Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Ortalama kazanç bile makyajlı…’
21 Mayıs 2025Rakamlar yalan söylemez diye bilinir. Avrupa’daki net kazançlar ortalamasına baktığımızda Türkiye, yıllık kazanç açısından küme düşmüş vaziyette. Eurostat verilerine göre baktığınızda Avrupa Serbest Ticaret Birliği çerçevesinde ekonomik eziyetimiz gözler önüne seriliyor.
Tüm Avrupa ortalaması esas alındığında, yıllık net kazanç ortalamada 29 bin 573 avro oldu. Elbette farklı bir yelpazeden bahsediyoruz. Bunun içinde 85 bin 631 avro ile İsviçre ilk sırada yer alıyor. AB içinde en düşük kazanç ise 11 bin 74 avro ile Bulgaristan’da…
Peki biz neredeyiz? 11 bin 440 avro yıllık net kazanç ortalamasıyla Bulgaristan’ın hemen üzerinde… Aslına bakarsanız bu rakamın bile inandırıcılığı yok. Çünkü rakamlar yalan söylemezi tekzip eder cinsten bir fotoğraf ortaya çıkıyor.
2024 yılı ortalama avro / TL kur ortalaması ne? 32,78 TL… Elbette bu ortalama… Sene sonunda kurun 36,80 TL ortalama olduğunu düşünürseniz durum daha da dramatik bir hal alır. Ama ben yine de ortalama kuru esas alacağım.
Bu kur esas alındığında kişinin aylık net kazancının 2024’te 31 bin 250 TL olması sonucu ortaya çıkar. Peki ülkenin büyük bir bölümünün asgari ücretli ve emekli olduğunu düşünürseniz gerçek ne?
Yılın ortasındaki düzenlemeyle birlikte yılı 12 bin 500 TL’den kapattı. Ortalama emekli maaşı da daha önce yapılan hesaplarla 14 bin TL civarında açıklanmıştı. Asgari ücret ne kadardı? 17 bin TL. Bunun da en iyi ihtimalle ortalaması 25 bin TL civarına gelir.
Gördüğünüz gibi ortalamaya vurulduğunda Avrupa’nın en dibinde yer alan net kazançlarımız, hayatın gerçekleriyle sağlamasını yaptığımızda bile makyajlı fotoğraf veriyor. 2025 yılına döndüğümüzde ise her ne kadar ücretler artmış olsa da, hedef enflasyon, açıklanan enflasyon ve gerçekleşen enflasyon ekseninde baktığımızda vatandaşın satın alma gücünün daha da eridiği açık.
Tüm bunları alt alta koyduğunuzda sürdürülemez bir bireysel ekonomi olduğu kadar, ona bağlı biçimde tıkanma noktasına giden bir iç piyasa gerçeği çok da sürpriz niteliğinde değil. Uluslararası kuruluşlar ortaya konulan verileri tartışmaya açsalar, çok daha sıkıntılı bir resim ortaya çıkacağı açık.
Fakat bırakın onları, biz meseleyi daha kendi bakanlığımıza ve yetkililerimize anlatamadık. Onlar bizi halen bir eli yağda, bir eli bağda olmasa da, geçinebiliyor zannediyor ve sabır üstüne sabır istiyor.
Üstelik sabır talep ederken, dolaylı yoldan vergilerimizi, yaşam maliyetlerimizi de gözümüzün yaşına bakmadan arttırıyorlar. Sonra da geçimini gırtlak seviyesine getirmiş, gıda almak yerine tıkınan, barınmak yerine, ev sahibiyle sorun yaşayan insanların taleplerinde eksilme olmadığından şikâyet ediyorlar.
Ne güzel ekonomi yönetmek değil mi? Paylaşırken giderler bana, gelirlerin hepsi de artarak sana gelecek ve tüm bunların sonunda bir de karşımıza geçip sabır isteyeceksiniz; geçinemediğini söyleyen insanları da abartmakla suçlayacaksınız. Ne tatlı memleket…