Sosyal Medya

FÖŞ yazdı: Pandemi ve ekonomik hasarı bu sene bitmeyecek

17 Nisan 2021

Bugün insanlık tarihinde acı bir dönüm noktası. Akşam saatlerinde Covid-19’dan kaybettiğimiz kardeşlerimizin sayısı 3 milyonu aşacak. Bir seneyi az aşan bir zamanda, 3 milyon can kaybettik.  300 milyon insan da hastalandı, bunların belki yarısı “uzun Covid” dediğimiz aylarca süren çeşitli rahatsızlıklardan müzdarip. Büyük kısmı da ekonomik verimliliklerini geri kazanamıyor. Türkiye’ye döndüğümüzde, geçen hafta itibarıyla resmi can kayıpları Büyük Marmara Depremi’ni aşmıştı.

Buna rağmen, hayali canavarlardan korkup battaniyeyi kafasına çeken çocuklar gibi Covid-19’la ilgili yazıları okumuyoruz, haberlerin sırası gelince, uzaktan kumandada sıradaki kanala atlıyoruz.

Güzel insanımın en kötü huylarından biri kötü haberi duymaktan kaçınmak. Sanki bilgisi olmazsa, başına felaket gelmeyecek. Halbuki, önceden haber alsa, tedbir alacak. İşdünyasında seminerlere davet edildiğimde, yönetimden duyduğum ilk söz “Aman FÖŞ, katılımcıların içini karartma”.  Bu yüzden hep parlak gelecek vadedenler davet edilir toplantılara. Bu yüzden de maske takmayıp, cenaze namazları, lebaleb kongreler, gece yarısı partilerinde heba olup gider canlarımız.

Kimsenin okumayacağını bile bile, görevimi yapacağım. Covid-19’u yenmek üzereydik, ama beklenmedik bir kaç olay virüse zaman kazandırdı, şimdi karşı saldırıya geçti. Bu sene salgın bitmez dünyada. Türkiye’de de Ekim’den önce sürü bağışıklığa erişmek mucizelere kaldı. Dünyada gelişmişlik ve refah düzeyine göre ekonomik kayıplar mütevaziden çok ağıra doğru gidecek.

Evet, pandemiyi bastırmak üzereydik. Sonra, Astra-Zeneca’nın bazı aşılananlarda kan pıhtılaşmasına yol açtığı teşhis edildi. Tıp bilımi hala mevzuyu tartışıyor. Aşının insan hayatına tesadüfi ölümlerin üstünde bir riski var mı, emin değiller. Ama bir kaç ülkenin aşı kullanımını yasaklaması ve kan pıhtılaşmasından vefatların gazete manşetlerinde geniş yer alması Astra-Zeneca’yı büyük ölçüde aşı cephaneliğimizden çıkarttı. Ardından aynı felaket J&J’in soğuk hava depolaması gerektirmeyen, tek dozlu aşısının başına geldi. ABD sağlık örgütü kullanımını askıya aldı.  ABD’de aşı kıtlığı yok, ama J&J sipariş eden zengin ülkeler başka üreticilere yöneldiler.

Sonuçta, virüsün elini güçlendiren iki sonuç çıktı ortaya. Birincisi dünyada zaten çok çeşitli nedenlerden aşıya alerjisi olanlar var, belki toplumda oranları %20-25 civarında. Bunları artık her hangi bir aşıya ikna etmek hiç kolay olmayacak. Onlar aşısız dolaştıkça da, biz aşılılar güvende değiliz, nedenini anlatacağım.

Aşılamanın aniden yavaşlaması ile virüs yeni mütasyon üretmeye zaman kazandı.  Ek olarak, Hindistan ve Brezilya’da Modi ve Bolsanaro’nun duyarsızlığı yüzünden yeni ve çok tehlikeli varyantlar adeta soykırım yapıyor. Hindistan 3 gündür 200 bin vaka limitini aşıyor. Brezilya nerdeyse bir aydır günde 3-4 bin vefat rapor ediyor.

Hindistan artık hangi ülkede, ne marka aşı varsa, ya topluyor, ya da lisanslıyor. Çin de korktu, Beijing de ithal aşıya izin vereceğini duyurdu. Yani, dünyada ciddi bir aşı darlığı oluştu. Zengin ülkeler gelecek planlaması yaptıkları için, her vatandaşı 10 kere aşılayacak stok biriktirmişler, onlar sadece coğrafi dağılımı yeniden planlayacak.

Fakat, Türkiye gibi daha fakir ve planlama konusunda karakucak gidenler ayazda kaldı. Bizim için parantez açalım, sadece Biontech’ten umudumuz var. Çin’le Uygurlar, Rusya’yla da Montrö ve Ukrayna gerginliği olduğu sürece çok az aşı gelir.

Şu anda kullandığımız aşılar Güney Afrika ve Brezilya varyantına karşı daha az etkili. Ağır hastalığı önlemede başarılılar da  en önemli özellikleri olan bulaşmayı önleme konusunda yeterli araştırma yok. Beni en çok korkutan, Brezilya varyantı P.2 ki, şu anda Latin Amerika’da P.1’in yerine geçip, ABD’ye yayılıyor. Çünkü, bu tür daha önce hastalanıp antikor geliştirenleri de yeniden yatağa düşürüyor. Düz mantığa göre aşılara da dirençli olabilir.

Bizde hala atalarından çok daha bulaşıcı, fakat fazla öldürücü olmayan İngiltere türü hakim, fakat hem  Güney Afrika, hem de çok az denekde teşhis edilse dahi, Brezilya türü de saptandı. Sosyal temas etkin şekilde kısıtlanmazsa, en tehlikeli tür, ötekilerin yerine geçiyor.

Halen dünyada aşılanan sayısı 900 milyonun altında, yani dünya nüfusunun en babası %12’si civarında. Bu oran bu yıl  sürü bağışıklığı için gerekli %70’i bulmaz. Ve bu sene pandemi bitmez tezimi ispatlamak için en sağlam delili vereyim:  Pfizer itiraf etti:  Aşılananlar 12  ay sonra varyantlara bağışıklık için bir kez daha aşılanacak. Bu ne demektir biliyor musunuz?  Aşı üretme kapasitesine dev yatırım gerekecek. Bizim gibi Gelişmekte Olan Ülkeler’e (GOÜ) aşı sırası gelmesi iyice uzayacak.

Salgında son durumu yeterince özetledim. Şimdi gelelim ekonomik hasara. Önce, şu nokta kafamıza girsin artık:  Dünya bir uzay gemisi. Eğer birimiz hastaysak, muhakkak diğerleri de hastalanacak. Tek çare  sıkı karantina. Yani, Brezilya, Türkiye, Hindistan gibi ülkelerde epidemiler azmışsa, oralara turist gönderemezsiniz, o ülkelerden de misafir kabul edemezsiniz. Çünkü sürü bağışıklığına erişemediniz ve dışardan gelecek bilinmeyen bir türün sizin aşılı vatandaşlarınızın zırhını delip tüm kısır döngüyü yeniden başlatması ihtimali var. Aşılamada çok geri kalan GOÜ’le zengin ülkeler arasında örülen çok yüksek sağlık duvarını görüyor musunuz?

ABD salgın boyunca hiç kapanmadı ve Biden gerektiği kadar para harcayacak. Yani aşılama gecikse de, çok zarar görmez. Çin de öyle. Ama AB şimdiden bütçe açıkları genişledi diye hayflanıyor. Ortak yardım fonu hala dağıtılamadı.  AB’nin bu yıl beklenenden hızlı toparlanacağı tezine sıcak bakmıyorum. 1-3Ç2021 durağan geçebilir.

Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Filipinler, Endonezya,  Rusya, İran, Türkiye, tüm Afrika ve Latin Amerika bu sene fazla  turist alamaz, üretim ve tüketim de ağır zarar görür. Bu ülkeler artık faiz de indiremez, çünkü ABD başını aldı gidiyor, tahvil faizleri yükselecek. Mecburen bütçe açığı verecekler. Salgın bittiğinde geri ödemek için yıllarca büyümeden feragat edecekler.

En büyük korkum, başta Brezilya, Arjantin ve Afrika olmak üzere epidemilerin sağlık sistemini yıkarak, tarlalara,  üretim tesisleri ve madenlere sıçraması. Afrika ve Brezilya (örnek olarak veriyorum) hammadde ve gıda tedarik zincirinde kilit role sahip.

 

Ben Cumartesi yazarken, Başkan Erdoğan’ın Ramazan’da 9 gün yurtçapında sokağa çıkma yasağı ilan edceği söyleniyordu. İnşallah diyorum. Ama bence yapmaz. Çünkü, yaparsa Kanal İstanbul’un bağlantı yollarının temelini atamaz. Nedenlerini  bir sonraki makaleme sakladım.

 

FÖŞ

 

Şahsi websitemi  ziyaretiniz rica olunur

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları