Sosyal Medya

Ekonomi

Prof. Emre Alkin: Oyunu Okuyamayanlar İçin..

Kendisinden yüklü miktarda dış kaynak beklenirken henüz bu işi başaramamış olan ekonomi yönetimi için geri sayım başladı gibi gözüküyor.

Prof. Emre Alkin: Oyunu Okuyamayanlar İçin..

Merkez Bankasındaki değişim ile alakalı birkaç defa 1000 yıldan beri söylenen özlü sözlerle analiz yaptım. “Daha açık yazar mısınız ?” diye serzenişte bulunanlar oldu. Lafın tamamı akıllıya söylenmez derler ama ben yine deneyeyim.

En önemli gerçek şu: Merkez Bankası yönetimi ancak ve ancak kendisine tanınmış sınırlar içinde bağımsız karar alıyor. Yani burada “preset” bir durum var, para politikası güdümlü bir durumda. Madde madde gerçekleri yazayım ki iyice anlaşılsın.

– Faiz oranları uzun zamandır düşük tutulduğu ve bunu sağlamak için rezervlerden feda edilmesi yanında ciddi bir enflasyon ve hayat pahalılığı yaratıldığı için, genel seçimlerden sonra mecburen ekonomi yönetiminde değişiklik yapıldı. Ancak Şahap Kavcıoğlu’nun Merkez Bankasından BDDK’ya atanma kararına bakıldığında, herhangi bir “görevden alma” vuku bulmadığı, aksine “geçici görev” ile yerinin değiştirildiği intibaı veriyor. Yani kimseden vazgeçilmedi, ana patikadan da öyle. Dolayısıyla yeni gelen ekip müsaade edildiği kadar politika değişikliği yapabilecekti.

– Bu çerçevede Bakan Şimşek’in göreve gelir gelmez söylediği “rasyonel politikalara dönüş” sinyali, daha öncekilerin irrasyonel olduğunu ima ediyordu ki, haklı bile olsa siyaseten doğru bir söylem değildi. Kiraların yüksekliğinden şikayet edip annesinin evine taşındığını söylemesi zaten efsane oldu. Kıt kanaat geçinen insanlara empati kurduğunu göstermek istenen varlıklı kişilerin muhabbetine benzedi açıkçası. Arka arkaya iletişim yanlışları ve “masamın üzerinde milyarlarca dolarlık anlaşmalar var” gibi göreviyle alakası olmayan söylemleriyle beraber doğru bir profil çizemedi. Son olarak Bakan Şimşek’in “önerim doğrultusunda atanacak Merkez Bankası Başkanı” cümlesi, söylenmemesi gereken bir başka söz oldu. Başkanlık rejimi varken yapılmaması ve söylenmemesi gereken ne varsa yapıldı ve söylendi.

– Hazine ve Maliye ile Merkez Bankası, attığı her adımda vatandaşın hoşnutsuzluğunu kazandı, piyasaya oyuncuları hayatı kendi dünyalarından ibaret sandıkları için Hafize Gaye Erkan ‘ı sürekli desteklediler. Büyük Firmalar ve Müteahhitler de aynı şekilde arka çıktılar. Eski Başkanın davranışlarını görmezden gelmeye çalıştılar. Çünkü CDS primleri düşüyor, yabancı ülkelerden fonlanmaları kolaylaşıyordu. Sonunda ne siyaset ne de toplum olayı taşıyamayacak hale geldi. “Görevi bırakıyorum” demesine rağmen açıklanan kararname Kavcıoğlu kararnamesinin aksine “görevden alma” ifadesini içeriyordu. Bu detayı görmezden gelmek mümkün değil.

– Hatırlayalım, geçen ay yaşanan krizde hemen yeni aday bulan piyasa aktörleri propagandaya başlamışlardı. Buradan anlaşılıyor ki sistemi okumayı başaramıyorlar. Özellikle kriz dönemlerinde hükümet havalı isimlerden çok mütevazı şekilde sessiz duran, daha önce iktidarı sert şekilde eleştirmeden ve polemik üretmeden sakin duran hatta pek bilinmeyen isimleri tercih ediyor. Ayrıca “yerin kulağı var” sözünü hep unutuyoruz. Kimin, nerede ne konuştuğu, kimlerle oturup kalktığını, hangi grupların hangi isimle ilgili ne şekilde yorum yapıldığı önünde sonunda kritik noktalardaki insanlara ulaşıyor. Bu sebeple yanıma gelip “yeni başkan şu olacak, bu olacak” dediklerinde tebessüm edip “hiçbiri olmayacak” diye cevap verdim hep. Genel Seçimlerden yatırımcı ve iş insanı bazı Dostlar “bu sefer tamam” demiş, ben de “güldürmeyin beni” demiş ve onları kızdırmıştım. Haklı çıksak da fark etmiyor, insanlar bir kaç yabancı finans kuruluşunun raporunu “mutlak doğru” olarak kabul etmeye alışmışlar. Yalan güzel olunca gerçeği kimse dinlemek istemiyor.

– İçinde yaşadığımız siyasi şartlar ve gerçekler ışığında, düzenleyici otoritelerde ve devlette görev almaya meraklı kişiler, tecrübe ve kabiliyetlerini tamamen sergileyemeceklerini ve sınırsız bir özgürlük içinde davranamayacaklarını, siyasetle sürekli müzakere etmek zorunda olacaklarını, idare etmeleri gereken zor durumlar çıkacağını yaşları gereği biliyor olmaları gerekir. Buradan hareketle bu görevlere atananlar bir şeyleri değiştirmek için değil ya kurulu düzeni disiplinli devam ettirmek için, ya bazı zor işleri hükümet adına yapmak için, ya da “bir de burada gözükelim” demek için talip olmuşlardır. Dolayısıyla onlardan mucizeler beklemek hem onlara hem de kendinizi kandırmak olur. Tarif edilen görevi tarif edildiği şekilde yapan insanlara ağırlığının üzerinde veya altında bir tarifle yaklaşmayalım. Bazı insanlar “görevli” olsa da bazıları “meraklı” hatta ihtiraslıdır. Koltuk tatlı olduğundan, arzu ettiği yerlere gelemeyenler bile “gidiyorum” diyemez. Mevcut koltuklarında oturmaya devam ederler. Ancak, ihtirasları mantığın ötesine geçenleri hangi idare biçimi olursa olsun, sonunda öğütür.

Yazının tamamı burada.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler