Sosyal Medya

FÖŞ yazdı: Kredi kıtlığı kış resesyonu diyor

27 Eylül 2022

Sabah 03:00 kalkıp, Yüce Mefisto ve Odin’e duamı ettikten sonra, özel mesajlaşma programımda Soros çocukları müşterilerime o gün Türkiye’yi zor duruma düşürecekleri konu başlıklarını veririm. LGBTQ+++++ ‘ya karşı “aile yürüyüşü” gibi. Tüm dünyada eşitlik ve özgürlük rüzgarı eserken, İran’da kadınlar cinsel özgürlükleri için canlarını feda ederken,  insanları cinsel tercihlerinden dolayı Şeytanlaştıran bir miting tertip edip, kamu spotuyla da reklamını yapmak ne demek?  RTE Rejiminin  Çadır Devletinden Engizisyon Devletine dönüşümü demek.

Twitter’de Türkiye’yi rezil edecek gündem ararken, Pelin Batu’dan ilk “mansplaining”  karşıtı paylaşımı gördüm. ABD’de büyük tartışmalara yol açan, post-modern feminizmin en büyük şikayetlerinden biri olan mansplaining, maço erkeklerin karşılarındaki kadını geri zekalı ve cahil  önkabulüyle, onlara yüksek sesle ve kelimeleri tane tane telaffuz ederek basit gerçekleri anlatmasının tanımı. Erkek-üstün toplumların başbelası—herhalde. Herhalde, herhalde diyorum, çünkü 61 yaşındayım ve hayatımda hiç bir kadının sözünü kesmediğim gibi, söyledikleri en aptalca şeylere bile baş salladım. Çünkü beni Anneannemle Babaannem büyüttü, elleriyle kız arkadaşlarıma teslim etti. Beni son 35 yıldır da karım ve İstanbulAnalytics’in kadın elemanları yönetiyor.  Bırakın mansplaining’i, en ufak bir splaining’im olmaz evde. Ev sohbetimizde payım “Evet, Sevgilim”, “Haklısın Tatlım,” “Hemen yapıyorum Aşkım” ve “Vurayım  mı pezevengi Güzelim?”le sınırlı. Hayatta en tahrik edici fantazim de lezbiyen olmak.

Henüz dünya ahvali hakkında düşüncelerimi sayısız hayranımla paylaşarak ekmek kazanamadığım için, mecburen twitter’de “woke” kültür taraftarı partizanlığımı bitirip, ekonomiye döndüm.

Dünün manşeti?   “Mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi Eylül ayında bir önceki aya göre; hizmet sektöründe %1,7, perakende ticaret sektöründe %2,7 ve inşaat sektöründe %2,1 arttı”.  Ne güzel değil mi?  2ci çeyrekte G-20 büyüme lider sıfatına layık görülen bu dev ekonomi  Eylül’e de güçlü bir start yapmış. Hayır, değil. Futbolda skor herşeydir, inanmıyorsanız Faroa Adalarına sorun. Ekonomide manşet hiç bir şeydir. Analiz alt kalemlerde yapılır, magazin muhabirliğinden ekonomi masası şefliğine terfi edilen çaylaklar manşet üzerine manşet atar. Benim gibi kaşar-çakallar detaya bakar ve 3 güven endeksinde de ileriye dönük beklentilerin fevkalade bozulduğunu görür.

Aşağıdaki grafikten görüleceği üzere, Eylül anketinde Reel Kesim Güven Endeksi sert çakıldı. PMI-SAMEKS  başta öncü ekonomik göstergelerin Ağustos’ta duraksamaya geçtiğini kaydettik. Kış aylarında yaşanacak ekonomik daralmanın tüm malzemeleri çorbada artık?

 

Yok eksik, bir de kredi tarafına bakmalıyız. Çünkü  13 haftalık yıllıklandırılmış haraketli ortalama kredi büyümesiyle ölçtüğümüz kredi ivmesi bir sonraki çeyrekte ekonomik büyüme için her zaman çok iyi bir kılavuz olur bize.

 

Cuma günü, normalde kucak kedisi kadar uysal olup da hükümetin mansplaining’lerine çaresiz baş eğen işdünyasında kredi bulunamadığına dair şikayetler üst perdeden dile getiriliyordu. Bence ekonominin sıç..ğına dair en iyi delil de bu. İşdünyasının sıkıntılarını 4 örnekle delillendireyim:

  • İhracatçılar, uygulanan ekonomi politikalarından mağdur. TİM Başkanı Mustafa Gültepe, “Finansmana erişimde sorunlar var. Farklı endişelerle kredi kaynaklarını dövize dönüştürenler olabilir. Ancak bu endişeli azınlığın yaptığı yanlışların cezasını tüm ihracatçılarımızın ödemesi ülkemiz adına doğru değil” dedi…
  • TÜSİAD VE TÜRKONFED başkanları, yüksek enflasyon ve faiz politikası nedeniyle hükümeti eleştirdi. TÜSİAD Başkanı Turan, Merkez Bankası faizi ile kredi faizleri arasındaki bağlantının koptuğunu, reel kesimin kredi bulmakta zorlandığını söyledi.
  • Kocaeli Sanayi Odası ve İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, sanayicilerin finansmana erişimi hakkında yaptığı değerlendirmede, kredi kullanımında bir kısıtlama yaşandığını söyledi.
  • Erol Taşdelen: Bankalar Ticari Kredi kullandırırken Ücret ve Komisyon yanında Toplu Ürün Paketi, Firma Ortaklarına SİGORTA  gibi ürünler dayatması da gelen şikayetler arasında artmış durumda. Bazı bankalar ticari kredinin %25-30’luk kısmının bankada blokede; 15-20 gün arasında vadesizde tutulması koşulu ile kredi kullandırmaya gittiği yönünde de şikayetler artmış durumda. Öyle böyle değil kredisine göre 500 bin lira komisyon isteyen bankalar var. Üstelik Kamu ve Katılım Bankaları da bu taleplerden geri kalmıyor.

Gerçekten de, kredi darboğazı her geçen hafta yayınlanan verilerde belirginleşiyor. TCMB verilerine göre, 16 Eylül’de biten haftada yıllıklandırılmış 13 haftalık hareketli ortalama kredi büyüme oranı %25’e, ticarilerde ise %19’a düştü.

 

Kredi darlığı ne ölçüde sorun?  İlk bakışta, çok değil. Son 12 ayda TÜFE %80 olurken, toplam krediler %70 büyümüş. Velakin,

  • Ekonomide seçim kazandıracak büyümeyi sürdürebilmek için kredi büyümesinin enflasyonun EN AZ 5 puan üzerinde olması gerek.
  • Ticari kredilerde yıllık büyüme oranını TÜFE değil, %150 yaklaşan Yİ-ÜFE ile iskonto edersek, ekonominin  taze krediye yoğun ihtiyaç duyduğu ortaya çıkar.

Üstelik yukarda Erol Taşdelen makalesinde vurgulandığı üzere, efektif kredi faizleri de TCMB’ye rapor edilenin çok üstünde. Bu konuda bir kanıt da SÖZCÜ’den geldi:

Bankalarda tüketici kredi faizleri yüzde 60 bandına kadar çıkmış durumda. Vatandaş ihtiyaç kredilerinde yıllık yüzde 27 ile yüzde 60’a varan oranlarda maliyetle karşı karşıya kalırken, konut kredilerinde yüzde 15’den başlayıp yüzde 49’lara kadar çıkıyor. Kamu bankalarında sıfır konuta yüzde 1.20, ikinci el konutta yüzde 1.29 olan krediler ise zor onaylanıyor.

 

“Yakında” devreye girmesi beklenen yeni KGF teşvikinin soruna çare olacağı düşünülebilir, ama artık emin değilim. Çünkü, krediler yine sadece ihracatçıya ve üretim-yatırım yapan KOBİ’lere tahsis edilecek, daha dün Cumhurbaşkanımız bu ekibi yatırıma davet etti. Maalesef hükümette kimse bu kesimlerin kredi talebi ve teminatının ekonomiyi büyütmeye yeterli olmayabileceğini akıl edemiyor.

 

Ek olarak, sonbahar-kış döneminde döviz kuru üstünde yukarı yönde baskılar yoğunlaşacak, daha şimdiden geçen hafta $1.7 milyar satan TCMB kuru kontrolde zorlanıyor. ABD yaptırım tehdidini yineledikçe, bireyseller dövize koşacak. İşte o zaman BDDK her krediyi sıkı denetime alarak bankaların iştahını iyice kısacak.

Tabii, seçim kazanmak için tek şansı ekonomik büyümeyi azdırmak olan rejimin de eli boş değil. Hükümet adım adım devreye soktuğu mali genişleme önlemleriyle durgunluğa çare olmaya çalışıyor.  Ama şunu anlamıyor. VERGİ FERAGATİ ekonomiyi teşvik değil! Çünkü zaten kazanmayanın vergi ödemediği bir ülkede yaşıyoruz. Erdoğan da cebinden para harcamaya razı değil. Bir, “nass”ı öyle, ikincisi cephaneyi Mart’a saklıyor, seçim öncesi büyük halkdalkavukluğu taarruzunda kullanacak.

Bırakalım, öyle yapsın. Kışın ekonomi öyle bir burun üstü çakılacak ki, popodan şırıngayla beygir dopingi versen Mart’ta ayağa kalkmaz.

 

Bu sabah çok özel yabancı misafirlerimle, siz, “sıradan” “halkın” asla içeri sokulmayacağı çok özel yedi yıldızlı bir mekanda sabah kahvaltısı yapıp, mimozamı yudumluyorum. Bana RTE hükümetinin ekonomi politikasını sordular. “Yok öyle bir şey” dedim. “Birinin yaptığını öteki bozuyor”.  “Daha da kötüsü Erdoğan’a ne yapılması gerektiğini fısıldayanlar burunlarıyla kuyrukları arasındaki farkı bilmiyor.

 

 

FÖŞ

 

FÖŞ – Emre Balıca:  Dünya ekonomisi, Fed çilesi, Türkiye’nin dertleri

 

 

FÖŞ: 2023 Tahminleri: Enflasyon Düşmez, Dış Açık Daralmaz!

 

FÖŞ’ün basında çıkan yorumlarını okumak için tıklayın

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları