Sosyal Medya

Döviz

Vatandaşın döviz talebi son haftalarda neden güçlendi?

22 Aralık'taki zirve seviyesinden bu yana rezervlerdeki gerileme 11 milyar 252 milyon dolar oldu.

Vatandaşın döviz talebi son haftalarda neden güçlendi?

Son günlerde seçim sonrası kur artışı beklentisi, dövize olan talebi artırdı. Ekonomistlerin bu beklentilere karşı çıkmasına rağmen, bankacılık sektörü kaynaklarına göre, seçimlerin ardından döviz kurlarının artması bekleniyor olması, vatandaşların döviz alımlarını artırdı. Bu yılbaşından bu yana dolar/TL kuru yaklaşık olarak %5 civarında artarken, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerindeki düşüş devam ediyor.

Merkez Bankası verilerine göre, 16 Şubat haftasında toplam döviz rezervleri 0,7 milyar dolar, net rezervler ise 0,4 milyar dolar azaldı. 22 Aralık’taki zirve seviyesinden bu yana rezervlerdeki gerileme 11 milyar 252 milyon dolar oldu. Net uluslararası rezervlerin 9 Şubat haftasında 28 milyar 801,2 milyon dolar seviyesinde olduğu ancak bu rakamın 22 Aralık’taki zirve seviyesinden 11,3 milyar dolar daha düşük olduğu belirtiliyor.

Döviz rezervlerindeki azalmanın bir kısmı, yurtiçi bankalarla yapılan swap hacminin azalması ve altın fiyatlarındaki gerileme nedeniyle oluştu. Kamunun döviz mevduatındaki artışa rağmen, net rezervlerde 0,3 milyar dolarlık bir düşüş yaşandı ve bu düşüşün çoğunluğu döviz çıkışlarından kaynaklandı.

Dolar/TL kurundaki yükselişin yanı sıra Euro/TL kuru da bu yıl artış gösterdi. Ancak, yıl sonuna ilişkin beklentiler, döviz kurlarındaki artışın enflasyonun altında kalacağı yönünde. Merkez Bankası Piyasa Katılımcıları Anketi’ne göre, bu yıl sonunda dolar/TL kurunun 40.02 seviyesinde olması bekleniyor.

Buna rağmen, ekonomistler ve Merkez Bankası’nın beklentilerine rağmen döviz talebinin devam etmesindeki büyük etkenin ne olduğu sorusu önemli. Bazı ekonomistler, TL kaynaklı kur korumalı mevduat hesaplarının artık açılmamasının, bu paraların dövize kaymasını teşvik ettiğini belirtiyorlar. Ayrıca, TL mevduat faizlerinin cazip olmaması ve Kısa Vadeli Kredi Muslukları’nın (KKM) kapanması da döviz talebini artırıyor. Örneğin, 123 milyar dolar olan KKM hacmi, 9 Şubat itibariyle 80 milyar dolara geriledi. Bu durum, TL mevduatına olan ilginin azalmasına ve dövize yönelik talebin artmasına neden oldu.

Ayrıca, bozulan enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları da döviz kurundaki talebi etkileyen önemli faktörlerden biri. Son yıllarda, döviz kurlarındaki artışın enflasyona geçişkenliği oldukça güçlü. Ekonomistlerin hesaplarına göre, Türk Lirası’ndaki her %10’luk değer kaybı, enflasyonu %5 puan artırmakta. Bu nedenle, beklentilerin bozulması, kur değişimlerinin fiyatlara anında yansımasına neden olmakta. Daha önce, döviz kuru değişimlerinin fiyatlara anında yansıtılmadığı ancak son iki yılda algının bozulması ve enflasyon beklentilerine güvenin azalmasıyla birlikte kur endekslemesinin fiyatlamalar üzerinde etkili olamadığı bilgisine dayanarak, her kur değişiminin fiyatlarda hemen kendini gösterdiği görülmekte.

TCMB’den yeni likidite azaltıcı adımları gelebilir

Ekonomi Gazetesi’nden Şebnem Turhan’ın haberine göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) likiditeyi azaltmaya yönelik yeni adımlar atması beklenmekte. Borsa İstanbul repo-ters repo piyasasında ortalama gecelik faiz oranının %45’in altına düşmesi, önümüzdeki aylarda TCMB’nin TL likiditesini azaltıcı önlemler alması gerekebileceğine işaret ediyor. TCMB’nin TL depo alım ihaleleri aracılığıyla sterilize ettiği toplam 223 milyar TL likidite, kısa vadeli olması nedeniyle bankaların likidite tahminlerini artırmakta ve mevduat faizlerinin yükselmesini engellemekte. Bu nedenle, TL depo alım ihalelerinin mevduat faizlerine yeterince etkili olamadığı görülüyor.

İhracatçıların talebi de döviz kurunu etkiliyor. Her kur artışı, fiyatlara yansıdığında vatandaşlar yeniden dövize yönelmekte. Bu, bir kısır döngü oluşturabilir. Bir ekonomist, Merkez Bankası’nın döviz talebinin yanı sıra ihracatçıların kur artışı beklentilerinin de döviz talebini artırdığına dikkat çekmektedir. Bilkent Üniversitesi’nden Profesör Dr. Hakan Kara, TL’nin geçmiş yıllara göre hafif değer kaybettiğini ve Merkez Bankası’nın reel sektörün bu geçişi iyi yönetmesi gerektiğini vurguluyor. Bu dengeyi sağlamanın zor olduğunu söyleyen Kara, kur artışının enflasyonun altında kontrollü bir şekilde kalması gerektiğini eklemekte.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler