Sosyal Medya

FÖŞ yazdı: Cesur, yeni Türkiye doğuyor

20 Temmuz 2021

Kurban Bayramı’nın ilk gününde okurlara hediye olarak, yeni ve cesur bir Türkiye’nin doğuşunu anlatmaya karar verdim. Türkiye basında yansıtılanın aksine otoriterlik, dindarlık ve milliyetçilik dayatmasına boyun eğmiş durağan bir toplum değil. Aksine, modern, inovatif,  hoşgörülü ve Batı’lı bir toplumun doğuşuna şahitlik ediyoruz.

Bu yazdıklarımın basında yer alan haberler ve kanaat önderi niteliğindeki bir çok köşe yazarının görüşlerine taban  tabana zıt olduğu farketmiş sinizdir. Batı dünyasında Türkiye ile ilgilenen entellektüeller de anektodlardan yola çıkarak hala eski Türkiye’yi analiz ediyor.

 

Hiç bir zaman “Ben herkesten daha iyi bilirim” kompleksini kapılmadım. Aksine, felsefem bilimsel şüpheciliktir ve bu doktrini öne kendi düşüncelerime uygularım. Bilimsel şüphecilik tez ve görüşlerin asgari su geçirmeyecek kadar sağlam bir düz mantığı takip etmesi emreder. Fakat, tezleri sınamanın en sağlam yolu, empirik verilere bakmak.

Bu makalede kendi görüşlerime çok az yer vereceğim.  Çeşitli anket ve  toplumsal çalışmalardan yola çıkarak, gördüğünüzü zannettiğiniz Türkiye’nin maziye karıştığını ispat etmeye çalışacağım.

Isınma turu   için dün (arife günü) Cumhuriyet’te yayınlanan bir haberi inceleyelim:

“2018’de Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçilmesinin ardından, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştiriler ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve ‘hükümeti aşağılama’ ile yargılanırken, 2020’de 45 bin kişi hakkında soruşturma açıldı, 9 bin 773 kişi yargı önüne çıkarıldı. Bu kişilerden 84’ü 12-15, 206’sı da 15-18 yaş grubunda olmak üzere 290’ı çocuklardan oluştu”.

Eski Türkiye modeline sadık kalanlar için, bu baskı Erdoğan’ın toplum üzerinde mutlak hakimiyetini sağlayıp ona aykırı her düşünceyi acımasızca bastırdığı anlamını taşır.

Bana sorarsanız, ceza yeme riskini bile bile 45 bin vatandaş korkusuzca, en temel vatandaşlık haklarından biri olan ifade özgürlüğünü kullanıyor. Haber, korkak, sinik bir toplumu değil, cesurca inandığını söyleyenlerin simgesi.

 

Türkiye hızla kimlik değiştiriyor; klasik kimlikleri de kendine göre yeniden tanımlıyor. Size iki örnek vereceğim:

 

“15 Temmuz darbe girişimi” ve “Başkanlık sistemi” sorularının yöneltildiği anketten “Atatürkçülük” çıktı.

 

Andy-Ar Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin Habertürk için hazırladığı, 15-17 Kasım tarihleri arasında bin 516 kişiyle görüşülerek yapılan anket çalışmasında “Siyasi duruş olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız?” sorusu yöneltildi.

Katılımcıların yüzde 19.3’ü kendisini “Atatürkçü” olarak tanımlarken yüzde 14.6’sı ise “Milliyetçi” dedi. Diğerleri ise şöyle sıralandı: “yüzde 8.2 muhafazakar, yüzde 7.5 Türk Milliyetçisi, yüzde 6.9 demokrat, yüzde 5 İslamcı, yüzde 4.6 sosyal demokrat.”

 

Kendini İslamcı ve muhafazakar olarak tanımlayanların artık çok küçük bir kesim oluşturduğuna dikkatinizi çekerim. Doğru, onların yerini milletçilik alıyor. Ancak, bir çoğumuzun kafasındaki milletçilik MHP ideolojisinin yansıması değil, “vatanperverlik” ve millet olma bilinci anlamına gelir.

 

İkinci örnek: “Optimar’ın yerel seçimler sonrası yaptığı kimlik araştırması da yukardaki ankete benzer sonuçlar bulguluyor:

“Yapılan siyasi kimlik araştırmasından dikkat çeken sonuçlar alınırken, ankete katılanların yüzde 25,2’si kendisini Atatürkçü olarak tanımladığını söyledi. Optimar’ın araştırmasında ankete katılanların yüzde 22,1’i kendisini Millyetçi olarak tanımlarken, demokratların oranı yüzde 11,3 oldu.

Listenin en alt sıralarında ise muhafazakarlar ve İslamcılar yer aldı. Anket sonucuna göre muhafazakarların oranı yüzde 9,7, dindarların oranı yüzde 7,8 ve İslamcıların oranı ise yüzde 4,5 oldu”.

 

 

Türkiye’nin kuran kursları, yatılı  sübyan ve hafız okulları; sürekli  artan imam hatipler vasıtasıyla hızla “İslamlaştığı” yargısı da alenen yanlıştır.

 

25 Şubat 2021’de yayınlana Aksoy anketinde şu bulgu yer almaktadır:

“Aksoy Araştırma’nın verilerine göre yurttaşların yüzde 83.8’i, tarikatların kapatılması ya da sıkı denetlenmesi görüşünde

Aksoy Araştırma’nın verilerini “ezber bozucu” olarak yorumlayan Prof. Dr. Şahin Filiz, Türk toplumunun, din ile tarikatı ve din ile siyaseti birbirinden ayırdığının görüldüğünü vurguladı”.

 

Optimar’ın Eylül 2020 tarikatlar araştırması da yukardakine benzer sonuçlar veriyor. Aşağıda naklettiğim grafik, milletimizin tarikatlara itibar etmediğini,  inancını bireysel alanda yaşamak istediğini çok somut olarak gösteriyor.

 

 

Türkiye’nin önde gelen sosyologlarından  Prof Dr Sencer Ayata T24’e verdiği demeçte, gençliğin nasıl yeni ve cesur Türkiye’yi kurduğunu çok güzel anlatıyor.

“Din gençlerin yaşamında orta ve özellikle yaşlı kuşakta görüldüğü ölçüde ağırlıklı yer tutmuyor” diyen Ayata, inançlı olmakla birlikte hayata “seküler gözle” bakanların yükseldiğine de değiniyor.

Prof. Ayata, merkeze eğitimi koymayan siyasi partilerin gençlerden uzaklaştığını vurgularken, gençlerin çoğunluğunun parti siyasetini olumsuz algıladığını belirtiyor.

Ayata, İfade özgürlüğünün gençler için çok önemli olduğunu dile getirirken, bu özgürlüğün dini, ırkı, toplumsal cinsiyeti, etnik aidiyeti hedef alan nefret diline dönüşmesini onaylamadığına dikkat çekiyor”.

 

Aşağıdaki paragraflar 8 Şubat 2021  İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü kamuoyu yoklamasından alınmıştır.

“Gençlere göre sorunu yaratan da çözecek olan da siyaset ve siyasetçiler; bunun için yeni siyasi aktörler şart.

Gençler Türkiye’de sık tekrarlanan ve sonuçlarının bir şey değiştirmediğini düşündükleri seçimlerden bıkkınlıklarını ifade etmişlerdir. Sorunların temel kaynağı ve sorumlusu olarak gördükleri siyasetçiler ve onların yanlış politikalarına rağmen gençler çözümün de yine siyasette olduğunu düşünmektedirler. Gençlere göre şu anki mevcut aktörler Türkiye’nin sorunlarını çözmekten uzak.

Ancak katılımcıların çoğu için, 31 Mart 2019 yerel seçim sonuçlarının önemli bir kırılma noktası olduğu ve “bir şeylerin değişebileceği” algısını yarattığı gözlemlenmiştir. Bu da gençlerin ülkenin geleceğine dair iyimser duygularını pekiştirmiştir.

Araştırmaya katılan gençlerin çoğu ülkenin kötüye gittiğini düşünmekte ve bunu daha çok ekonomik kaygılar ile ilişkilendirmektedir. Gençler, ülkenin gidişatına dair olumsuz hisleri, siyaset kurumu ve siyasetçilere olan güvensizliklerine rağmen bu kötüye gidişin kendi jenerasyonları tarafından durdurulacağına inanmaktadırlar”.

 

En sonunda da Türkiye’nin ucuz emeğe dayalı sanayilere mahkum olduğu, orijinal fikir ve ürün geliştiremediği kesinlikle yanlış.

 

“Türkiye’de girişimcilik her geçen gün daha da popüler konulardan biri haline geliyor. Birçok genç üniversite zamanlarında ya da hemen sonrasında kendi girişimini kurarak hayata atılmayı planlarken,  birçok profesyonel de bir startup sahibi olmayı hayal ediyor.

Bu yazıda Türkiye’deki startup ekosistemine dair bazı rakamları olabildiğince dünya ile karşılaştırmalı olarak sunuyoruz.

 

Ülkelerdeki startup sayılarından bahsedecek olursak (startupranking.com’un verilerine göre), ABD’nin 47,521 girişimle zirvede olduğunu söyleyebiliriz. ABD’nin startup sayısı bakımından kendisine en yakın ülke olan Hindistan’a (7,067 girişim) göre 40,000’den fazla startupa sahip olduğunu görüyoruz.

Avrupa’ya baktığımızda ise 5,100 girişim ile en çok startup barındıran ülke Birleşik Krallık. Sırasıyla 2,042 startup ile  Almanya ve 1,431 startup ile Fransa’da takipçi konumunda. Türkiye ise 398 startup ile dünyada 29. sırada bulunuyor. Avrupa ülkeleri arasında ise startup sayısı bakımından 12. sırada.

 

(Kaynak:  Rakamlarla Türkiye’deki startup dünyası)

 

Tüm bu değişim AKP’nin son 10 yılda izlediği zulüm, baskı, dışlama politikaları ve artık bir kleptokrasi ve talan ekonomisi dönen ülkemize yaşanıyor.

Toplum, tüm katmanlarıyla sosyal mühendisliği red ediyor. Birey hakları ve demokrasiye dayalı modern bir yaşamın hayalini kuruyor.

İşte, ben bu Türkiye’yi görüyorum. Kentleşme, Internet penetrasyonu  ve Batı’yla temas (ticaret, turizm, M&A’ler ve finansman yoluyla) arttıkça; Y ve Z kuşakları karar verici mevkilere yerleşince yeni ve cesur Türkiye’nin nasıl hızla boy attığını çok daha berrak göreceğiz.

 

Tüm dünyaya kutlu ve mutlu Bayramlar

 

Tüm paylaşımlarımı Facebook sayfamda bulabilirsiniz

 

Şahsi websitemi ziyaret etmenizi dilerim

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları