Sosyal Medya

Döviz

Deutsche Welle: Ekonomistler döviz mevduatın dondurulmasından endişeli

Ekonomi yönetimi, 28 Mayıs öncesi döviz piyasası ve bankacılık işlemlerine ilişkin adımlar atmaya başladı. Piyasada döviz ihtiyacı giderek yükselirken, ekonomiye…

Deutsche Welle: Ekonomistler döviz mevduatın dondurulmasından endişeli

Ekonomi yönetimi, 28 Mayıs öncesi döviz piyasası ve bankacılık işlemlerine ilişkin adımlar atmaya başladı. Piyasada döviz ihtiyacı giderek yükselirken, ekonomiye ilişkin beklentiler ise bozuluyor.   Deutsche Welle ve Cumhuriyet’e konuşan  3 önde gelen ekonomist sermaye kontrollerinin uygulamaya geçmesinden endişeli.

Bireysel mevduat sahibi açısından, sermaye kontrolü bankada tuttuğu döviz mevduatından işlem yapmasına sert kısıtlamalar getirilmesi, yani bazı hallerde bu mevduatın geçici olarak dondurulması anlamını taşıyor.

Linkteki ParaAnaliz haberinden görüleceği üzere, sermaye kontrolleri halen şirketler için yürürlükte. Haberde çeşitli sektör temsilcileri şirketlerine ait dövizleri dahi kullanamadıklarını beyan etti.

İş dünyası kilitlendi, kendi dövizini bile kullanamıyor

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı, Türkiye’de şu anda adı konmamış bir “sermaye kontrolü” uygulandığını söylüyor.

Cüneyt Akman ise “İnsanların banka dışı döviz tutma eğilimi artıyor. Bunu artık rakamlarda da paralel kur fiyatlarında da görmeye başladık” ifadesini kullandı.

 

“ÇARKLAR TIKANACAK”

Seçimlerin yeni ekonomi politikalarının belirlenmesi açısından önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Selva Demiralp, acilen ortodoks politikalara dönülmesi gerektiğini belirterek “Bankalar yüzde 35 faiz ödeyerek topladığı mevduatı yüzde 15 faizle şirketlere satmak durumunda. Bu sebeple ticari krediler önemli ölçüde kısıldı. Bunun şirketlere yansıması ise likidite bulunamaması ve sistemin çarklarının dönememesi demek. Bankaları bekleyen bir diğer risk ise yine regülasyonlarla bankaların tutması gereken sabit getirili tahvillerin ileride bir faiz artışı durumunda sermaye kaybı yaratacak olması” diye konuştu.

 

“ADI KONMAMIŞ SERMAYE KONTROLÜ VAR”

Son gelişmeleri DW Türkçe’ye değerlendiren İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı, Türkiye’de şu anda adı konmamış bir “sermaye kontrolü” uygulandığını söylüyor.

 

Bugüne kadar hükümetin faizleri ve döviz kurlarını baskılamasının ana nedeninin seçim sürecinde ekonomide olumlu bir tablo çizmek olduğunu dile getiren Prof. Günçavdı, “Bu müdahalelerin Türkiye ekonomisine bedeli ağır oldu. Toplumun refahına olumlu katkı sunacak hamleler değil bunlar” diyor.

 

Hükümetin ekonomiyi olduğundan daha iyi göstermek için attığı adımları “ihtiyati tedbirler” olarak tanımladığını hatırlatan Prof. Günçavdı, “İhtiyati tedbirler makro ekonomik para politikasını tamamlayıcı olması gereken tedbirlerdir. AKP döneminde kullanılış şekli ise tutarlı olması gereken iktisat politikalarına uygun değil. Bunun adı tedbir değil, baskı” diye konuşuyor.

 

“ERDOĞAN KAZANIRSA KREDİ AÇIĞI BÜYÜYECEK”

28 Mayıs sonrası için merak edilen konulardan biri de Türkiye’ye ilişkin yükselen risk algısıyla birlikte dövize olan talebin artmasının bireysel hesaplar için yeni sınırlamalara neden olup olmayacağı. Bu noktada gerek piyasa oyuncuları gerekse ekonomistler, bankada dolar ya da euro hesabı olan vatandaşların pek çok olumsuz gelişmeye hazırlık olması gerektiğini görüşünde.

 

“Bireysel hesaplara tedbirler getirilmesinin koşulları ortaya çıkarsa, bundan kaçış olmaz” diyen Prof. Dr. Öner Günçavdı, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını kazanması halinde Türkiye’ye ilişkin kredi açığının büyüyeceğini belirtiyor.

Bu durumda Türkiye’nin ihtiyacı olan kaynağın yurtdışından gelmeyeceğini, ihtiyaç duyulan sermayenin içeriden bulunması gerektiğini kaydeden Günçavdı, şöyle konuşuyor:

 

“Bu da ancak vergi gelirleri yoluyla bulunabilir. Tasarrufların artırılması için vatandaştan vergi yoluyla kaynak yaratma yoluna gidilecektir. Bu da politikaların yarattığı sorunların faturasının vatandaşa çıkarılacağını gösteriyor.”

 

 

“DÖVİZ TALEBİ BANKACILIK DIŞINA ÇIKIYOR”

 

DW Türkçe’ye konuşan ekonomist Cüneyt Akman, Türkiye’nin iki yıl vadeli Eurobond faizlerinin dolar cinsinden yaklaşık yüzde 11 seviyesine geldiğini belirterek “Türkiye mevcut şekilde borçlanmaya ve rezervlerini eritmeye devam ederse, her yıl bir öncekinden 2 kat fazla borç ödeyecek hale gelebiliriz” diyor.

 

Rezervlerin giderek düşmesi ile birlikte olası bir kur krizinden çekinen insanların döviz almaya yöneldiğine işaret eden Akman, hükümet tarafından bankalara yapılan döviz baskısı nedeniyle serbest piyasada farklı döviz kurları oluştuğuna, insanlar arasında giderek “döviz bulunamıyor” endişesinin yayıldığına dikkat çekiyor.

 

Ekonomi yönetiminin dövizi baskılamaya yönelik adımlarıyla birlikte, son dönemde döviz talebinin bankacılık sisteminin dışına doğru kaymaya başladığını ifade eden Cüneyt Akman, “İnsanların banka dışı döviz tutma eğilimi artıyor. Bunu artık rakamlarda da paralel kur fiyatlarında da görmeye başladık. Dövizin azalması ayrı bir problem, dövize bu şekilde kayılması iki misli bir problemdir” diye konuşuyor.

 

“EKONOMİDE DAHA KÖTÜYÜ GÖREBİLİRİZ”

Ekonomist Cüneyt Akman’a göre, artık döviz talebini KKM ile durdurulamayacağı ortaya çıkmış olsa da, KKM’ye yönelen paranın oluşturduğu yükten hızlı bir şekilde kurtulmak mümkün olmayacak. 28 Mayıs’ta cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu da tamamlandıktan sonra, bu seçim sürecinin geride kalacağını dile getiren Akman, şunları söylüyor:

 

“Kurun mevcut şekilde baskılanması, adeta bir yayın üstüne elinizle bastırmak gibi bir etki yaratıyor. Elinizi çektiğiniz an, yay yukarı fırlayacak. Seçim maratonu bittikten sonra, başa gelecek hükümet bir an önce mevcut politikaları terk ederse Türkiye’nin bir şansı olur. Aksi takdirde, mevcut politikalarda ayak diretilirse bugünden daha kötü bir noktaya savrulacağız.”

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler