Sosyal Medya

Erol Taşdelen: Bankacıların KARA PARA aklamada sorumluluğu yok mu?

26 Temmuz 2021

Kara Para trafiğinde Türkiye’de bankaların sınıfta kaldığı, bu sınavı veremediklerini daha önce yazmıştım. Son tartışmalar tespitlerimin doğruluğunu ve öngörülerimi destekler nitelikte gelişiyor.

Bayram tatili nedeni ile izlememiş olabilirsiniz; HalkTV’de yayınlanan Özlem Gürses’le Kayda Geçsin programına katılan CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır; “Amerika’dan gelen bu paranın Türkiye’deki hangi bankalar aracılığı ile geldiğinin gözden kaçırıldığını” ifade ederek “Ziraat Bankası, Denizbank, Vakıfbank, Halk Bankası, Garanti Bankası… MASAK raporlarında var, bunları ben uydurmuyorum. İddianameye baktığımız zaman bir tek banka yargılanıyor mu? ABD Sezgin Baran Korkmaz’ı aldığı zaman ikinci bir Halk Bankası vakası yaşamayacak mıyız?” ifadelerini kullanarak devam etti. Sezgin Baran Korkmaz’ın bankalarla iç içe girmiş ilişkileri olduğunu vurgulayan Başarır, ”Denizbank’ın müdürünün neredeyse şiir yazan ifadeleri var Sezgin Baran Korkmaz hakkında. Ben de bu ifadeler var. Dilerseniz yollayabilirim” diye konuştu.

Bu iddiaların ardından yayına bağlanan Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, Ali Mahir Başarır’a yanıt verdi. Ateş, şunları söyledi:

Ali Mahir Başarır, halkın oylarıyla parlamentoya seçilmiş bir milletvekili. Bu nedenle iddialarını ciddiye almak durumundayım. Sezgin Baran Korkmaz çeşitli suçlamalarla hakkında soruşturma açılmış bir isim. Bu çerçevede bizim DenizBank olarak 24 yıldır kurucusu olup da 4 hissedar değiştirip Türkiye’nin beşinci büyük özel bankası konumuna getirdiğimiz bir bankanın genel müdürü olarak suçlanmam benim kurumumu bağlar.

Bu bakımdan cevap verme ihtiyacı duydum. Bizim adı geçen şahısla yakından uzaktan hiç bir ilgimiz olmamıştır. MASAK’la ilgili bütün bildirimlerimiz yerinde ve zamanında yapılmıştır. Bazı konuları kulaktan dolma bilgilerle televizyon programlarında ortaya yaymak asıl suçtur. Bu parlamenter arkadaşı iddiasını ispata davet ediyorum.”

Kısaca, iddialar vahim olduğu için tatilde olan Denizbank Genel Müdürü Hakan ATEŞ’e programa katılarak cevap verme gereği duydu.

Burada bazı konulara dikkatinizi çekmek ve tarafların görüşlerini değerlendirmek istiyorum.

Öncelikle CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın ifadelerinde kullandığı “Ziraat Bankası, Denizbank, Vakıfbank, Halk Bankası, Garanti Bankası… MASAK raporlarında var, bunları ben uydurmuyorum. İddianameye baktığımız zaman bir tek banka yargılanıyor mu?” sorusu can alıcı bir soru; zira, başka ülkede olsa milletvekilinin dediği gibi bu kadar karanlık para trafiğinde şu ana kadar soruşturmalar açılmış taraflardan savunma dahi istenmişti. Bugüne kadar bu yönde bir soruşturma olduğuna yönelik medyaya ve kamuoyuna yansımış bir bilgi yok. Böyle bir soruşturma olsa zaten bankalar KAP’a bildirim yapmak zorunda bu yönde bankalarca bir bildirim de yok. Hazırlık vardır veya olmalı diye düşünüyorum. Zira bu tip konular ciddi hassas ve bırakın bankaları ülkeyi uluslararası camiada zor duruma düşürebilecek konulardır. Tarafların da bunun bilincinde olduğunu düşünüyorum. Konu bu kadar hassas ve ortada bu kadar bilgi var iken soruşturma açmadan bu konuları zamana yayarak kapamayı düşünmek yapılabilecek hatalardan biri olur. O zaman sizin yerinize uluslararası yargı işin içine giriyor zira. Sık sık “Varlık Barışı” düzenleyerek “paranın kaynağını sormayacağız” diye yapılan yasal düzenlemeler aslında bizi yeterince uluslararası alanda sorgulanır ülke konumuna getirmiştir bilinmeli. Zira, Varlık Barışı düzenlemeleri kara paracıların işine çok yarıyor, onlar için bulunmaz nimet.

HalkTV’deki diğer bir konu da Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş’in açıklamalarına gelince. Hakan Ateş; “ … bir bankanın genel müdürü olarak suçlanmam benim kurumumu bağlar” ifadesinden yöneltilen soruların ve suçlamaların muhatabının şahsi değil, kurum / banka olarak algılanması yönünde beyanları olarak görmek gerekiyor. Üstü kapalı olarak ifadeler, ortada herhangi bir tespit / ihmal / suç / iddia olur ise muhatap ben değil banka olur imasını yapmaktadır. Bu şekilde ilerde oluşabilecek olumsuz bir durumda “bankacıların şahsi sorumluluğun bulunmadığı, işlemlerde sorumluluğun bankalarda olduğunu” ima etmektedir. Hakan Ateş’in bu görüşüne katılmadığımı ifade etmek durumdayım. Bankalar faaliyetlerinde dolayı yasal olarak yaptıkları; yapması gerekirken yapmadıkları faaliyetlerden sorumludur. Bu sorumluluk da sadece bankalar olarak değil bankaların Yönetim Kurulu, Genel Müdürleri, Genel Müdür Yardımcılar başta olmak üzere üst yönetimleri görevleri gereği sorumludurlar. Hakan Ateş’in iddia ettiği  gibi sorumluluk sadece kurumsal olarak bankanın değil bankalar ile birlikte banka üst yönetime de aittir. Zira, bankaların yönetim ve denetimden, iş akışından çalışma stratejisinden Üst Yönetim belirler ve başta sahadaki şubeler olmak üzere bu kurullar çerçevesinde görevlerini yürütür. “ Yapılan işlemlerde Personelin sorumluluğu yok” demek bankacıları sorumluluktan kurtarmaz. Yaşanmış örnekleri var; ABD’de HSBC sorgulamasında banka ile birlikte başta banka CEO’su olmak üzere üst yönetim de sorgulandı, yargılandı, görevden ayrılmak zorunda kaldı. Bu tip işlemlerde sorumluluk banka ise ABD o zaman Hakan Atilla’yı niçin yargıladı? Diğer banka üst yöneticilerine niçin yaptırım getirdi? Demek ki bu tip soruşturmalarda sorumluluk sadece bankaya ait değil, sonuçta bankalar da diğer şirketler gibi kağıt üzerinde soyut varlıklar onların somut hale dönüşmüş halleri faaliyet gösterdiği binalar ve çalışanları.

Hakan Ateş, “MASAK’la ilgili bütün bildirimlerimiz yerinde ve zamanında yapılmıştır” ifadeleri de çoğu bankacının sık sık tekrarladığı ifadedir. Burada açıklık getirilmesi gereken bazı konular var. Bankaların sorumluluğu sadece belli bir tutarın üzerindeki para trafiğini MASAK’a bildirmek değildir. “Şüpheli bulduğu işlemleri ” ayrıca bildirme görevi de vardır. Bu “müşterini tanı” prensibi gereğidir. Müşterinin tanınması, sadece hesap açma esnasında kimlik tespiti yapılması ve kimlik bilgilerinin muhafazası ile sınırlı bir yükümlülük değildir. Bu yükümlülük; müşteri kabul politikalarının belirlenmesi, müşteri tanımlama programı hazırlanması, bunlara bağlı risk alanlarının tespiti ve gerektiğinde, şüpheli işlem bildirimleri için kriterler oluşturulmasını da içeren geniş bir tedbirler bütününü kapsamaktadır. “Bankalar bildirim yapmıyor” diyen yok ama bankalar “şüpheli işlemleri bildirmiyor, ihbarda bulunmuyor, şüpheli bildirilen müşteri ile niçin çalışmaya devam ediyor” diyen çok, arada ciddi bir fark var! Bankadan sahte para bozdurmaya çalışan vatandaşın tepesinde anında polis dikilirken bu hassasiyet niçin kapa para trafiğinde yok asıl sorgulanması gereken yer de burası! Yoksa MASAK gibi kurumların bankalarda bulunan 3-4 temsilcisi binlerce para transferi içinde nasıl kötü müşteri, kirli para tespiti yapacak. Mümkün değil. Pirinçlerin içindeki beyaz taşları bildirme görevi Bankalara ait. Yoksa, “biz ne kadar pirinç bizden geçiyor onu bildiriyoruz, sorumluluğumuz bu kadar” demek insanların zekası ile alay etmektir. Kimse inanmaz, inandırıcılığı da yok zaten.

Bankaların bildirim yaptığı MASAK, bankaların liste halinde bildirdiği listedeki müşterileri tanımamaktadır. Müşteri ile muhatap olan, onu tanıması gereken, daha net ifade ile müşterilerin para kaynağını sorgulayacak olan “şüpheli işlemleri” bildirmesi tutanak altına alması, gerektiğinde suç duyurusunda bulunması gereken bankalardır. Sorun da buradadır zaten. Bankalar “bizden geçen işlemleri liste halinde bildiriyoruz” demek kara para ile mücadele ediliyor anlamına gelmez. Asıl, mücadele “paranın kaynağının” sorgulanması, parayı getiren insanların şahsi ve ticari özgeçmişini sorgulamak. Bunun sağlıklı yapıldığını düşünmüyorum, yapılıp da bilerek para transfer işlemlerine devam ediliyor ise o daha da vahim. İşte o aşamada bankacıların şahsi sorumlulukları da artar. Bankacıların kapa para trafiğinde yer alan kişiler ve firmalar ile ilgili ilişkileri de ayrıca sorgulanması gerekir, bu alanda ihmaller olduğunu düşünüyorum. Bankalar tüm üzerine düşeni yapıp “ilgili transferler şüpheli” diye MASAK’a bildirim yapıp da MASAK hareketsiz kalıyor ise MASAK’ın kendisi de sorgulanır hale gelir, sorumluluğunu yeterince yerine getirmiyor demektir.

Ayrıca, Bankaların faaliyet için ana metni olan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu başta olmak üzere SPK, BDDK, MASAK, TBB, TCMB, KVKK, Etik Kurulu gibi kurumların varlığı ve yasal düzenlemelerin önemli bir kısmı başta bankalar olmak üzere Kapa Para ile mücadele düzenlemelerini de kapsar ve başta bankalar olmak üzere çalışma prensiplerini çalışanların görev ve sorumluluklarını da düzenler. Bankalar soyut sübjektif varlıklar değildir.

Ülkeler tarafından bankacılık kanalıyla kara para aklanmasının önüne geçilebilmesi amacıyla bir çok tedbir alınmaktadır. Suçtan elde edilen gelirlerin / paraların temel olarak yatırıldığı Bankacılık Sistemi, kara para aklanmasında ana mekanizma konumundadır. Yasal olarak para toplamaya yetkili tek kurum bankalardır çünkü. “Yatan paranın kaynağını ve nasıl elde edildiğini sorgulama” görevi de bankalara aittir. Kaynak Ticari Kaynaklı demek yetmez.

Türkiye, 25.9.1991 tarihinde FATF’a (Financial Action Task ForceMali Eylem Görev Grubu ) üye olmuştur. FATF’ın kırk Tavsiye Kararları almıştır. 1989 yılında G-7 ülkeleri tarafından OECD bünyesinde münhasıran kara para aklama ile mücadele etmek amacıyla kurulan ve bu amaçla ülkelerin uymasını istediği yasal, finansal ve idari düzeyde standartlar belirleyen kuruluştur. FATF, 1996 yılında yeniden revize ederek kara paranın aklanması ile mücadelede ülkeler tarafından alınması gereken tedbirleri içeren Kırk Tavsiye Kararlarını yayımlamıştır. (www.moneylaundering.com, 27.10.2001). 1996 tarih ve 4208 sayılı Kara paranın Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kara para aklama fiilini bir suç tipi olarak düzenleyen ilk yasal düzenleme olma özelliğine sahiptir. 765 sayılı TCK’nun mevcut hükümleri kara para aklamanın önlenmesini içermektedir. 4208 sayılı Kanun da düzenleniş gerekli itibarı ile kara para aklama suçunu düzenlemiştir. Yasal düzenlemelerde eksiklik bulunmamakta Kara Para ile ilgili mücadelede elimizde yeterince yasal düzenleme mevcuttur. Sorun uygulamada ve bu yöndeki iradededir.

Sonraki yazılarımızda bankalarda Kapa Para nasıl aklanıyor, bankalar bunun neresinde ve fonksiyonları neler olduğu konularını işlemeye devam edeceğiz. Netflix – Kirli Para Belgeselinin yeni sezonlarına umarım malzeme olmayız.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist

bankavitrini.com

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları