyelim: o tarihte TÜİK’in tüketici enflasyonu 39,59 idi.

Peki 2023’ün sonunda, Sn. Şimşek ve ekibinin 6 aylık performansı sonunda o aynı enflasyon kaçtı?

O aynı enflasyon neredeyse başladığı yerin üçte ikisi kadar artıp  %64,77’ye çıkmıştı.

O zamanlar dendi ki, evvelce (Nebati döneminde) TÜİK enflasyon rakamlarını aşağı doğru manipüle ediyordu, Şimşek etmiyor.

Bu belki kısmen doğruydu. TÜİK manipüle etmiyordu anlamında söylemiyorum. O tek başına meseleyi açıklamıyordu diyorum.

Niye mi?

Çünkü Sayın Nebati döneminde de enflasyon Ekim 2022’de yüzde 86 ile zirve yapmış sonra yavaş yavaş düşmüştü. Ta ki o zikrettiğimiz 39,59’a kadar.

Ayrıca daha sonra enflasyonun yeniden yukarıya tırmanmasındaki önemli sebep ise bizzat Şimşek dönemi TCMB yönetiminin hazırladığı Temmuz 2023’te yayımlanan 2023 3. Enflasyon Raporu’nda itiraf ediliyordu:

“Bir önceki Enflasyon Raporu döneminden sonra Türk lirasında belirgin değer kaybı yaşanmıştır. Türk lirasında yaşanan değer kaybının, ithal girdi maliyetlerini yukarıya çekerek yılın kalan kısmında genele yayılan fiyat artışlarını  beraberinde getireceği öngörülmektedir (…)  “Enflasyon beklentileri temmuz ayıyla birlikte yeniden yükselişe geçmiştir.”

Yani söylenen aslında şu: Biz TL’yi devalüe ettik bu nedenle de enflasyon yükselecek.

Nitekim Şimşek göreve geldiğinde dolar kuru 20 TL 84 kuruştu. Sadece 1 ay sonra ise 26 lira 74 kuruş. Yaklaşık 7 ay sonra o senenin sonunda ise aynı dolar 29,5 liraydı.

Burada da Mehmet Şimşek’i savunan iktisatçıların şöyle bir savı vardı: Nebati döneminde döviz kuru piyasa dışı “makro ihtiyati” tedbirlerle baskılanmıştı; aslında daha yüksek olması gerekirken düşük tutulmuştu. Şimşek onu olması gereken yere getirdi.

Hadi diyelim bu da doğru olsun. (Aslında sadece kısmen doğru)

Peki Sn. Şimşek’in ve onun merkez bankacılarının yöntemi farklı mıydı? Enflasyonu düşürme konusunda en çok güvendikleri yöntem neydi?

Daha yeni, TCMB Başkanı Karahan 25.4.2025 tarihinde Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından Washington’da düzenlenen Küresel Görünüm Forumu’nda “Türkiye’de Para Politikası ve Enflasyon Görünümü” başlıklı sunumunda ne diyordu: “Sıkı para politikası duruşuna ilişkin kararlılık, iç talebin yavaşlaması, Türk lirasındaki reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki iyileşme yoluyla dezenflasyon sürecini güçlendiriyor.”

Esasen bu yönetimin geldiği günden beri sürekli söylediği ve uyguladığı temel dezenflasyon yöntemi tam da buydu; bunun işe yaramadığı belli olduğu halde uygulamaya niyet ettiği de maalesef yine bu!

Sn. Şimşek ve ekibinin “program”ının kabaca üç yöntemi vardı.

– Önce bir devalüasyon (isterseniz daha uygun bir kelimeyle kur ayarlaması diyelim) ile yabancı sıcak paranın Türkiye’ye girmesindeki esas korkusunu yani parayı TL’ye çevirdiklerinde bir devalüasyonla bütün kazançlarını kaybetme riskini bertaraf etmek için)

– Sonra bu devalüasyonun devam etmeyeceğinin garantisi olarak TCMB’nin döviz alarak –bunun da mazereti “azalan rezervleri güçlendirmek” oluyordu- TL’nin reel değerleneceğinin bir başka garantisini vermek… Böylece TR’ye gelen portföy yatırımları hem faiz kazancı hem de örtülü veya açık kurdan kazanç elde edecekti.

– Son olarak bir başka garanti daha: TCMB’nin yüksek politika faizi. Bunun iç ve dış olarak çok borçlu bir ülkede ne sonuç vereceği belliydi ama kısa vadede yabancı yatırımcılar bu sayede daha yüksek bir faiz kazancı elde edecekti; üstelik olası bir devalüasyon riski de azalacaktı.

Son olarak “piyasa dışı” makro ihtiyati tedbir ve zorlamalar azalacak ve giderek ortadan kalkacaktı; ki bu da bir başka garantiydi yabancı portföy yatırımcıları için. Zira bunlar öngörülemez idari kararlardı ve bu yatırımcılar Erdoğan yönetiminin idari karalarına hiç güvenmiyordu. Özellikle Berat Albayrak döneminde böylesi kararlar sonucu girdikleri zararlar bazı fon yöneticilerinin meşhur Batılı medya kuruluşlarına “Bir daha Türk varlıklarına girersem…” mealinde demeçler vermelerine sebep olmamış mıydı?

Eh, bu kadar garanti yetmez miydi?

Sonuçta o sıcak para Türk piyasalarına akmaya başladı, ama yeteri kadar mı? Eh, işte?

Borç kağıtları yerine sermaye varlıklarına mı? (Borsaya mesela…) Daha da bir “eeh, işte”msi…

Sonuçta TCMB’nin döviz alımları ve yükselen faizler, yükselen enflasyonla birlikte de olsa ilk marş motoru görevini yapmış ve gelen sıcak para, sığ döviz piyasalarında TL’yi reel değerlendirmeye yani dövizi olması gerekenin altında tutmaya yaramıştı nihayet. (Sonuçta Berat Albayrak ve Nureddin Nebati’nin metazori yaptığını Şimşek “piyasa dostu” yapmış olmuyor muydu?)

Peki, o zaman bu “program” nihayet tutmuş denilebilir miydi? Şimşek’in 5 Mayıs 2025 pazartesi güni TGRT’de dediği:

“Eğer programımız gerçekten bazılarının iddia ettiği gibi başarısız olsaydı, Türkiye iki büyük şoku -hem de neredeyse arka arkaya gelen bu şokları- böylesine sınırlı etkilerle atlatabilir miydi? Bu kadar kısa sürede, bu denli sert küresel dalgalanmalar karşısında hala direnç gösterebiliyorsak ve ben bugün burada programın etkisinin sınırlı kaldığını açık bir şekilde ifade edebiliyorsam, bazı arkadaşların artık son iki yıldır dile getirdikleri söylemleri samimiyetle gözden geçirmeleri gerekir.” o tezleri doğru kabul edebilir miyiz?

Yani Trump ticaret savaşı başlatmamış olsa, iktidar da İmamoğlu’nu hapse atmasa program başarılı olabilir miydi?

Buna iki sebepten çok net bir şekilde “hayır” demek zorundayız!

O sebepleri ise bir dahaki yazıya bırakalım isterseniz.

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları