Sosyal Medya

FÖŞ yazdı: Türkiye ekonomisine eklektik bir bakış

15 Mayıs 2021

Pazartesi günü yasaklar kademeli olarak kalkacak ve henüz Çin’den 1 milyon doz hariç, söz verilen 3 katrilyon dozdan bir zerresi dahi gelmediği için 1 Haziran gibi vaka sayısı yine 60 bin/güne yükselecek. Çünkü, uzun evden çıkma yasağı döneminde İstanbul’dan kaçanlar artık “Yeni Wuhan” adı verilen bu kentteki bütün varyantları Anadolu’ya taşıdılar. Varyantlar Anadolu’nun kendine mahsus türleri ile çiftleşerek, yepyeni melezler doğurdu. Bayram boyunca bu türler için yerli ve milli isimler düşündüm. Önerim, Sedat ve Alaattin’dir. “Çok yakında” insanlığının hizmetine sunarak tüm dünyaya ihraç edip cari açığı kapatacağımız yerli aşılar için ise Mehmet Abi ve Dayı Süleyman markalarını öneriyorum.

 

Covid-19 sürdükçe, geçmişe yönelik verilerden makul tahminler yapmak kolay olmuyor. Kolayı bir kenara bırakın, akılcı da olmuyor. Size basit bir örnek vereyim. Aşağıda konut satış verilerini görüyorsunuz.

 

“Vay be, ivmeye bak, sektör toparlanıyor” derken, Mayıs’ta 15 gün kapanma, konut satışları yine takriben 100 binden 50 bine düşecek.

Geçmişten gelen verilerle yapılabilecek en iyi analizi size aşağıda tek bir grafikte göstereceğim:

 

Bu grafik ekonominin hem üretim, hem de (perakende satışlar vasıtasıyla) tüketim cephesini yansıtıyor. Sonuç?  Ekonomi yavaşlasa da, hala büyüdüğünü söylemek mümkün.

Bu makalede “eklektik” bir yaklaşım deniyorum, çünkü mümkün olduğu ölçüde beklenti anketleri kullanarak ekonominin geleceğini tahmin etmeye çalışacağım.

 

Ekonominin geleceğini kestirmeye çalışırken, ilk cevap verilmesi gereken soru, Covid-19 epidemisinin ne zaman biteceği. Bu konuda değişik kurumlardan hemen her ay yeni bir anket geliyor. Aşağıda size sunacağım, İpsos tarafından 30 ülkede yapılmış. SÖZCÜ’den aldım:

“Araştırmada katılımcılara pandeminin ne zaman sona ereceğine dair beklentileri de soruldu. Türkiye’de yüzde 44, 12 aydan önce coronavirüs öncesine dönülmeyeceğini belirtirken, yüzde 5 “asla eski günlere dönemeyeceğiz” dedi. 30 ülkenin yer aldığı araştırmada ortalamada yüzde 59, 1 yıl içinde pandemi öncesindeki hayatına dönebileceğini düşünüyor”.

 

Bu çok kötü bir haber, çünkü Covid-19 kesin kes geride kalmadan, geniş çaplı işsizliğin “normale dönmesi” de imkansız.

Geniş kapsamlı işsizlikle Covid-19 salgını arasındaki bağlantı  yukardaki gafikte çok net bir şekilde görülüyor. Ocak 2020’den itibaren, tüm işsizlik göstergeleri sert  şekilde yukarı fırlıyor. Kısıtlamaların şidetine bakmaksızın, sokağa çıkma yasağı yürürlükte olsun veya olmasın, işsizlik oranları çok değişmiyor.  O zaman, en az bir yıl daha %20 veya çok daha üstünde geniş kapsamlı işsizlikle yaşayacağız.  Bunun etkilerini de  özel tüketimin yavaşlaması olarak hissedeceğiz.  Tabii, Erdoğan ve AKP+MHP iktidarının tarihe karışması olarak da hissedeceğiz, ama o konuda ayrı bir makale yazacağım.

Nerden başlasak?  Türkiye ekonomisinin geleceğini öngörmek için hangi gösterge bize ışık tutabilir?  Hah, buldum. Ne olacak bu enflasyon yahu?  TCMB Aylık Beklenti Anketi bu konuda en tutarlı kaynak. Aşağıdaki tabloya göre, TÜFE yıl sonunda %13.81’e düşecek.

 

Bu iyi haber. Fakat, kötü haber daha ağır basıyor:  Aşağıdaki grafiğe bakın, 12 ve 24 ay vadede enflasyon beklentileri çok belirgin  şekilde yükseliş trendinde.

 

Yani?  Önümüzdeki aylarda %13.81 yıl sonu TÜFE kestirmesinin yukarı revize edilmesi çok olası. Özellikle, Çin’den ABD’ye tüm dünyada enflasyon kasırgası esip,TCMB’nin kur istikrarını sağlayamadığı göz önüne alınırsa. Bir de hala Orta ve Güneydoğu Anadolu’da tüm gazabıyla hüküm süren kuraklık var ki, mahsul miktarını azaltacak. Yani, gıda enflasyonu yükselecek.

 

Peki, ekonomik aktivitenin toparlanması mümkün mü?  Bu konuda en geniş ve kapsamlı öncü gösterge TUIK’in aylık olarak yayınladığı Ekonomik Güven Endeksi. Nisan’da 5 puan birden gerilemiş:

 

 

 

Bu göstergeye önümüzdeki aylarda ekonomik aktivite daha da yavaşlayacak şeklinde bir yorum getirebiliriz.

 

OECD de Türkiye için bir öncü göstergeler endeksi yayınlıyor. Aşağıda görüleceği gibi, Nisan ayında bu gösterge de yataya dönmüş. Yani, ekonomik aktivitenin hızlanacağına dair bir işaret göremiyoruz.   İSO-Markit imalat sanayi PMI da Nisan’da oldukça yavaşladı diye ekleyelim. Öte yanda, MUSIAD-SAMEKS bileşik PMI aydan-aya hızlandı, fakat vaktim olup da trendini çıkartamadım.   Sonuçta, turizm geçen yaza nazaran daha güçlü randıman verip, salgın da sonlanmazsa, bu yaz da 1 ve 2Ç2021 gibi “durağanlık” içinde geçer.

 

Haftalık bazda yayınlanan kredi verileri de bize ekonominin geleceği hakkında yol gösteriyor.

 

 

Elimdeki en taze  kredi verileri 30 Nisan’a ait. Bunları incelemeden önce hatırlatayım. Haftalık kredi gelişmeleri üzerinden analiz yapmak çok sağlıklı değil. TCMB, kredilerin ivmesini ölçmek için 13 haftalık kur etkisinden arındırılmış hareketli ortalama kredi hareketlerini kullanıyor. Yukardaki tabloda bu veriyi  de görebilirsiniz.

Bu gösterge bazında, halen krediler yıllık %11.3 temposunda artıyor ki, yıl sonu TÜFE beklentisi olan %13.81’in dahi altında. Yani, beklentiler tutarsa, bu sene reel kredi stoğu bayağı daralacak (aslında ölçümü ortalama enflasyonla yapmalıyız).  Kredilerin daralması ekonominin büyümesi önündeki en önemli engellerden biri.

Nitekim, özel tüketim göstergelerinde (örneğin tüketici güveninde) gözlenen gerileme tüketici kredilerinde de onaylanıyor. Yıl başından bu yana tüketici kredileri sadece %2.6 (birikimli TÜFE’nin gerisinde), yıllıklandırılmış bazda ise %10.5 yükselmiş.

Ticari kredilerde yılbaşından bu yana %7.1 artış var, fakat 13 haftalık hareketli ortalama %10’un altına düşmüş. Nihayetinde, kredi istatistiklerini neresinden incelerseniz inceleyin, ekonomik aktivitenin yavaş seyrettiğini ve daha da yavaşlayacağını anlatıyor bize.

Dikkat ederseniz, dış ticaret ve cari denge hakkında anket koymadım bu makaleye, bulamadım da. Zaten henüz o cephede anketlere dahi güvenmem. İki büyük belirsizlik kestirme yapmayı imkansız kılıyor. Bir, turizm sezonundan ne kadar gelir elde edeceğiz?  Bence $10 milyarı geçmez. İkincisi, ne kadar cari açığı finanse edebiliriz?  Çünkü, cari açığı finanse edemezsek, ithalat yapamayız ve ekonomi daralır.

 

Cari açık finansmanı konusunda, banka ve finans-dışı sektörün FX kredileri yenileme oranı bize finansman kapasitemizi gösterir. Ben hep İş Bankası Ekonomik Araştırmaların bu konuda yazdığı rapora bakarım. Bakalım bu kez ne yazmışlar:

“Mart’ta bankalar ve diğer sektörler yurt dışından toplamda sırasıyla 374 milyon USD ve 202 milyon USD net kredi kullanımı gerçekleştirdi. 12 aylık kümülatif verilere göre, uzun vadeli borç çevirme oranı Mart’ta bankacılık sektöründe %86, diğer sektörlerde %84 oldu. Ayrıca, yurt dışından sağlanan ticari krediler 2,2 milyar USD ile bir yıldan uzun sürenin en yüksek seviyesine ulaştı”.

Yani, bu fasılda da hem iyi, hem de kötü haber var. İyi haber, bankalar artık vadesi gelen kredilerin daha yüksek kısmını yeniliyor. Kötü haber, hala FX borcumuzu azaltıyoruz. Büyümeye hazırlanan bir ekonomi bunu yapmaz. Kendi iç tasarrufunu üretemediğine göre, dışardan daha fazla borçlanarak proje finansmanına hazırlanır.

Sonuçta, eğer yazın herkesi aşılayıp salgını geride bırakırsak, belki yılın son çeyreğinde büyümeye geçebiliriz. Aksi halde, bu seneyi de 2020 gibi çok düşük bir büyüme oranı ile kapatırız.

İstatiksel olarak, geçen seneden yüklü  büyüme stoğu devraldığımız için, büyüme %4-5 gözükebilir. Velakin açıklanan  rakamlar cebinize yansımayacak. Sizin için büyüme %2-3 civarında kalır. Yani, kazandığın gelirin harcama gücü artmaz. Eğer TÜFE TUIK’in dediği gibi %17 değil de, ENAG’ın ölçtüğü gibi %25 veya üstündeyse, bu seneyi de çok fena ütülerek kapatacağımız kesin.

 

FÖŞ

 

 

Finansal Huzura Erişmek  (Word dosyası sunum)

 

FÖŞ’ten Bayram Hediyesi: Finansal Huzurun Sırları  (YouTube videosu)

 

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları