Sosyal Medya

Erol Taşdelen: Belirsizlik Ticari Kredi faizlerini yüzde 40’lar üzerine taşıdı

26 Mayıs 2022

Türk Lirası değer kaybının hızlanması ve USD/TL kurunun 16 TL üzerine sıçramasına fren olarak Enflasyona Endeksli Tahvil – EET çıkarılacağı haberleri yayılırken, Tahvile gidecek paraların banak mevduatlarındaki tahmin edilemeyen azalışa karşılık bankalarda tedbir alarak mevduat faiz oranlarını artırırdı; kredi iştahları da kapandığından kredi faiz oranları da artmaya başladı.

Kısa vadeli krediler %30’ları, bir yılı aşan krediler %40’ı geçti

Kamu Bankaları dışında kalan özel yerli ve yabancı sermayeli bankalar mevduat ve kredi faizlerinde artışa geçti. Kur Korumalı Mevduatların ( KKM ) %17’lerde sabitlenmesi bankalar lehine olmuş 850 milyar TL seviyesine ulaşan KKM’lerin TL’deki değer kaybını durduramaması ve son dönemde KKM’lerin enflasyonun altında gelir sağlamadığının ortaya çıkması tasarruf sahiplerini tekrar dövize yönlendirdi. Gelen taleple döviz kurları yükselirken Merkez Bankası’nın %14’lük Gösterge faizinde yükselteceği yönünde sinyal olmaması belirsizliği daha da artırdı.

Ticari Rotatif/BCH kredi faiz oranları %30’lara gelirken; 1 yıl ve üzeri kredileri %40’ların altında bulmak nerede ise imkansız oldu. Kamu Bankaları 1 aydan uzun spot kredileri vermezken; özel yerli ve yabancı sermayeli bankalar da faiz oranlarını anormal şekilde artırması piyasayı daha da zor duruma düşürmeye başladı. Esnaf mümkün olduğu kadar kredi kartı ile satış yapmamaya çalışırken; başta Kuyumcularda Kredi Kartı satışları durma noktasına geldi ve peşin satışa dönüldü. POS işlemi yapmayan kuyumcular düğün planları yapan aileleri de zor duruma düşürdü.

Döviz kurlarındaki artışa Merkez Bankasındaki Rezervler de erimeye devam edince Enflasyona Endeksli Tahvil beklentisi artmış durumda. Haziran ayında çıkacağı yönünde beklentiler artarken buna karşı bankalar da harekete geçerek tedbirlerini almaya başladı.

Bankalarda Tahvil hazırlıkları hızlandı

Bankaların Enflasyona Endeksli Tahvil telaşını daha önce de yazmıştık ve ilk sonuçlar ortaya çıkmaya başladı. Hazinenin Tahvil çıkarması halinde bankalardan mevduat çıkışı beklenirken; bankalar da bu çıkışa karşılık kredilerde frene bastı. Bunun için de ilk etapta bir yılı aşan kredi faiz oranları %40’ları aşarak %42’lere kadar çıktı. %42’lik faiz oranı aylık %3,50 vade anlamına geliyor. Kredilerde %1 komisyon ise bankaların ek geliri. İş o kadar çığırından çıktı ki içinde bir Kamu Bankasının da olduğu bazı bankalar Rotatif/BCH kredilerde de %1 peşin komisyon istemeye başladı. Katılım dışındaki bazı bankalar ise sadece fatura karşılığı ödemelerde kredi kullandırıyor.

Aynı şekilde konut kredileri dahil taksitli krediler de artmış durumda. Kamu Bankaları sıfır konuta aylık %1,20 faiz (yıllık %14,40) ; ikinci el konuta %1,29 faiz (yıllık %15,48) uygularken Kamu Bankaları dışında bu oranları uygulayan banka bulunmadığı gibi bankalar arası faiz farkı da artmış durumda. Konut kredisinde GARANTİ BBVA %2,79 ( yıllık %33,48 yıllık ); YAPI KREDİ %2,14 (yıllık %25,68); AKBANK %2,05 (yıllık %24,60) ; İŞBANK %1,95 (yıllık %23,40) faiz uyguluyor.

Piyasa tedirgin

Döviz kurundaki artışa paralel olarak kredi faiz oranlarının artması piyasaları tedirgin ederken; vadeli satışlar tüm sektörlerde durma noktasına geldi. Dövizli satışlardaki firmalar arasındaki kur farkı oluşması ise piyasalarda yaşanan ana sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Dövizli ödemelerde Piyasa genelde bir gün önceki Merkez Bankası saat 15:30 satış kuruna göre ödemeler yapıyor ama gün içindeki kur artışı satıcının dövizi yerine koymasını engellerken zarar etmesi de kaçınılmaz oluyor. Bu da firmalar arasında anlaşmazlığa neden olurken karşılıklı kur farkı yansıtma faturaları da artmış durumda. Kur farkından dolayı önümüzdeki dönemde Ticari davalarının artması şaşırtıcı olmayacak.

İhracatçı firmaların %40 bedellerini Merkez Bankası kuru ile bozdurmadan kaynaklı zararları da devam ediyor. Döviz kurlarındaki hızlı artış İhracatçıların bu işlemlerdeki zararlarını da artırmış durumda. Zira İhracatçı %40 ihracat bedeli işlemlerini tamamlayana kadar geçen sürede tekrar döviz almak istemesinde kur farkının zararı ek maliyet olarak karşılarına çıkarken; ihracat gelirlerini de düşürmüş durumda. Türkiye’de ithalatın %78’ini hammadde oluşturuyor ve ihracatçılar ister istemez ithal işlemleri için döviz almak zorunda kalıyor. Bankaların kullandırılan kredilerde döviz alınmayacağı yönünde firmalara baskıları devam ederken çoğu banka bu yönde taahhütname alması ise piyasa gerçekleri ile örtüşmüyor.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist www.bankavitrini.com

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları