Sosyal Medya

Genel

Veysi Dündar Paraanaliz için yazdı | Siyasi Analiz: Dün Ne Oldu?

Para Analiz’in bir süredir başına gelen aksaklık bana bundan önceki durağım olan Ocak Medya’nın İstanbul tekrar seçimlerinden sonra uğradığı siber…

Veysi Dündar Paraanaliz için yazdı | Siyasi Analiz: Dün Ne Oldu?

Para Analiz’in bir süredir başına gelen aksaklık bana bundan önceki durağım olan Ocak Medya’nın İstanbul tekrar seçimlerinden sonra uğradığı siber saldırıyı düşündürdü.
MHP liderinin sitenin kurucusu Fehmi Koru’yu doğrudan hedef aldığı söylemlerinin hemen ardından Ocak Medya birden buhara dönüştü. Tam olarak sebebi anlaşılmasa da, Ocak Medya’ya yönelik hacklemenin ardında seçimin ve buna dair analizlerin olduğu yazıldı çizildi.

Benim için Ocak Medya’da 2. Dönem dediğim süreç bu siber saldırının ardından yaklaşık 1 yıl kadar devam etti. 10 ay sonra bu defa Ocak Medya’daki yazarlık serüvenim bambaşka bir nedenle sona erdi.
Bu kez sebep sitenin çökmesi değil, sitenin yayın politikasına aykırı olduğu gerekçesiyle bir röportajımın yayınlanmamış olmasıydı.

Ocak Medya’nın yayın ilkelerini aşamasam da Ocak Medya ailesiyle hiçbir zaman kopmadım, dostluğumu muhafaza ettim.
Ardından geçen boşluk sürecinde kendime ait blogda yazdım ara ara. Ve sonunda Para Analiz’in sayfaları bana açıldı.

İşte bu kısa serüvenin sonrasında Para Analiz’in yaşadığı ve tamamıyle Fransa’daki bir yangına dayanan aksaklık ilk anlarda kendimi sorgulamama yol açtı.
Çünkü Ocak Medya kurucusuna MHP liderinin yüklendiği konuda ben de yazı kaleme almıştım. Yazının ana fikri MHP’nin AKP’nin içini oyduğu onu güçten düşürdüğü idi.

2019 yerel seçimlerinde bir çok kentte MHP, AKP’yi geçerek belediye başkanlığını kazanmıştı. Türkiye genelinde ittifak eden 2 parti, Türkiye yerelinde ise rakibe dönüşmüştü.
Üstelik bu rekabet tatlı bir kapışma olmanın da ötesindeydi. Özellikle seçim sonrasında ortaya çıkan bazı görüntüler MHP’li halef AKP’li selef yada tersi arasında hiç de göze hoş gelmeyen durumları işaret ediyordu.
Çöp Kamyonuna tayin edilen başkan yardımcıları vs görülmekteydi.

MHP’nin AKP’yle ittifak yaparken aynı zamanda onunla yarış halinde olması, aklı zorlayan bir durum olarak algılanmıyordu. Burada gözden kaçırılan yerel dinamikler içinde AKP’yi yenen MHP adayına başta İyi Parti olmak üzere CHP’li seçmenin dahi oy vermekte beis görmemesiydi.

AKP’den kurtulmak için MHP’li adayı çözüm olarak gören seçmenlerin bu davranışlarının ardındaki saiki açıklamak gerçekten de ülkedeki yerel sosyolojinin ve siyasi duruşun detaylarına dair çok fazla ayrıntıyı indelemeyi gerektirir.

Belli ki bir çok Anadolu ilinde AKP’nin İstanbul ve Ankara’da suyun başını tutup bunu yereldeki dinamikleri de kendi lehine kullanması içe sinmemektedir. AKP’nin merkezi düzeyde yaptıkları zaten tasvip edilmezken, yerel düzeyde de ondan kurtulmak için çaba gösterilmektedir.

Kastamonu, Bartın, Çankırı, Karabük, Erzincan, Bayburt, Karaman, Kütahya illerinde MHP AKP’yi geçerken, MHP+AKP’nin oy oranı 2018 seçimlerinden tam 11 puan ortalamada artmıştır.
Aslında basit bir ifadeyle söylemek gerekirse, MHP’ye karşı bloktan ciddi bir emanet oy desteği gelmiştir.
2018 Haziran ile 2019 Mart arasındaki sadece 9 ayda iktidar bloğu bütün büyük kentlerde kan kaybına uğrarken, kazanmış olduğu küçük yerlerin bir kısmında da bu dinamikten yararlanarak oyunu genişletmiştir.

Bütün bunları dünkü HDP’ye yönelik siyaset yaptırmama aksiyonlarının arkasındaki asıl karar vericinin MHP olduğu gerçeği üzerine yazdım.

Celal Adan gibi bir MHP’li/Ülkücüye okutularak sembolik bir Nirvanayla taçlandırılan Ömer Faruk Gergerlioğlu kararı yanısıra, aylardır Bahçeli’nin neredeyse tek diskuruna dönüşmüş “Yargıtay dava aç” talimatına riayet eden kapama davası sürecine bakıldığında, Türkiye’de kararları iktidarın büyük ortağı değil küçüğü veriyor zannına kapılmak yanıltıcı olmaz.

AKP’nin muhafazakar çizgiden milliyetçiliğe kayışının da tescili olan ve her türlü milliyetçiliği reddiyeden varılan bu noktanın, AKP’nin toplumsal kavrayışını zedelediği konusunda kuşkuya yer bulunmuyor.

Medya araçlarını elinde tutarak, propaganda makinesini çalıştırarak AİHM kararları gün gibi ortadayken, yeni AİHM kararlarını doğuracağı aşikar bir modeli yeniden devreye sokmak, ülkeyi Avrupa’ya kapama konusunda tereddüt duyurmayacak bir hamledir. AKP’nin günlerdir ortaya koyduğu vizyonla çelişen bu uygulamaya memnun olmaktan ziyade, memnun etmek için başvurduğuna şüphe yoktur.

AİHM kararlarını reddedip, Avrupa’nın “Özerk Bask Bölgesi”ne ilişkin kararlardan medet ummak ise, herhalde sadece AKP’nin medyasında kendi söyleyip dinleyen Nedim Şener, Ahmet Hakan vb pseudo gazetecileri kandıracak bir ham hayalden ibarettir.

Türk halkının azıcık iktisadi olgunluğa ve ekonomik saikle karar verme yetisine sahip kesiminin yeri geldiğinde AKP’nin müttefiki aracılığıyla dahi kurtulmaya çalıştığı “Anakronik İdeolojik” modelin ve “Tek Adamlı” sistemin, bataklık alandaki hareketlerinin tek neticesi işleri daha da güçleştirmekten fazlası değildir.

Önümüzdeki süreç Türkiye’de geniş kitlelerin başlarına gelenin gerçek sebebini anlama konusunda daha da aydınlatacağına kuşku duymuyorum. Umutluyum.
Çünkü karanlığın en kesif saati güneş doğmadan hemen öncesidir.

 

Veysi Dündar 18.3.2021

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler