Sosyal Medya

FÖŞ yazdı:  Ekonomiye format atıldı  

10 Şubat 2023

Muhtemelen dünya tarihine damga vuracak şiddette depremin beynimdeki şoku o denli yıkıcı ki,  acıyı biraz bastırıp, gerçeği hazmetmem 5 gün aldı.  Cuma sabahı can kaybı 18 bini aştı, ama uzmanlara göre, misliyle büyüyecek. The Economist’te de yer alan Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’a göre: Göçüntü altında kalınan yer yaklaşık 330 kilometrelik bir kuşak. 10 tane ili etkiliyor. Yaklaşık 4 milyon konutun bulunduğu bir yer. En az 13 milyon kişi bu konutlarda otururken şu anda yaklaşık 7 bin konut göçmüş durumda ve insanlar çaresiz…… Benim hesaplarıma göre 4 kat üzerinden ve 8 daire olarak hesapladığımda yaklaşık 200 bin kişi göçük altında. Göçükten çıkarılan insan sayısı yaklaşık 8 bin kişi. Eğer hesap doğruysa yani bunun bir garantisi yok.”    200 bin can….Bir insan kalbi ne kadar acı kaldırır kardeşim?  Nerde felç olur insan dimağı, boş boş ufka bakmaya başlar?

Deprem çok geniş bir coğrafyayı vurdu.  Bu konuyu görsel olarak vurgulamak önemli,  çünkü 14 milyon insan için duyduğum acının yanında, kapıldığım dehşeti kelimelerle anlatamam size:  İlk harita Financial Times’tan:

 

İkinci harita ise maalesef kaynağını not almayı ihmal       ettiğim bir Twitter kullanıcısından:

 

Bu devasa coğrafyada 14 milyon insan yaşıyor, ekonomiye katkısı ise takriben GSYİH’nın %9’u kadar.  Büyük Marmara Depremi yaz aylarında vurdu, ve Ecevit Koalisyonu’nu IMF’yle stand-by anlaşması imzalamaya zorladı. Bu yüzden hem deprem sonrası hayatta kalmak kolaydı, hem de depremin yaralarını sarma çabasına yüksek dozda dış kaynak eşlik etti. Bu kez tam tersi bir manzarayla karşı karşıyayız.

Marmara Depremi ardından Düzce Depremi 1000’e yakın can aldı. Bu depremde ise, artçılar en az bir yıl sürecek, ve çok sayıda, Richter ölçeğinde 6.5 şiddetinde artçı meydana gelecek. Halen hasar almış olup da eğreti duran bina ve tesislerin birbiri ardına yıkılması küçümsenemez olasılık.

İlk facia kritik altyapıya az zarar verdi. Sadece İskenderun Limanı halen kullanılamaz halde. Fakat, artçılar Bakü-Ceyhan, Kerkük-Ceyhan petrol boru hatları ve bölgeden geçen çok sayıda doğal gaz boru hattını kullanılamaz hale getirebilir. Baharda barajların çatlaması ve su baskınları ihtimalini de hesaplamak zorundayız.

Bölgede kış en az 1.5 ay daha sürecek. Etkin çalışsa dahi, devletin imkanları evsiz kalmasını beklediğim 1 milyon civarında insanı hayatta tutmaya yetmeyebilir.  Üstelik devletin etkin çalıştığını da yok.  Devlet RTE oldu, RTE de empati eksikliği yaşıyor, önce seçim sonra hizmet diyor artık.

Özetle, sosyo-ekonomik yapıda artçılar yaracak bir facianın daha başındayız. Bu boyutta bir şokun ekonomi ve siyasette açacağı kalıcı yaralar, halen uygulanan akıldışı ekonomi politikaları ve siyasi rekabetten adeta ölüm dövüşüne dönüşen çatışmadan dolayı katlanarak artar.

Ekonomide zarar tespiti biraz da “kullanıcıya özel” bir ürün. Soruyu kamuya maliyet, milli gelir hesaplarında değişim, ödemeler dengesi dinamikleri gibi parçalara ayırıp cevaplayayım.

 

Analizimde  Ercan Türkan’ın yazdığı DEPREM BÖLGESİNİN    EKONOMİK GÖSTERGELERİ VE ÜLKE EKONOMİSİNE KATKILARI başlıklı analizde yer alan bir tablo rehber oldu, bakalım bölgenin ekonomik sikleti neymiş?[1] 

 

Cuma günü itibarıyla basına yansıyan hasar tahminlerini de paylaşayım. İlk analiz Reuters’ten gelmişti: Hesaplamalarına başvurduğu toplam üç ekonomist depremin GSYH’ye etkisini 0.6 ila 2 puan arasında kayıp olarak hesapladı. Ekonomistler üretimin %50 oranında aksadığı ve bu düşüşün 6-12 ay gibi bir sürede telafi edildiği bir senaryoyu baz alıyor. Bir yetkili de bu yıl büyümenin ilk tahminlerden deprem nedeniyle 1-2 puan aşağıda kalabileceğini söyledi.

Bloomberg ekonomisti Selva Bahar Baziki ise şu yorumu kalem aldı: “Bir önceki büyük depremle karşılaştırarak pazartesi günkü depremlerde kamu harcamalarının GSYİH’nın %5,5’ine eşdeğer olabileceğine dair ilk kaba bir tahminde bulunuyoruz. Muhtemel bir hükümet destekli kredi planı daha yüksek bir sayıya neden olabilir…. Depremlerin göreceli büyüklüğü ve bölgenin ekonomisini hesaba katarsak, pazartesi günkü felaketle ilgili olası kamu harcamalarını kısa vadede GSYİH’nın kabaca %2,6’sına denk getiriyor…. Konut inşaatı da dahil olmak üzere uzun vadeli bir bakış açısıyla, Van depremine yönelik kamu harcamalarını Türkiye GSYİH’sının yaklaşık %0,3’üne taşımıştı. Aynı ölçeklendirme sisteminin uygulanması, pazartesi günkü felaket için yapılan harcamaların GSYİH’nın yaklaşık %5,5’ine ulaşabileceğini gösteriyor. Yeniden inşa zaman aldığı için maliyetler muhtemelen iki yıla yayılacak.”

 

Fitch Ratings “Sahada durum gelişirken, ekonomik kayıpları tahmin etmek zor, ancak 2 milyar doları aşması muhtemel görünüyor ve zamanla 4 milyar dolara veya daha fazlasına ulaşabilir” açıklamasında bulundu.

Şimdi de kendi düşüncelerimi yazayım: Çarşamba akşamı IFC yöneticileri ile yaptığım sanal görüşmede, bir uzman Gelişmekte Olan Ülkeler’de böyle depremlerin uzun vadeli trend büyümeyi 1-1.5 puan aşağı çektiği görüşünü paylaştı.  Neden böyle oluyor?  Çünkü üretmek için sermaye lazım. Nedir sermaye?  Deprem bölgesinde 2 tür sermaye var. İlki duran varlıklar. Yani, konutlar, ticari binalar, ekipman, makina ve  ölçülmesi zor “fiziksel teknoloji”, yani bilgisayara yüklediğin yazılım.  Duran varlık olarak tarımda kullanılan arazi, makina ve hayvan sayısı gibi kalemler çok önemli. İkinci tür servet  finansal varlıklar.  Şimdi ikinci tür servet birinci tür servetteki kaybı tazmin ve tamirde kullanılacak. Kamunun gücü sadece kendine ait altyapı tamirine yeter, o da belki. Özel sektör biraz sigorta tahsil eder, ama servet kaybının %90’nı kendi imkanlarıyla tamir edecek. Öyle bir servet yok ki o bölgede.

Kısa vadeli bakış açısından GSYİH kaybı önemli olmayabilir. Diğer bölgeler ve ithalat üretim açığını telafi eder. Bölgede evsiz ve işsiz kalan yurttaşların tüketim harcamalarının ise bir ölçüde tasarruflarından, bir ölçüde de kamu desteği ile trendinde sürdürülebilmesi mümkün. Sonuçta, 2-3Ç’de büyüme mütevazi ölçüde daralır. Ama bölge tarımda çok önemli rol oynuyor. Bu kentlerden pazara giren tarımsal mahsulun azalması ya da gecikmesi gıda enflasyonuna kötü vurur derim.

Dış dengede kayda değer bir değişim beklemiyorum. Bölgenin ihracat katkısı küçümsenemez, deprem yardımları nedeniyle ithalat da artacak. Fakat, bölgede enerji tüketimi ve lüks ürün talebi azalacağı  için ithalat da gerileyebilir.

 

Cari açık finansmanı konusunda birkaç sürprize hazır olmalıyız. İlkin, EĞER Putin ve Arap Ülkeleri gerçekten Erdoğan rejimine destek veriyorsa nakdi yardımların sisteme akması beklenir ama bunun olasılığı düşük.  Dünya Bankası felaketten etkilenen insanlar için 1 milyar dolarlık ek yardım paketinin  hazırlandığını ifade etti, ama fonlar belediyelere gidecek ve proje karşılığı!

Deprem sonrası bölgeye kredilerin vadesini uzatmak ve faizlerden feragat etmek zorunda bırakılan bankacılık sistemi dış kredileri ne ölçüde yenilemek ister?  İstese de, global ticari bankalar bu feci koşullarda Türkiye riski almak ister mi?

Arz-talep dengesi ve kur istikrarı açısından, depremin enflasyona etkisi çok az olmalı. Fakat, fiyatlama davranışlarının artık maliyet/kar hesaplarından çok beklentileri yansıttığın biliyoruz. Tarımsal girdilerin eksilmesi ve bazı mallarda kıtlık beklentisi ile fiyat belirleme gücü olan sektör ve şirketlerin zam yapması çok olası.

Hazine’nin TCMB’de oldukça yüklü bir mevduat birikimi var. Fakat bu seçim harcamalarına kullanılacak.  Deprem harcamalarının bankalara DİBS satıp, bunların da TCMB’ye repolanması vasıtasıyla karşılanması olasılığı yüksek. Bu da geniş para arzında ivmelenmenin şiddetlenmesi demek. Friedman’ın Para Kuramı açısından, oldukça katı bir mal ve hizmet arzına karşın hızla yükselen parasal varlık daha fazla enflasyon anlamına gelir.

Deprem bölgesinde işsizlik yoğun olacak, ama uluslararası yöntemlere göre, bu insanlar işgücünden ayrılmış sayılacak. Bu yüzden işsizlikte geçmiş tahminler değişmez, fakat iş bulsa çalışacak olup da, böyle bir imkan olmadığı için zorunlu olarak işgücünü terkedenleri de hesaba katan geniş kapsamlı işsizlik göstergeleri hızla yukarı fırlayacak.

Eğer kendi çıkarına hizmet etmek değil, kalkındırmak ve refaha eriştirmek amacı güden bir hükümet olsa, bu felaketi fırsata çevirir, altyapıyı yeniler, binaları güçlendirir, parlak projeler yaparak dünyadan kredi ve mali destek çeker. Sizce öyle bir hükümet var mı bu diyarda?

 

 

 

 

[1] Araştırma ve tablonun kaynak linki:  :  https://www.researchgate.net/profile/Ercan-Tuerkan/publication/368319040_DEPREM_BOLGESININ_EKONOMIK_GOSTERGELERI_VE_ULKE_EKONOMISINE_KATKILARI/data/63e2552ac002331f725cf51e/Deprem-bolgesinde-ekonomik-aktivite-ve-ulke-ekonomisine-katkilari.pdf?origin=publication_detail

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları