Sosyal Medya

FÖŞ yazdı:  ABD bizden ne istiyor?

2 Aralık 2023

Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan’dan oluşan Ekonomi Kabinesi ekonomiyi istikrara kavuşturmak için yoğun çaba harcıyor. Sonuçlarını da yavaş  yavaş alıyoruz. Velakin, Türkiye’nin ekonomik huzur ve refaha kavuşması için içerde yapılan politika ayarlamaları yeterli değil. Türkiye ihracatını geliştirmek için AB’yle, sıcak para ve banka kredisi için de ABD’yle ilişkilerini rayına oturtmak zorunda.

 

Erdoğan, ekonomik refah için Batı’yla iyi geçinmenin değerini takdir edemiyor

Erdoğan’ın artık ortodoks ekonomi politikalarına gönül verdiğine ikna oldum. Türkiye bir kez daha Naci Ağbal skandalı yaşamaz. Epistomolojik kopuşa geri dönülmez.

Öte yanda, Erdoğan’ın ekonomik programın başarıya erişmesi için ABD-AB’yle ilişkileri rayına oturtmanın kaçınılmazlığını henüz kavradığını sanmıyorum.  Bakın, Murat Yetkin şöyle yazıyor:

“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dış politikada zafer haberleri veremedikçe içeriyi sıkıştırıyor. Dikkatleri ekonomiden dağıtmak için attığı Anayasa değişikliği hamleleri nafile çıktıkça da girişilen bütün medya operasyonlarına rağmen, 2024’te IMF’yi filan mumla aratacak kemer sıkma politikaları saklanamaz hale geliyor. Oysa, özellikle de haberleri çoğunlukla TRT’den alan seçmen kitlesi için şu sıra, tam da Gazze Krizi devam ederken “Erdoğan’ın dış politika zaferi” olarak duyurulabilecek gelişmelerin iç siyasette kullanım değeri yüksek olurdu”.

ABD ve AB’den önemli beklentilerimiz var

Dış politika zaferleri, kısa vadede  Biden tarafından Beyaz Saray’a davet edilmek, F-16’ları teslim almak ve F-35 projesi çerçevesinde söz verdikleri uçakları teslim etmeyip gasp ettikleri $1.5 milyar kaymeyi geri almak olur.

AB cephesinde ise, yılsonu liderler zirvesinde Gümrük Birliği’nin yenilenmesi için yeşil ışık yakılması. Bu konuyu ayrıyeten değerlendireceğim, çünkü Türkyie – AB ilişkilerinde sorun büyük ölçüde AB liderlerinin İslamafobisi ve vizyon eksikliğinden kaynaklanıyor.

ABD’ye gelince, Beyaz Saray bir kaç gün öncesine kadar sabırla TBMM’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylamasını bekledi. Ama, Ankara’nın sözünü tutacağına dair  güveni bitmiş olabilir. Bazı kaynaklara göre, Erdoğan ve Bahçeli’nin onayı geciktirmesinin nedeni, F-16’ları asla teslim alamayacağımız şüphesi. Niye böyle düşünürler bilinmez tabii.

Brian Nelson  niye geldi?

Bu bağlamda, ABD Hazine Bakanlığı Terör ve Finansal İstihbarat Müsteşarı Brian Nelson’ın bu yıl ikinci kez Türkiye’yi ziyaret etmesi ne anlama geliyor?  Dış politika uzmanı Zeynep Gürcanlı  şunları kaydetti:

“Nelson daha önce de Türkiye’yi ziyaret etmiş, görüşmelerinde ABD yönetiminin Rusya’ya koymuş olduğu yaptırımlar konusunda hem Türk hükümetine, hem de özel sektör temsilcilerine ayrıntılı bilgilendirme yapmıştı. Nitekim Nelson’un 2023’ün ilk haftalarındaki ziyaretinin ardından Amerikan Hazinesi Rusya bağlantılı olarak bazı Türk şirket ya da şahıslarına yaptırım koydu.

***

Nelson’un aynı yıl içinde Türkiye’ye yaptığı bu ikinci ziyarete, Rus dosyasına bir de “Hamas dosyası” eklenmiş görünüyor.

Hamas’ın İsrail’e karşı yürüttüğü savaşı finanse etmek ve kendisini “terörist” listesine dahil eden ABD’nin yaptırımlarını delmek için Ortadoğu ülkelerinde “yaratıcı” finansal sistemler kurmuş olduğu da pek sır değil; Batı basını ise, bu “yaratıcı” para toplama ve sevketme sistemlerinin Türkiye’ye de uzanmış olduğunu yazıp çiziyor son dönemde”.

Nelson’un ziyareti ABD açısından meşru nedenlere dayanıyor olabilir. Eğer gerçekten Türk vatandaş ve/ya şirketleri Rusya’ya askeri malzeme ihracatı yasağını deliyorsa, ABD önlem ister.

Bize göre HAMAS terör örgütü değil de, ABD için öyle. HAMAS’ın Türkiye üzerinden para aklamasına karşı sıkı önlem istemesi de masum.

 

ABD’nin gerçek niyeti başka

Bu istekler meşru da, bence ABD devleti Rusya ve Hamas konularında Erdoğan veya AKP’nin bu işin içinde olmadığını biliyor.  Yasaklı ticaret ve para trafiği, her zaman en zayıf nokta üzerinden akar. Her iki örnekte de Türkiye en zayıf nokta.

Rusya’yla ticareti daha sıkı denetlemek Gümrük İdaresi’nin becerileri ötesinde olabilir. Zaten miktar küçük. Aynı suçlamalar Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne de yöneltilmiş durumda. Tüm Yunan deniz filosu Rus petrolü kaçakçılığında kullanılıyor.

HAMAS konusunda daha sıkı önlem alınabilir de, nasıl?   MASAK, BDDK ve SPK’nın bu konuda uzman ekibi yok ki? Ayrıca, Türkiye üzerinden Hamas parası aklanıyorsa miktarı ne kadardır?  Yüksek bir miktar olsa herhalde ödemeler dengesi hata noksan kaleminde göze çarpar.

Bence ABD’nin başka niyetleri var. Birinci niyeti, ne pahasına olursa olsun TBMM’nin İsveç’in üyeliğini onaylaması. NATO, artık Ukrayna’da yıllar sürecek bir savaş ve Zelensky’nin yenilgisine karşı stratejik plan hazırlıyor.  Finlandiya ve İsveç Putin’in Avrupa’da yayılmasına set çekme hususunda iki çok önemli ülke. Biz tüm NATO planlamasına veto çektik yani.

Ayrıca herhalde Erdoğan da biliyordur. İsveç hükümetinin PKK ve FETÖ’cü terör zanlıları için atabileceği fazla adım kalmadı. İş yargıya intikal etti. Tüm Avrupa bizim terörist yaftası yapıştırırken hiç de adil davranmadığımız kanısında.

İsrail ajitasyonu Batı ve Körfez monarşilerini bıktırdı

Hamas yaptırımları bahanesinin arkasında ise Erdoğan’ın İsrail karşıtı koroya liderlik etmesi var. Doğru, Erdoğan bir yandan İsrail’e söverken, öte yanda ticaret gayet güzel artıyor. Ama, Erdoğan sürekli araya girerek ABD’nin perde arkasında İsrail’i Gazze’de kalıcı ateşkese ikna çabalarını baltalıyor. Daha da kötüsü, ne Körfez monarşileri ne de Mısır Hamas’tan hiç hoşlanmaz. Erdoğan bağırınca Arap halkları arasında itibarı yükseliyor. Geçmişte de bu örneği yaşadık, Araplar Erdoğan’ın kendi sahalarına girip halkı kışkırtmasından hiç hoşnut değil.

 

Peki, ABD asli hedefine ulaşamazsa ne yapabilir?  İlk adım, yaptırımlar artar. Düzinelerce Türk vatandaşı ve şirketi kara listeye alınır. İkincisi, FATF gri listeden ebediyen çıkamayız. Üçüncüsü, ABD  Hazinesi fon yöneticileri ve ticari bankalara bu aşamada Türkiye’de yatırım ve yeni kredi açmanın riskli olacağını fısıldar. Döviz girişi aksar. En kötü senaryoda ise Biden sorunu Kongre’ye intikal ettirir. Demokratlar gündeme devletimize karşı yaptırım önerisi getirir. Yani, yeni bir Magnitsky Yasası yaptırımı tartışılır.  Geçen sefer bizi bu badireden Trump kurtarmıştı. Ama bu kez seçimi kazanır mı, bilinmez. Kazanamazsa, Türkiye Halkbank davası örneğinde olduğu  gibi yıllarca yaptırım tehlikesini savurmakla uğraşır. Bu süre zarfında da ticari ve finansal ilişkilerimiz hasar görür.

 

Bunlar mı milli menfaat?

Türkiye ABD ve AB ne isterse yapmaya mecbur diye bir kural yok. Milli menfaatlerimiz için gerekirse ekonomik fedakarlıklara da katlanırız. Batı baskısına  dik dururuz. Ama İsveç üyeliğini geciktirmek ve sürekli İsrail’e sövmek  milli menfaatlerimiz arasında mı?

 

FÖŞ

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları