Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Para lazım, ama sorun parayla çözülmüyor…’
16 Temmuz 2025Reel sektörün, ama bilhassa küçük ve orta boy işletmelerin bugünlerde en acil konusunu finansmana erişim oluşturuyor. Nitekim baskı ve talep sonuç verdi ve nefes kredisi ortaya atıldı.
Fakat yine reel sektörden yapılan açıklamalara baktığınızda saatler içinde bu krediler tükendi. Bu hem ihtiyacın büyüklüğünü, hem de arzın küçüklüğünü ortaya koyuyor. Esasen siz bir ülkede bireylerden firmalarınıza kadar kredi bağımlısı bir yapı oluşturduysanız, ne verirseniz verin tatmin etmeniz mümkün değil.
Çünkü bir firmanın kredi alımının nedeni önemli? Şayet özsermayesi yeterli ise, işi geliştirmek için bir yatırım adına kaynak arıyorsa, yatırımın da fizibilitesi iyi yapılmışsa, dış kaynak kullanımı olarak son derece mantıklı bir başlıktan söz ederken, aybaşındaki ödemeleri için kredi arayan bir reel sektör fotoğrafı veriyorsanız, orada alarm zilleri çalmıyor demektir.
Enflasyonu gerçek açıklamayıp, insanların satın alma gücünü eritiyor, bağlantılı olarak iç piyasayı hareketsiz kılıyor, firma enflasyonunu da maliyetlere yansıyamaz noktaya getiriyorsanız, ortadaki iş hacmi ya da hacimsizlik, nakit akışını bozacağını için, firmaları da krediye muhtaç hale getirirsiniz.
Çoğu zaman da alınan kredilerin maliyetine bakılmaksızın başvuru ortamı oluştuğundan, parayı almak, parayı bulamamaktan daha maliyetli ve batırıcı etkilere neden olabilir. Fakat burada reel sektörü tek başına suçlamak mümkün değil.
Öncelikle sizin genel ekonomik yapınız ve ekonomi yönetiminiz aynı anlayışa sahipken, sermaye kısıntısı olarak bir reel sektörün farklı bir yaklaşımda bulunması sürpriz olur. Hele ki girdi maliyetleri, vergilendirmesi sabit kalmayan, istisnaları nedeniyle vergi dilimleri de ödenebilir olmaktan çıkmış bir yapınız varsa.
Bu da yetmiyor; her sıkıştığınızda kayıt dışını yaratan unsurları ortadan kaldırmak yerine, kayıt altındakilerin üzerine gidiyor ve hatta yapay zekâ kullanarak denetim yapmakla övünüyorsanız işin içinden çıkamazsınız.
Dedim ya, para lazım ama sorun parayla çözülmüyor. Bunun farkında olmayan ve nakite sıkıştıkça, maliyetine bakmadan kaynak kullanmaya çalışan bir reel sektör en önemli problemimiz.
Lakin sorun ekonomi yönetiminde de farklı değil ki. Mesela Şimşek kapı kapı para arıyor. Türkiye ekonomisini bir yıl döndürebilmek için ne gerekiyor? Kısa vadeli dış borç ödemesine ilave cari açık finansmanı için, yaklaşık 250 milyar dolar ile 270 milyar dolar nakit para.
Ve bu parayı ödemek sorunu çözmüyor, bir yıl öteliyor. Durumu anlamak için daha radikal bir örnek vereyim. Diyelim ki elimde bir sihirli değnek olsa ve 250 milyar dolar yıllık nakit paraya ihtiyacı olan ve bunu kapı kapı arayan ekonomi yönetiminin önüne bulup 500 milyar dolar koysam, ne yapar?
Donar kalır, çünkü aslında parayı ne için aradığını bilmiyor. Yani ne yapacağını bilmiyor. Muhtemelen bizde ilk iş olarak inşaat yapılır ve o para da toprağa gömülür. İşte bu plansızlık ve yanlış bakış açısı nedeniyle 40 yıldır ne kg / dolar fiyatımız değişti, ne ihracat içindeki yüksek katma değerli ürün oranımız. Çünkü aslında ekonomi yönetilmiyor. Kızılcahamam yansımaları da gerçeğin masa başındaki ile aynı olmadığını kanıtlıyor. Yönetim teoride kalıp sadece sürükleniyor. Makroda da, reel sektörde de, bireylerde de…