FÖŞ yazdı: Erken seçim ve stagflasyon gölgesinde OVH hazırlamak
5 Eylül 2024Sabah büyük bir keyifle kalkıp, hemen kendime bir cin martini hazırladım. Orta Vadeli Ekonomik Program Sunumu başka türlü çekilmez. Heyecanla içkimi yudumlayıp, Cevdet Yılmaz’ın sahne almasını bekliyorum. Ama, sahneyi görür görmez, sunumdan umudumu kestim. Kabine’nin yarısı orada. Bir kaç bardak daha martini desteğiyle sonuna kadar dayandım, ama tek istekleri kameraların önünde poz kesmek olan gazeteci dostlarım sulama projeleriyle filan ilgili sorular sormaya başlayınca, kapattım.
Bu makalede de OVH’yi incelemeyeceğim. ÇÜNKÜ, metnin hemen başında:
“Programın ilk yılında uygulanacak politikalara ve somut tedbirlere ayrıntılı olarak 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında yer verilecektir” diye açıkça yazılmış.
“Yapma be Reis” dedim içimden, “yakın tarihin en önemli maliye politikası stratejisi açıklanacak, ondan da rol çaldın”.
Sonra kafam Reis’in içinde çıkamadığı ikilemlere doğru kanat çırptı, ve bu makalenin konusu bir Kara Deliğin Kahverengi Cüceyi yutarken saldığı ışık kadar berrak şekilde kafamda canlandı. Türkiye gibi bir ülkede de siyasi denklem açıkça kurulmadan; ekonomi politikası konuşmak fuzuli. Siyaset denklemi de çok basit:
Reis, sonunda Özel’in elini sıkıp erken seçim tarihinde anlaşacak, yoksa seçilemez.
Reis’in işi çok zor. Yeniden aday olmak istiyor. Bunun iki yolundan biri olan anayasa değişikliği imkansız. TBMM’den 400 oy çıkmaz, 360 oyu bulup (ki bence imkansız) yeni anayasayı referanduma sunsa, halk ona öyle bir kötek atar ki, manda yoğurduyla kestane balı ve hurma bile moralini düzeltemez.
O zaman, yeniden seçilmek için tek bir çaresi var: Özel’le erken seçim tarihinde anlaşması. Çünkü, diğer muhalefet partileri erken seçime oy vermez. Niye versinler ki? Eğer ittifaklar yeniden kurulmayacaksa, ilk seçimde TBMM dışında kalacaklar.
Özel artık sürekli erken seçim istiyor ve Erdoğan’a 1Ç2026 sonuna kadar mühlet veriyor. O tarihe kadar sandık önüne gelmezse, CHP hiç bir tarih ve şekilde erken seçime oy vermeyecek. Erdoğan-Bahçeli zirvelerinden sızan bir-iki kulise göre, ortaklar da erken seçimde anlaştı, ama ancak ekonomi kaybolan oyları geri getirecek ölçüde düzeldiğinde, yani 2027 ortalarından önce değil.
AKP-MHP stratejisi onlar erken seçim çağrısı yaparsa, CHP’nin bunu geri çeviremeyeceği varsayımı üzerine kurulu. Bu çok sığ bir düşünce.
Özel seçmenini kolaylıkla Erdoğan’dan kurtulmak uğruna 2 yıl daha beklemeye ikna edebilir. Hele, Erdoğan İmamoğlu’na siyaset yasağı çıkartmak gibi tarihi bir hata yaparsa, hem Özel’i cumhurbaşkanı yapar, hem de yeniden seçilme şansını tamamen kaybeder.
Eğer 2026 yılı ilk çeyreğinde bir kez daha sandık önümüze gelecekse, ekonomi politikası nasıl işler? Hiç bir siyasetçi içinde bulunduğumuz stagflasyonu aşıp seçmene dağıtacak bol kepçe para bulmadan, seçime gitmez.
İşte bu Erdoğan’ın siyasi tarihinde karşılaştığı en çetin ikilem. Enflasyonu düşürmeden, borçlanıp, ya da TCMB’nin para basıp Hazine’yi fonlaması yöntemiyle seçim harcamalarını finanse edecekse, tek oy dahi alamaz. Çünkü, enflasyon beklentilerinin kırılmadığı bir ortamda harcamaları, yani iç talebi artırmak çıktıyı, yani milli geliri artırmaz, hemen enflasyona dönüşür. Daha da kötüsü, Odin korusun, yerleşikler döviz ve yastık altına kaçar, TCMB tam seçim öncesi TL’yi savunmak için Şahap Kavcıoğlu dönemine geri gider. Yani, kimse döviz bulamaz.
Reis, beni huzuruna çağırıp, “Söyle o zaman lavuk, ne yapayım ki seçim kazanayım?” diye sorsa ne söylerim? “Yüce Önderim”, derim “Tek bir çare var”. “Hemen TL1 trilyon bütçe tasarrufu ya da yeni vergi ilan edin. Sene başında kimseye %17.5’dan fazla zam vermeyin. Bunun etkisi iyice katılaşan enflasyon beklentilerinin hızla çözülmesi olur. Ekonomi de resesyonda kalır”.
“Ama, yılın son çeyreğinde Hazine’de seçimde harcayacağınız bol miktarda cukka birikirken, TCMB’nin ensesinde “faiz indir” diye boza pişirmek zorunda kalmazsınız. Seçime yüksek faiz, güçlü TL ve seçmenin cebine akan tonla para ortamında girersiniz”.
FÖŞ