Çetin Ünsalan Yazdı: Yatırımlar niye duruyor?
13 Mayıs 2025Ekonominin bekleme kulvarına geçtiği, dünyada tarife savaşlarıyla birlikte akılların karıştığı bu süreçte, dünya pazarlarındaki daralmayı da esas aldığınızda reel sektörün önünde iki seçenek var.
Ya tüm bunlarda ‘bekle-gör’ politikası uygulayacaksınız ya da yatırım ihtiyaçlarını maliyetlerin görece daha uygun olduğu bu süreçte yaparak, çıkış noktasına hazır başlayacaksınız.
Bu haliyle gerçekten iş yapmaya niyetli olanların yatırım yapması, verimlilik başta olmak üzere iyileştirmeleri hayata geçirmesi gereken bir dönemdeyiz. Kredi maliyetleri yüksek mi, evet. Yatırımların hayata geçmesi adına önde yönetilmesi gereken bir süreç var mı? Evet.
Ama sağlıklı bakış açısına sahip bir sanayici, yani faaliyet dışı kârlardan medet ummak yerine, yarın da rekabetçi olmak isteyen ve sanayicilik yapmak isteyen insanların normalde yatırım yapması gereken bir dönem.
Ne var ki, ihtiyaç yüksek olmasına rağmen büyük bir bekle-gör sürecini yaşıyoruz. Bunun son derece büyük bir hata olduğu ve işler normale döndüğünde büyük dezavantajlar yaşatacağı da açık. Peki neden kimse yatırım yapmıyor?
Hiç kimse bana faiz oranlarının yüksekliğinden bahsetmesin. Mesele enerji yatırımları gibi konularda ya da üretim süreçlerinin modernizasyonunda, sistemler kendini ödeme kabiliyeti olduğu için, rahatlıkla proje kaynaklı finansman bulunabilir.
Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminin iddia ettiği gibi, yüksek enflasyon ortamı da tek başına bu durmayı açıklama kabiliyetinden uzak. Hoş onlar, reel sektörü o kadar görmezden geliyorlar ki, durduğunun farkındalar mı ondan da emin değilim.
Ekonominin dönüşüm sürecinde olduğunu da dikkate alırsanız, gerekli yatırımların ve iyileştirmelerin şimdi yapılması gerekiyor. Hele ki mesela karbon salınımıyla ilgili bugünden harekete geçmeyenlerin, yarın kârların zaten minimize olduğu ortamda rekabet şansları kalmayacak.
Eğer sorunu doğru tespit ederseniz, çözümü de bulursunuz. Bugün reel sektörde yatırımların durmasının nedeni, enflasyonist ortam ya da maliyetler değil. Öngörülemezlik… Rakamların gerçeği yansıtmadığı bir yerde öngörülemezlik hem yatırımların ertelenmesine neden olur; hem de maliyetin üzerinde fiyatlara ve erkene çekilen taleple piyasaların dengesini bozmaya.
Kur başta olmak üzere, Türkiye ekonomisinde maliyet hesaplamaya ilişkin ciddi açmazlar var. Bundan daha önemlisi ise gerçek olmayan enflasyonun yarattığı açmaz. Mesela ciro endeksleri açıklandı.
Mart 2025 itibariyle yıllık bazda reel sektörde ciro artışı ne? Yüzde 33 yükseliş… Peki aynı dönemde TÜİK’in açıkladığı enflasyon ne? Yıllık yüzde 38,1. ENAG’a göre ise yüzde 75,2… Eskiden şişen cirolardan, dolar bazında zarar olsa da, TL bazında kabaran rakamlardan bahsederdik, şimdi kimsenin inanmadığı enflasyonun bile altında kalan TL bazında ciro artışlarını konuşuyoruz.
Yani gerçekte bunun çok üzerinde enflasyon yaşanmasına rağmen, açıklanan enflasyonun bile yüzde 5 altında yükselen cirolar var. Kârlılıklardan bahsetmiyorum bile. Şayet siz bu gerçeği görmezden gelmeye devam ederseniz, ya eriyen ya da durup bekleyerek sonraki maliyeti göze alan bir reel sektör yaratırsınız.
Eğer gerçekçi olmayan enflasyon rakamlarını kabul eder ve gerçeği insanlara söylerseniz, mesele öngörülebilir olduğu için, insanlar yatırımlarını harekete geçirir. İşte ekonomi yönetiminin rakam tutkusunun bir faturası daha. Ama ne kadar farkındalar, tartışılır.