Sosyal Medya

Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Lüküs değil zamlı hayat…’

2 Haziran 2022

Ne güzel bir operettir değil mi Lüküs Hayat? 1933 yılında bestelenmiş, sahneye konulmuş ve o günden beri Türk toplumunun kültürel farklılıklarını, zaman zaman yozlaşmasını ve çarpıklıklarını, kesimler arası uçurumlar üzerinden bize ayna tutarak yansıtmıştır.

O kadar bizi bize anlatır ki, aradan yıllar geçmesine rağmen zirvedeki yerini hiç bırakmamıştır. Tıpkı Zübük gibi… Toplumun genelinden kopuk, kendi aleminde hayatlar yaşayan, bir tarafıyla özenti, öbür tarafıyla olmamışlığı yansıtan bir tiyatro eseridir.

Hepimiz defaten sahnede ya da televizyonda izlemiş, bazen gülmüş, bazen hüzünlenmiş, kimi dem de yanlışları görerek düzeltmenin yollarına yönelmişizdir. 90’larda iki anahtar ile hayatımıza girmeye çalıştı ama yeterli nakdi ve teveccühü görmedi. Ta ki 2 binli yıllara kadar…

2 binli yıllardan sonra ne mi oldu? Dünyada parasal genişlemeyle birlikte, tüm gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye’ye de para aktı. Bu akışla birlikte zengin olduğumuzu zannedenler oldu.

Daha fenası, daha önce toplumun küçük bir kesiminde gözüken bozulma, ‘para adamı bozar’ sözünü kanıtlarcasına toplumun genel kesimlerine yayıldı. Herkes kazanmadığı paralarla, kredilerle ev, araba sahibi olmaya, para harcamaya başladı.

Tam bir lüküs hayat yaşıyorduk ki, musluğun suyu kesildi. Sonra da olanlar oldu. Yavaş yavaş, yani sular çekildikçe baldırı çıplak halimizi görmeye başladık. Bu önceleri kabulllenilmek istenmedi. Oysa yapılacak bir kabulleniş, birçok sorunu önceden giderme olanağı verebilirdi.

Direndik; direndikçe battık. Ekonomi yönetimi eliyle desteklenen tüketim ekonomisinin kurbanları haline dönüşmeye başladık. Hata kabul edilmiyordu; çünkü edilirse yıllardır sahte bir dünyada yaşanıp, bunun oya tahvil edildiği ortaya çıkacaktı.

Yani bu halimizle, bugünlerin popüler konusu olan metaverse gerçeğini dünyada en hakiki yaşayan ilk ülke olduk. Çünkü 20 yılı aşkın bir zaman dilimi içinde sanal bir dünyada, kendimizi zengin insanlar kategorisine sokuşturduk.

Sonra ne mi oldu? Takke düştü, kel göründü. Çatlak duvarların üzerine sürülen boyalar akmaya başlayınca kamu bütçesinden bireylerin bütçesine, yerel yönetimlerden şirket bilançolarına kadar her yerden gerçek fışkırmaya başladı.

Bugün geldiğimiz noktada arka arkaya zamlara şahit oluyoruz. Ödenecek borçlarla boğuşuyoruz. Her yıl 220 milyar dolar nakit bulma zorunluluğumuz nedeniyle TL’miz yabancı para birimleri karşısında eriyor.

Fiyatlardaki uçurum enflasyonu tekrar hayatımıza döndürdü. Yani 2 binli yıllarda lüküs hayat diyerek başladığımız bir yolculuğu, bugün zamlı hayat olarak tamamlıyoruz. Sonrası mı? Lüks bir restoranda paranız olmadan pahalı bir yemek yediyseniz, günün sonunda ne olur? Fatura gelir. O zaman olacaklar belli: Hesap lütfen…

[email protected]

 


İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Fahiş kira artışına ceza yetmez...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Fahiş kira artışına ceza yetmez…’

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Taksi için, taksiciye rüşvet'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Taksi için, taksiciye rüşvet’

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Tarım topraklarının statüsü güçlendirilsin...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Tarım topraklarının statüsü güçlendirilsin…’

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Temenniden beklentiye geldik...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Temenniden beklentiye geldik…’

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları