Sosyal Medya

FÖŞ yazdı: Erdoğan’ın stratejik hataları seçim kaybettirebilir

23 Mart 2024

Seçimlere 9 gün kala, giyotine giden bir Fransız kraliyetçisinin heves ve isteğiyle yerel seçimler hakkında tahminlerime başlıyorum.  Biliyorum, 1 Nisan Pazartesi sabahı her yazdığım elimde patlayacak.  Mayıs seçimlerinden sonra aylarca üstümden atamadığım derin bunalım ve hayal kırıklığı nüksedecek, çareyi yine şişelerde, nargilelerde, rulo haline getirilmiş 100 dolarlık banknotlarda arayacağım.

 

Niye her seçimde anketler yanlış çıkıyor?  Niye herkesin yaka silktiği Erdoğan son dakika golüyle maçı götürüyor? Linkteki makalede Bekir Ağırdır gerekçeleri çok güzel sıralıyor:  Bu  ülke artık siyasi terchine göre değil, “karşı taraftan” nefretine göre oy veriyor. Halihazırda da, CHP’den nefret edenler sayısal çoğunlukta. Ama, bu denge her an değişebilir.  Özellikle, Erdoğan ona en sadık seçmen kitlesi olan emeklilere yeteri kadar ulufe dağıtmadığı ve genelde ona gönül verenleri gittikçe derinleşen bir sefalet çukurunun içine itip kendisi ve yandaşları sefa içinde   keyif sürerken.

Seçimlere dokuz gün kala,  Erdoğan hiç beklemediği ölçüde ve değişik cenahlardan gelen rekabetle karşı karşıya. Kampanya başlarken hiç ter dökmeden seçim kazanacağına inandığı için önemli stratejik hatalar yaptı. Bunların bedelini ödemesi ihtimalini göz ardı etmemek lazım. İlk hata, yerel seçimi İstanbul’a indirgemek oldu.  Artık, başka kentlerde de insanlar Ekrem İmamoğlu sevgisinden CHP’ye oy verebilir.

Halbuki, tüm iller eşit öneme sahip. Çünkü, Erdoğan– belki biraz da MHP’nin itmesiyle– 3cü kez aday olmayı kafaya taktı.  Bunun için de ya anayasa değişecek, ya da erken seçim kararı alınacak. Bence anayasa değişikliği  zor da, Erdoğan ve Bahçeli muhalefete “Hodri meydan, haydi sandığa” dese muhalefet “Yok ben istemem, sen 4 yıl daha başta kal”  diyemez ki?  Ama, Erdoğan ve Bahçeli’nin bu oyun planını hayata geçirmesi için ülke çapında toplam oyların %50’nin altına düşmemesi gerekir.

Erdoğan muhalefetin Mayıs seçimlerinden sonra yaşadığı bölünme ve moral eksikliğinin ona kolay bir seçim zaferi kazandıracağına öylesine inandı ki, Ankara ve İstanbul’da kazanacak değil, seçildikten sonra ona kayıtsız itaat edecek isimleri aday gösterdi. Bedelini de ödüyor. Murat Kurum’un bırakın İstanbul’u, 12 daireli siteyi yönetecek basirete sahip olmadığı çok belli. Turgut Abi, ise maşallah, malı sağlam götürmüş. Seçmen pek hoşlanmaz böyle zenginlerden.

Erdoğan Yeniden Refahı (YRP) hafife alarak da büyük bir hata yaptı. AKP artık bu ülkenin Müslümanlığını temsil etmiyor. Şımarık İslamcı burjuvasının partisi oldu. Ek olarak da, enflasyona madahalede geç kalınması ona sadık seçmen kitlelerini bile alternatif aramaya itti. Eli muhalefete oy vermeye gitmeyen bu genleşen kitle YRP’ne protesto oyu kullanacak.

 

Anketlere bakarsanız, Ankara ve İzmir’de seçim bitti.  AKP adaylarının kazanma  şansı sıfıra yakın. İstanbul’da ise başabaş bir yarış var. Anketler ve tarafsız olarak nitelediğim uzman görüşlerinin çoğunluğuna göre, İmamoğlu burun  farkıyla önde. Bu gözlemi yaparken, özellikle AKP içinden gelen açıklamalar ve partiye yakınlığını açıkça beyan etmiş anket şirketlerinin ifadelerini dikkate aldım. Siz de dikkat edin, bunlardan hiç biri “İstanbul’da Kurum kazanır” diyemiyor. “Çok yakın, yetişiyoruz” diye yuvarlak ifadeler kullanıyorlar.

 

FÖŞ-ANALİZ: İl il seçim anketleri:  Hangi aday kazanıyor?

Erdoğan son dakikada maçın skorunu değiştirecek hamleler peşinde. Bazı kaynaklara göre, Ağır Abiler devreye girdi, YRP’le pazarlık sürüyor. Diğerleri ise Selahattin Demirtaş’ın gelecek hafta bir açıklama yaparak Kürt seçmeni DEM adaylarına oy vermeye davet edeceğini iddia ediyor. Bence YRP artık hiç bir koşulda uzlaşmaz. Fatih Erbakan rüzgarı arkasına aldı, Erdoğan sonrası dönemde İslamcı tabanın liderliğine, ve belki de başkanlığa oynuyor.  DEM seçmeni de kararını verdi.  Artık eli AKP’ye gitmez.

İstanbul’da zafere daha yakın gözüken İmamoğlu’nun kaderini İYİP seçmeni belirleyecek. Aslında tüm illerde durum bu. Neden?  İYİP seçmeni partisine sadakatle Erdoğan aleyhtarlığı arasında sıkıştı kaldı. Meral Akşener’in siyasi kariyerini kurtarmak için İYİP’e mi oy verecek, yoksa demokrasiye sahip çıkmak için  CHP adaylarına mı?  Seçim gecesi göreceğiz. Tahmin vereceğiz dedik, verelim. İstanbul seçimi yine karakolda biter. Sandıklar açıldıktan 2-3 saat sonra AKP’nin paralel oy sayım teşkilatı Reis’e İmamoğlu’nun 1-2 puan önde olduğunu rapor eder ve “şalter kapatılır”. Nasıl yani derseniz, bilemem, seçimi yenileme çare olmuyor gördük.  Ama, Osmanlı’da oyun biter, Erdoğan’da bitmez.

Yurdumuzun diğer büyük kentlerine geldiğimizde, CHP’nin 2019’da kazandığı hemen herde AKP’li adayların seçime ortak olduğunu görüyoruz. Bu bir bakıma normal, 2019’da CHP oylarına IYIP de dahildi. İşte bu yüzden İYİP seçmeninin vicdanı seçim sonucunu belirler dedim.  Ama, CHP—örneğin-- Eskişehir, Antalya ve hatta Edirne’yi kaybedecek olursa, bunun tek suçlusu Özgür Özel olur.  Partide değişim diye iktidara geldi,  kadroculuğun ve kayırmacılığın hasını yaptı. Bunun da ötesinde, liderlik vasfı sergileyemedi. Hatay’da Lütfü Savaş anketlerde önde olabilir, ama gerçek bir lider yöre halkının haklı öfkesini göz önüne alarak, gerekirse kaybetmeyi kabullenerek sicili daha temiz bir adayda karar kılardı. Afyon’da Burcu Köksal’ın     Kürt karşıtı söylemi affedilemez. Özel derhal adaylıktan çıkartmalıydı. Bunun yerine, avukatlığını yaptı.

Seçimden sonra siyaset haritasında deprem yaşayacağız. İstanbul giderse Özgür Özel de gider. İYİP %7-8’in altına düşerse, Meral Akşener emekli olur. Saadet, DEVA  ve Gelecek içinden diğer partilere kaymalar yaşanabilir.  Erdoğan büyükkentleri kaybederse, taban isyan eder. Erdoğan’ın emekliliği ciddi olarak tartışmaya açılır ve parti içinde onun halefi olma mücadelesi su yüzüne çıkar.

Maalesef ben de siyasi tercihlerime göre değil, Erdoğan karşıtlığım yüzünden oyumu CHP’ye vereceğim. Ülkede adil  bir seçim sistemi olsaydı, TİP’e verirdim.

 

FÖŞ

 

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları