Sosyal Medya

FÖŞ yazdı:   Erdoğan’ın oyun planını deşifre ediyorum

24 Haziran 2023

Erdoğan ve kadim yol arkadaşı Bahçeli çok çetin bir seçim maratonundan alınlarının teriyle çıktılar, ama Türkiye’yi tümden teslim aldıkları beş yıl boyunca ne yapmayı planladıklarını açıkça ortaya koymadılar.  AKP’nin Cumhuriyet’in 100cü yılı manifestosu seçim propagandasında bile kullanılmadı.  Çarşamba grup toplantısında Erdoğan zamanının büyük bir bölümünü muhalefete saldırmakla kullanırken, vizyon olarak ortaya yerel seçim zaferi ve türban anayasa değişikliği dışında bir hedef koymadı. Önümüzdeki dönemde siyasetin dinamiklerini çözümleyebilmek için Erdoğan ve bir ölçüde de Bahçeli’nin niyetlerini deşifre etmenin önemli. Erdoğan’ın dört hedefi var:

  • Dış kaynak ve içerde yeni mega-projelerle ekonomiyi şahlandırmak,
  • Suriye sorununu bir şekilde çözümlemek,
  • Yerel seçimleri kazanmak,
  • Kendisi veya yerine seçeceği aile üyesinin iktidarını şimdiden garantiye almak ve AKP’nin %35’e düşen oyuyla tek başına iktidar olmasını sağlamak.

 

Ekonomiyi şaha kaldırmak:  Her geçen gün Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan atamalarının enflasyonla mücadele değil, ekonominin büyümesi ve tıkanan rant kanallarının yeniden açılması amacıyla yapıldığını düşünüyorum. Belki de Erdoğan’ın yabancı müttefikleri Türkiye’ye yatırım yapmak için geleneksel politikalara dönüş ve bunların icraatında da bu ekolden düşünen kişilerin görev başında olmasını şart koştu.

Peki dış kaynak nereye gelecek? Şimşek ve Erkan’ın “Batılı” duruşları sayesinde sıcak parayı ikna etmesi sadece ilk aşama.  Erdoğan’ın THY,  İstanbul Havalimanı, Turkcell ve T Telekom gibi şirketleri Azarbeycan veya Arap sermayesine satması önemli bir gelir kaynağı yaratır. Fakat, Erdoğan açısından ekonomide (onun) tüm sorunlarını çözecek proje Kanal İstanbul. Ekonomide göreceli istikrar sağlanıp, yerel seçim atlatıldıktan sonra bu konunun bir kez daha gündeme gelmesi ve Arap sermayesine ciddi bir pazarlama hamlesi mümkün.

 

Erdoğan düşük enflasyon eşliğinde büyüme  sorununu geleneksel politikalarla çözmeye niyetli değil. “Arz geliştirici” hamlelerle  ivmeyi yeniden yakalayacak. Bunlardan üç tanesi hem kısmen gerçekçi hem de Erdoğan’ın kafasındaki yerli ve milli ekonomi modeline uyumlu:

  • Karadeniz Gazı
  • Gabar Petrolü
  • Rus petrol ve doğal gazı için bölgesel dağıtım merkezi (hub) olarak konumlanmak.

Ek olarak, Mısır ve İsrail’le yakınlaşmanın önemli gerekçelerinden biri de Afrika’dan Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye ulaşacak dev bir doğal gaz boru hattı projesini hayata geçirmek olabilir.

Bu senaryoda, Şimşek’in görevi enflasyon ve gittikçe göze çarpan bütçe açığı sorununu çözmek değil, ekonomiyi resesyona sokmadan idare etmek ve  yabancı sermaye çevrelerine güven vermek olacak. Sonuçta, geleneksel politikalara tedricen dönüş, kur istikrarı ve bütçe açığını daraltmayı vadeden  3 yıllık Orta Vadeli Ekonomik Program üretmesi yeterli. Bir anlamda, bu senaryo Şimşek’in enflasyon sorununu çözmese de, kontrol altında tuttuğu ve faizleri çok yükseltmediği sürece görevde kalabileceği izlenimini veriyor.

 

Suriye sorununu çözmek:  Seçimlerde Zafer Partisi/Ümit Özdağ ve Sinan Oğan’ın aldığı oylar Suriye’li mültecileri geri yollamanın gerekliliğine inandırmış olabilir Erdoğan’ı. Ek olarak, Rusya’nın Esad’la barış ve TSK’nın Suriye’den çekilmesi yönünde çok sert baskı yaptığı da malum. Putin, bu çerçevede sopa yerine havuç da kullanıyor olabilir. Örneğin, BOTAŞ’a bu kış da kredili doğal gaz satışı veya alacakların bir kaç yıl daha ertelenmesi teklif edilmiş olabilir.

Erdoğan için Suriye sorununu çözmek iki başlıkta anlam buluyor. İlkin, mültecilerin geri dönmesi (Kuzey Batı Suriye); ikincisi ise Fırat’ın Doğusu’nda Kürt varlığı ve ABD desteğinin sürmesi. İlkini nasıl çözecek, sadece ham fikirler yürütebilirim.

Esad milyonlarça mülteciyi geri almaya ikna edilebilir mi?  Esat’a mültecilerin güvenli geri dönüşünü de kapsayacak  barış karşılığında yüklü miktarda ticaret imtiyazı ve Türk şirketlerinin  Suriye’de yeniden yapılanma faaliyetlerinde aktif şekilde yer alması teklif edilebilir. Eğer  ikna olmazsa, Erdoğan’ın Esad’a gerçekleri hatırlatmak için  Kuzey Batı Suriye’de yeni askeri operasyonlar düzenlemesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Erdoğan ve Bahçeli’nin Fırat’ın Doğusu’nda Kürt varlığını imha etmek veya ABD’yi bölgeden kovmak gibi bir niyetleri olmadığını düşünüyorum. Aksine,  ticari ve askeri gücü kontrol edilebilir bir Kürt devletçiği, seçmeni PKK tehdidine karşı şartlandırmak ve ABD düşmanlığını körüklemek için ideal.

 

Yerel seçimleri kazanmak:  Erdoğan bu seçimde dersini aldı. İmamoğlu ve Yavaş gibi popüler belediye başkanları genel ve başkanlık seçiminde etkili olabiliyor. Daha da önemlisi, büyük kentlerin CHP idaresinde kalması AKP’nin rant dağıtma  imkanlarını kıstığı için partinin oylarını düşürüyor.

Erdoğan’ın yerel seçimleri kazanmak için başta İmamoğlu,  kritik CHP’li belediyelere operasyon çekmesi en basit çözüm.  Ama bu atılım hemen gerçekleşmez. Erdoğan önce CHP içinde liderlik çekişmesinin bitmesini bekleyecek. Eğer öngördüğüm gibi Kemal Kılıçdaroğlu (KK) başkan kalır, İmamoğlu’na ise İstanbul ve belediye meclisini kazanması halinde parti başkanlığına terfi teklif edilirse, siyasi yasak gelecek.

İktidarını garantiye almak: Aslında bu hedef bir kaç alt başlığı kapsıyor.

  • Yeniden seçilmesinin yolunu açmak,
  • Kendi seçtiği bir ismin başkanlığa atanmasını sağlamak,
  • AKP’nin azalan oyuyla tek başına iktidara gelebilmesi. En azından AKP-MHP’nin iktidarda sürekli kalmasının yollarını açmak.

 

Anayasa değişikliği ısrarının altında aslında bu hedeflerin yattığını düşünüyorum. Eğer mesele “aileyi korumak” ve türbanı anayasal hak haline getirmekse, bunun için çok uzun ve kavgalı geçecek bir anayasa eksersizine ihtiyaç yok.

Erdoğan, anayasa çerçevesinde hedefini gerçekleştirmek için önce Millet İttifakı’nın dağılmasını bekleyecek. Çarşamba grup konuşmasında sürekli KK’na yüklenmesi de Mİ’nın yeniden biraraya gelmesini  engelleme girişimi olarak okunabilir. Eğer ittifak dağılırsa, SP-DEVA-Gelecek üçlüsünün otomatik olarak anayasa değişikliğine destek vereceğini düşünüyor olabilir. Bahçeli’nin itirazı nedeniyle İYİP’le bir yakınlaşmanın mümkün olmadığı düşüncesindeyim.

 

 

FÖŞ

 

NOT: Bu makale Atilla Yeşilada, Güldem Atabay ve İstanbulAnalytics ekibi tarafından hazırlanan ÖZEL rapordan alıntılandı.

Raporlarımıza abonelik konusunda bilgi almak için [email protected] a e-mail atmanızı rica ederim.

Raporlarımız yatırım tavsiyesi içermez ve ücretlidir.

 

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları