Sosyal Medya

Erol Taşdelen: Kur Korumalı Vadeli hesaplarda hesaplar şaşabilir!

3 Ocak 2022

20 Aralık Pazartesi gizemi ile Türk Bankacılık/Finans tarihinde unutulmayacak bir gün olarak yerini alacağı ve tartışmaları uzun süreceği şimdiden kesinleşti. Tartışmanın ana unsurlarından birini Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan’da itiraf ettiği gibi “Kur kendini buraya atmadan önce daha erken müdahale edilebilirdi. Orada geç kalmışlık var mı, elbette olabilir ” cümlesi özetler niteliğinde.

Kura müdahalenin ben 20 Aralık Pazartesinden öncesi 16-17 Perşembe ve Cuma günü en kötü ihtimalle Pazar gecesi bekliyordum. Bu günlerde müdahale edilse USD/TL kuru 18’leri geçmeyecek alev harlanmadan söndürülebilecekti. Bırakın söndürme girişimi söylemler ile daha da artması sağlandı maalesef. 1-20 Aralık arası evini arabasını satandan tutun da bankalarda kredi alıp USD / EURO alan vatandaşlar oldu. Bazı bankalar kredi kart nakit çekme limitlerine engeller koymak zorunda kaldı. Zira vatandaş o hale getirildi ki USD 20-22 TL olacak algısı yaratıldı. Bu algının yaratılmasında “Merkez Bankası faiz indirme politikasından vaz geçmeyeceği” söylemleri yanında; yayılan iki haberin etkisi oldu. Birincisi; Gazeteci Cüneyt Özdemir‘in programında dolardaki hareketliliği değerlendiren Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı gazeteci, ekonomist Şeref Oğuz‘un Katar ile uzatılan SWAP anlaşmasında 1 doların 22 Türk lirası olarak sabitlendiğini öne sürmesi sosyal medyada gündem oldu. İkinci haber de; iphone’un sürekli yeni kurlara göre fiyat güncelleme haberleri. Kur yükselmesinde algının oluşmasında yukarıda bahsettiğim bu iki haberin USD/TL kurunun 18 TL’yi aşmasında etkisi büyük oldu.

20 Aralık öncesi neler yaşandı, şampanya patlatanlar nasıl iflas etti!

20 Aralık Pazartesi’nden önce kurun depara kalktığı 17 Aralık Cuma sabahı borsada çoğu hisse senedi +%5 artışta iken akşam 16:00’dan sonra yarım saatte %-10’lara geriledi; 20 Aralık sabahı +%5’lerde açılan bir çok hisse senedi yatırımcıları çekerken akşam üzeri bir önceki gün gibi kısa sürede aynı saatlerde -%10’larda olmasını kimse bana normal diye anlatmasın! Borsa tarihimizde böyle iki gün yoktur. Belli ki birileri artı eksi dalgalanmada %20-30 arasında ciddi Kar elde etti. 20 Aralık gecesi olacaklardan haberdar olanlar(!), tahmin edenler ciddi karlar yaptı. İleride bu dönem incelendiğinde ciddi araştırılması gereken olay da bu aslında. Borsa’da bu spekülatif işlemleri kim ateşledi, ana alıcı / satıcılar kimlerdi ortaya çıkarılmalı. İş o kadar ciddi ki pek dillendirilmedi ama Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası – VİOP piyasası 20 Aralık geldiğinde 4 milyar TL teminat açığına düştü. Aralık ayı kümülatif teminat açığı 6 milyar TL’yi aştı. Böyle bir durum Türk Borsa tarihinde yok. Hala açığı kapatamayan müşteri ve aracı kurumlar var. Bazı aracı kurumlar yakında patlar ise şaşırmayın. İş o kadar vahim. 20 Aralık gecesine kadar kur üzerinde yukarıya opsiyon işlemi yapan ve o gece şampanyalar patlatıp sızanlar sabah bütün varlığını kaybettiği gibi borçlu şeklinde uyandı. Birileri için iyi operasyondu açıkçası!

Maliye Bakanının sözlerine kimse inanmadı!

Her ne kadar çiçeği burnunda Maliye Bakanı Nurettin Nebati “gözümün içine bak” diye rahat davranıp; durumu anlattığı o gece için “… dövizin düşüşünü gördüğümde kıpır kıpır oldum, ama bu kadar hızlı beklemiyordum. Arkadaşlara sordum biz bir şey yaptık mı? Yok efendim. Lan nasıl? Harika, muhteşem bir şey. Çünkü orada kurumlar yok. 20 Aralık hayatımın gecesiydi” diye açıklayıp “kurun düşmesinde kurumların müdahalesi olmadığını” söyleyip  “vatandaşlar internet üzerinde döviz bozarak kuru indirdi” diye açıklama yapsa da durumun tam tersi olduğu daha sonra ortaya net olarak çıktı. Zira Merkez Bankası rezervlerinde ciddi azalma olduğu açıklanan rakamlarla da ispatlanmasına rağmen Maliye Bankanı söylemleri için özür dilemedi. Zaten bankacılığın nasıl işlediğini bilenler, vatandaşın döviz bozdurmasından kaynaklı kur düşmediğini algıladı, hatta bakanın sözlerine inanan da olmadı. Zira gece bankalar bir defa kur makasını iyice açıyor, çoğu banka o gece zaten işlemlere izin vermedi. Üstelik internet işlemlerinde işlem limiti sınırlı olduğu için vatandaş ya da firma istese de “hesaplarındaki dövizi bozayım” dese de bozamazdı. Bakan belli ki bankaların internet işlemlerinde döviz alım satım kurallarını bilmiyor. Banak ne olup bittiğini bilmediği söylemesine rağmen nasıl olduğunu kendi mantığına göre inanarak söylüyor!

Kur Korumalı ( Kur Garantili ) hesaplar amacına ulaştı mı?

Resmi söylemde “Kur Korumalı Vadeli Hesap” olarak geçse de bu hesaplar aslında KUR GARANTİLİ vadeli hesaplar. Bu hesaplarda amaçlanan, “dövize dönmüş vatandaşların veya korkudan yastık altına evine; bankaların kiralık kasalarına kaçırmış dövizlerin sisteme geri kazandırılarak dövizdeki talebi durdurulması ve dolarizasyonun engellenmesi” idi. “KUR GARANTİLİ HESAP” söylemi dövize olan talebi durdurmakta başarılı olurken Dolarizasyonun düşmesini engelleyemedi. Nereden biliyoruz bunu Merkez Bankası ve BDDK’nın yayınladığı bankalardaki mevduat hesap bakiye bilgilerinden. Merkez Banaksı ve BDDK resmi verilere göre;  Gerçek Kişilerin 17 Aralık’ta Banka hesaplarında 163,8 milyar USD mevduatı varken 24 Aralık rakamları 163,3 milyar USD olarak açıklandı. Azalış 373 milyon USD olmuş. Merkez Bankası net rezervleri ise 30 Kasımda -47,9 milyar USD iken 24 Aralıkta -64,6 milyar USD’ye gerilediği ortaya çıktı. Aradaki fark öyle böyle değil tam 16,7 milyar USD. Kısaca, dövizini TL’ye dönen vatandaş değil Merkez Bankası imiş; halktv.com yazarlarından Barış Soydan durumu güzel bir yazı ile özetledi. Piyasalardaki Yangın, Kur Korumalı ( Kur Garantili ) hesap söylemi ve vergi avantajları ile  söndürüldü ama kur hala yüksek. 2021 başında USD/TL kuru 7,43 idi unutmayalım; Merkez Bankası 31 Aralık USD kurunu 13,35 kapadı.

Kur Korumalı ( Kur Garantili ) hesaplar yanlış ürün mü?

Kamu benzer hesaplar geçmişte de denemiş başarıya ulaşamamış ve vaz geçilmişti. Hesaplarda asıl golün nereden yendiğini açıklayayım :

  1. Bu hesaplar gerçek anlamda “dövizini bozup bankaya getiren ya da bankadaki dövizini bozan müşterilere yapılmalı” idi. Söylem ve hukuki düzenlemeler de bunun üzerine ama fiiliyatta durum böyle olmadı. Bankalarda benim gördüğüm döviz bozulmasından çok mevcut vadeli TL hesaplar Kur Korumalı ( Kur Garantili ) hesaplara dönüştürüldü. İşte asıl gol de bu nokta da yendi. Bu basit durumu kanun koyucu atlamış ve bunu açıkça belirtmemişti çünkü. İki gün sonra kur farkını ödeyecek Hazine çıkıp “döviz bozdurduğunu ispatlamayana ben ödeme yapmayacağım“ derse haklı çıkar. Zira kimse “ben dışarda döviz bürosunda bozdurup bankaya getirdim” de diyemez zira kısa bir süre önce döviz bürolarına “kimlik tespit” zorunluluğu getirilmişti. O zaman Hazine “kanıtla” dediğinde elinde bunu kanıtlayacak evraklar olmalı. Ya banka dekontu ya da   döviz bürosu makbuzu. Bu evrakları  göstermeyene Hazine ödeme yapmasa haklı ve açılacak davaları da kazanır. Hatta çoğu hesabın döviz alım satım olmadan bankalarda olan mevcut TL vadeli hesapların dönüştürülmesinden kaynaklandığı ortaya çıkar.  Resmi rakamlar da bu tezimi destekliyor zaten.
  2. Hazine Vatandaşın Vergileri ile parası olanın kur farkını ödeyemez. Zaten kısa bir süre önce Meclisten geçen 2022 bütçesinde böyle bir ödenek de yok. Ve bu öyle böyle ufak bir tutar değil, milyarlarca lira ödenekten bahsediyoruz. İyimser ihtimal, “ödeme tarihinde kur açılan kurdan düşük kalır” ise ödemeden de kurtulmuş olması. Üstelik Kur Garanti ödeme Anayasanın vergi ile ilgili 73. Maddesi ve 5018 sayılı yasanın Kamu Giderini tanımlayan 3. Maddesine de aykırılığı açık. Ödenecek bu kaynağı siz milletin vergisine yükleyemezsiniz. Devlet Gelir elde edenden vergi alması gerekirken; burada gelir elde edene ek ödeme yapıyor, üstelik toplanan vergilerden ödeme durumu söz konusu. Sosyal devlet parası olana değil olmayana kaynak aktarır. Maliye Bakanlığı Kur Korumalı ( Kur Garantili ) ödemenin hangi kaynaktan ödeyeceğini en kısa sürede açıklaması gerekli. Bu sorunu ilk dile getiren İ.Ü. İktisat Fakültesi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ oldu. Elif hoca 27 Aralık’ta Habertürk’deki Teketek programında bunu söylediğinde Fatih Altaylı’nın yüzündeki şaşkınlığı tüm Türkiye izledi.
  3. Uygulama apar topar başladı, düzenlemeler sonradan geldi. USD kuru 18 lirayı görünce gecikmeli de olan uygulama açıklandı ama o kadar hazırlıksız ve acele ile alındığı belli idi ki; kurallar bile net değildi; iki gün sonra vadelide uygulanacak faiz oranı %14-17 aralığında olacağı açıklandı, ki özel bankalardan %19-20’den vadeli hesap açanlar oldu. Sonra Merkez Bankası’nın 11:00’de açıklayacak döviz kuru esas alınacağı açıklandı. Yılın son günü bundan da vaz geçilip “özel dönüşüm kuru” kaldırıldı yerine; “Merkez Bankası tarafından saat 10:00, 11:00, 12:00, 13:00, 14:00 ve 15:00’de ilan edilen ve döviz tevdiat hesapları ile döviz cinsinden katılım fonu hesaplarında bulunan dövizin Türk lirasına çevrildiği saat itibarıyla en son açıklanmış olan döviz alış kuru” uygulanacağı açıklandı.
  4. Döviz hesaplarına kur garantisi verilirken ALTIN (XAU ) unutulmuş olmalı ki toplam Döviz hesaplar içinde %4’ler gibi az payına rağmen Altın Hesaplardan dönüşler de kur garantisi kapsamına alındı. Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğe göre 28 Aralık tarihinde mevcut olan altın hesapları ile bu tarihten sonra açılacak işlenmiş ve hurda altın karşılığı altın hesapları, talep edilmesi halinde dönüşüm fiyatı üzerinden TL’ye çevrilerek Merkez Bankası tarafından satın alınacak ve karşılığı TL ilgili bankaya aktarılacak olarak düzenlendi. Amaç altın hesapların sisteme sokulması ise ilk başta niçin Altın açıklanan döviz türleri içinde yoktu?
  5. Ürün ile ilgili ortada başta Maliye Bakanının kendisinden kaynaklanan güveni sarsıcı, farklı, kafa karıştırıcı  bilgiler bu ürüne olan inancı azalttığı gibi hedefe ulaşmasını da zorlaştırıyor. Örneğin, Kamu TL vergi gelirlerine karşılık Döviz borçlanmasını artırarak ciddi risk alıyor. Döviz üzerinden kamu garantileri, taahhütleri ve ihaleleri ayrı muamma.
  6. Merkez Bankası faiz indiriyor ama piyasa kredi mevduat faiz oranları olanın iki katına çıkmış durumda. Hazinenin borçlanma faiz oranları artmış durumda. Merkez Bankasının gösterge faiz indiriminden kim Kar ediyor bilinmiyor ama zarar eden önemli bir kesim var. Piyasalarda vadeli satışlar durmuş durumda, dolarizasyon piyasada ticarete de sıçramış halde. Vadeli satışlar bittiği için; Firmalar ya bulabilir ise “yüksek faizli” banka kredilerine ya da sınırlı olan özkaynakları ile ticaret arasında sıkışmış durumda.

Kur Korumalı ( Kur Garantili ) vadeli hesapların ömürlerinin uzun olmayacağı kanaatindeyim. Temel kaygılarımı ve yapılan hatalardan bazılarını yukarıda özetledim. Bu hesaplar yangını söndürdü ama asıl hedeflenen vatandaşın % 70’leri bulan Dolarizasyon pozisyonunu hiç etkisi olmadı. Görünen o ki; Dövize endeksli özel bono/tahviller; enflasyona endeksli vadeli hesaplar başta olmak üzere yeni ürünler yolda. Bankalar da bir şekilde oyunun içine dahil olması gerekiyor. Tabi başta GÜVEN ortamı sağlanmadan, ENFLASYONU kontrol altına almadan tüm ürünlerin etkisinin sınırlı olacağı unutulmamalı.

Erol TAŞDELEN –Ekonomist

bankavitrini.com

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları