Sosyal Medya

FÖŞ yazdı:  ekonomide “Hızlı ve Öfkeli” durumları

13 Kasım 2023

Bugün Londra’dan iki para yöneticisi ile konuşuyoruz. Arkadaş, “Sizin siyaset tam bir muamma” dedi. “Ne kadar düşünsem içinden çıkamıyorum”.  “Neydi Odin aşkına 3 günde biten anayasa krizi?”. Ama bir saatlik sohbette aklıma çivi yazısıyla kazınan  3 cümle şunlar oldu:  “Bizim açımızdan,  Mehmet Şimşek ekonominin kurtuluşu için tek çare. O giderse oyun biter. Erdoğan’ın ona gereken selahiyeti verdiğini görünceye kadar bizden yatırım beklemeyin”.

Doğru söze ne denir? Siyaset Mayıs seçimlerinden sonra  biraz sukunete kavuşmuştu. Önce Reisimin Hamas’ı “kurtuluş örgütü” ilanı ve İsrail’i savaş suçlarından adalete teslim etme çıkışları, akabinde de Yargıtay’la AYM arasındaki “havhav dalaşı” Batı’da yakında takip edildi.  Türkiye’ye yatırım girmesi için muhakkak cevaplanması gereken tek soruda da algıyı negatife çevirdi. Nedir o soru?

ERDOĞAN NEREYE KOŞUYOR?

 

Ben büyük bir iyi niyetle, “Eğer Reisim ve Ulu Başbuğum Bahçeli yerle seçimlerde İstanbul ve Antalya’yı alırsa, Mehmet Şimşek’e “al bu ekonomi senin” derler, bir yılda düze çıkarız dedim.

Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan’dan oluşan Ekonomi Kurmayları gerçekten imkansızı başarmak adına Ukrayna’nın Moskof’a direndiği gibi cansiperane bir savaş veriyor.  Ama, yönetim kurulu başkanı ve büyük hissedar RTE sürekli gereksiz hamlelerle oyun bozuyor.

Ekonomi Kurmayları’nın önünde çok zorlu bir kış var

Seçim sonrası zamların maliyetler kanalıyla enflasyona yansıması geride kaldı. Kurda da aşağıdaki grafikte göreceğiniz gibi REEL değerlenme başladı.

 

Naçiz kanaatim, TCMB’in elindeki FX rezervleriyle yerel seçime kadar Sıra Köprüsü’nü kazasız-belasız adımlarız.  Yani, yerel seçime kadar rahatız. Yani-yani, ya da net-net yani, TL dolar ve Euro’dan oluşan Döviz Sepetine karşı Kasım-Mart birikimli TÜFE’den daha az değer kaybeder. Bu arada, 2023 sonu, yerel seçimler sonu ve 2024 sonu dolar/TL tahminlerimi aşağıdaki videoda ilginize sundum. Benden günah gitti.

 

 

Hasılı cari açık finansmanı yerel seçime kadar zor da olsa sağlanır. Tabii, bu senaryo Brent petrolün  $90-100/varil arasında seyredeceği varsayımını içeriyor. Eğer Ukrayna veya Orta Doğu savaşlarından yayılan gerginlikler enerji fiyatlarını vurursa, Brent’te ilk   hedef $125/varil.

Velakin, enflasyona karşı savaşta önemli bir kazanım yok. Hatırlatayım, Enflasyon Raporu’nda  belirtildiği gibi, artık enflasyonu yukarı iten temel güçler aşırı hızlı seyreden iç talep ve çıpa tutmayan beklentiler.  TCMB 2024 enflasyon hedefine ulaşılması için, iç talebin kış aylarında iyice soğutulması, Ocak ayında ise asgari ücretten emekli maaşlarına  yayılan zamlar kompleksinde yıllık %40’in altında kalınması lazım.

 

 

İç talep soğumuyor bir türlü

Araştırmalarını beğeniyle izlediğim bir çok ekonomist ekim PMI, Eylül perakende satışlar ve  ödemlere dengesinde altın ve enerji hariç açığın daralmasından yola çıkarak iç talepte soğumanın başladığın beyan ettiler.  Eyvallah, ama soğuma çok yavaş. Bu hızla “donma” noktasına erişmesi yıllar alır. O kadar da zamanımız yok.  Ekonomide çok basit ve en az yer çekimi kadar sağlam bir kuram var:

 

ENFLASYONU DÜŞÜRMENİN MALİYETİ RESESYONDUR

Türkiye’de yapısal nedenlerden dolayı resesyon yaşanmaz da, en azında  halen %4 civarında seyreden GSYH’nın 2024’te  %2 hızına frenlemesi gerekiyor. İyi de politika faizleri siyasi iradeye endeksli, ufukta yerel seçim var, bütçe açıkları mecburen artacak. Bu yavaşlamayı sağlamak çok zor. Nitekim, Ekim öncü verilerine bakarsak, ekonominin bırakın yavaşlamayı, yeniden hızlanma yolunda olduğunu görebiliriz.

Öncelikle, kredi ivmesinin yavaşlaması enflasyon ve cari açık hedeflerine erişmek için önemli bir kazanım, ama 2017’den bu yana kredi/GSYH oranı 20 puan düştü, ekonomi yine de büyüdü.

 

Bir sorunumuz daha var, tüketici kredileri, özellikle kredi kartı bakiyeleri bir türlü yavaşlamıyor. Vatandaşın fiyatların her ay yükselip cebindeki bir kaç kuruşu kemireceği telaşı o  denli güçlü ki, %60 faiz bilem harcama iştahını kesmiyor.

 

İç talebi yavaşlatamadık, TL de REEL olarak değer kazanıyor,  doğal olarak dayanıklı tüketim malları ithalatını da kesemiyoruz. Bakalım Ekim öncü dış ticaret verilerine. Güzel haber, ihracatta toparlanma başlamış. ÇOK KÖTÜ haber, ithalat çok daha hızlı artmış. Ekim’de bir önceki yılın aynı ayına göre ithalat hacim endeksi Y/Y %15 kadar yükselmiş. Üstelik, altın ve enerji hariç çekirdek denge de bozulmuş. Yani, Ekim özelinde  altın  değil ithalatı patlatan, iç talep.

 

Peki, kışın buradan nereye gideriz?  Eğer RTE tabandan gelen baskılara boyun eğip, yılbaşında harcanabilir gelirlere %60-70 gibi bir zam buyurursa, oyun biter. 2024’te IMF’nin bile “durun, ne yapıyorsonuz, dingil kopacak” diye gözyaşları döktüğü sertlikte bir acı ilaç makattan zerkedilmeden, 3 haneli enflasyon ve ödemeler dengesi krizine kayış engellenemez.

Kış ayları için iyimser bir senaryo

İyimser senaryo ise TCMB’nin yıl sonuna kadar politika faizini %40’a yükseltmesiyle başlar. Bu durumda, aylık TL mevduat faizi net %4, yıllık da (bileşik) %60 civarına çıkar. Tüketici kredi faizi %70-75 bandına tırmanır. KKM’dan çıkan tasarrufların dövize değil, TL’ye dönmesi olasılığı yükselir.  Tüketici talebi bıçak gibi kesilir. Yerel seçimleri kur ya da enflasyon şoku yaşamadan atlatırız.

Peki sonra?  Cevabını önümüzdeki günlerde bir makalede vereceğim. Ama, o cevap şu kadar basit:  Ekonomik istikrarın sağlanması için muhalefetin yerel seçimleri kaybetmesi ve Türkiye’de demokrasinin tarihe gömülmesi gerekebilir.

 

Deli Kürek FÖŞ

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları