Sosyal Medya

FÖŞ Odadaki Fili yazdı:  Omicron

4 Aralık 2021

2020’den bu yana insanlık “Covid-19? Neymiş ya o?  Bir kaç güne kadar geçer” diye kendini kandırdı.  Covid-19 bitmedi, çünkü insanlık davranışlarını değiştirmedi. Bir kısım, çeşitli komplo kuramlarının etkisi altında aşılanmayı reddederken, büyük bir azınlık da “Covid-19’a inat” çılgın partilerde Salsa ve Lambada yaptı. Ve Noel Baba çuvalında Omicron‘u getirdi.

Yatırımcılar Omicron’un şirket karlarına etkisini, ekonomistler enflasyon-büyüme ekseninde yaratacağı hareketlenmeyi tartışıyor. Ama, psikiyatrist ve sosyologların derdi başka:  Uzun süre alıştıkları “normale” dönme umutları her varyantta biraz daha sönen insanlık nasıl değişecek?

 

Sağlık uzmanları henüz Omicron’un öldürücülüğü konusunda kesin karara varmadı. Yeterli verinin toplanması en az bir ay sürecek. Fakat, “sıfır nokta” Güney Afrika Cumhuriyeti’nde günlük vaka ve haftalık hastaneye yatma rakamlarının hızla yükseldiğini gözlüyoruz. Farma şirketleri de hem-fikir değil. Moderna “aşılar yetersiz kalabilir” diyor, Pfizer-Biontech “Hiç korkmayın, bir kaç ay içinde yeni varyanta koruma sağlayan  aşıyı eczanelere veririz diyor. Bağımsız sağlık uzmanları her aşının sıfırdan başlayıp  güvenlik ve yararlılık testini geçmeden sağlık otoritelerinden onay alamayacağını hatırlatıyor Pfizer-Biontech’e.

Bakın, bu zıt ve beyne buharlı ütü haber akımı insanlığı yoruyor, çaresizliği ve kararsızlığa sürüklüyor: Kışı Omicron’la geçirecek olmanın en önemli etkisi depresyon, boşanma ve madde bağımlılığı vakalarının yükselmesi olacak.

Omicron aşılara dirençli olmasa da, ekonomiye zarar vereceği aşikar, çünkü

  • Gelişmekte Olan Ülkelerde aşılanma oranı çok düşük
  • Her ülkede %15-25 arasında aşı karşıtı var.
  • Çin’in tek vakada dahi tüm kenti karantinaya alma politikası, tedarik zinciri aksaklıklarının en az 3 ay daha sürerek, kalıcı olumsuz etkiler üretebileceğini düşündürüyor.

 

Özetle, sevgili ve zavallı insancıklar, Covid-19 en iyi ihtimalle 2023 baharında biter.  Covid-19 resmen 265 milyon vakaya neden oldu, resmi vefat sayısı da 5 milyon küsur.  Gerçek bu mu acaba?  The Economist’in bir araştırmasına göre, gerçek vefat sayısı resmi rakamların 3 misli olabilir. Yani 15 milyon ölü var. Covid-19’a yakalananların üçte biri “uzun Covid” dediğimiz uzun süreli sağlık sorunları yaşıyor. Bir başka deyişle, 85 milyon insan Covid-19’u hafif atlatsa da, uzun süre hastalığın travmatik darbesinden kendini kurtaramayacak.

Size daha da kötüsünü anlatayım, hazır olun: Bu, yüzyılda bir görülen bir pandemi değil. Uzmanlara göre en geç 10 yıl içinde yeni bir global felaketle karşılaşacağız. Adaylar:  antibiyotiğe dirençli bakterilerden ölümler, MERS, Nepah virüsü.  WEF’a katılan çokuluslu şirketler şimdiden 5 yıllık planlarına pandemi senaryolarını da eklediler.

Dünya tarihine baktığımızda, Avrupa’da Kara Veba, matbaanın keşfi, dünya savaşları, 2 büyük depresyon/finansal kriz ve İspanyol Gribi pandemisi akabinde çok köklü sosyal ve ekonomik evrimler tespit ettik. Önümüzdeki 1-1.5 yıllık süre  zarfında insan davranışlarında, yukarda saydığım  felaketlere benzer,  kalıcı ve köklü davranış değişiklikleri bekliyorum.

Nasıl davranış değişiklikleri? Bir Integral Yatırım seminerinde çıkarımlarımı şöyle özetledim:

 

—Çocuk yapmak isteyecek miyiz?  Doğurganlık azalacak, dünya nüfusu projeksiyonlardan daha yavaş büyüyecek:  Yaşlı nüfusun artması ile   sosyal güvenlik sistemlerinin yükü çoğalacak. Kreş, bebe malzemeleri, eğitim talebi yavaşlayacak. Alzheimer, diz-kalça protezleri gibi geriatri alanında çok talebi olan tıbbi branşlarda gözlerimize inanamayacağımız bir inovasyon dalgasına şahit olacağız.

–Devlet ve kanaat önderleri ile aramızdaki güven ilişkisi büyük stres içinde.  Artık kime güveneceğiz? Devlete ve otoriteye tapmanın yerini bilime saygı alabilir. Kapitalizm, topluma tutunabilmek için vatandaşlık geliri ve daha yüksek oranlarda servet ve gelir vergisi toplamaya razı olacak. Hastalık, insanlığı zorunlu olarak daha eşitlikçi bir geleceğe itecek.

–Aile ve dostlarımızla ilişkilerimizi uzaktan sürdürebilecek miyiz?  Hayır, üstelik Zoom  da yetmez.  Sosyalleşmeyi seven bireyler ya daha yüksek oranda salgına yakalanacak, ya da eve kapanmaktan bunalıma girecek.  Sanal Realite ve Hologram teknolojisi hızla gelişecek, çünkü “yanında hissetmek” ve “eliyle dokunmak” en temel insan ihtiyaçları.

–Hastalık yalnız yaşlıları değil, hasta ve bünyesi zayıf olanları da kurban seçiyor. Artık daha sağlıklı beslenip, daha fazla spor yapacağız.  Spor ekipmanları, uzaktan koçluk ve organik gıdaya talep artacak.

–Covid-19 öncesi başlayan iklim değişikliği ve çevre tahribatına hassasiyet misliyle arttı. Özellikle genç nesil, Covid-19 gibi salgınlarının temelinde ormanların yakılması, global ısınma, leş gibi zehir kokan kentlerde balık istifi,  üst-üste yaşamak gibi kötü huylar yattığını öğrendi.   Devlet ve mal/hizmetlerini satın aldığı şirketlerden iklime saygılı politikalar ve davranışlar talep edecek. Belki, iklim değişikliğinin bertarafı için daha yüksek vergi ve ürün fiyatı ödemeyi de kabullenecek.

–Evlerimizi tahkim edeceğiz (Cocooning),  gerekmedikçe işe gitmeyeceğiz. Artık evimiz hakikaten kalemiz. Uzun süreli Covid-19 türü kuşatmalara hazır olmalıyız. Tasarruf/harcanabilir gelir ve ev eşyaları-eğlence harcamalarının toplamda payı artacak.

-Dönemsel afet nedenli işsizlik sigortası arayacağız:  Herkes evden çalışamaz. İnsan teması gerektiren işlerde çalışanlar ve iş ortamı henüz dijital platformlara aktarılmamış olanlar, Covid-19 türü doğal afetler nedeniyle işlerini kaybettiklerinde ödeme yapacak işsizlik sigortaları satın alacak. Eğer emek sınıfının çoğunluğu bu tür sigortayı talep olarak savunursa, halkın isteklerine değer veren ülkelerde, bu sigortayı daha ucuza kamu sunacak.

–Sinema, konser, spor gösterilerine katılımın yerini sosyal medya alabilir.  Ama turizm ve yeme-içme sektörü ne yapacak?   Düşünün, uzun yıllardır hayalini kurduğunuz o egzotik ülkeye gidip yerel halkla kaynaştınız… Bir hafta sonra birisi gırtlağınızdan aşağı boru sokmaya çalışıyor. Hoş bir manzara değil. Toplumun gittikçe artan bir kesimi turizmini eve yakın yörelere taşıyacak. Restoran, kafe, büfelerde ciddi bir konsolidasyon gözleyeceğiz. Bu sektörle yok olmayacaklar, hatta daralmayacaklar. Artık kare-kodlu menü sunup, garson yerine moto-kurye tutup, evlerinde özel partilerde eğlenen insanlara “catering” hizmeti sunacaklar.

Omicron’a kadar insanlık değişmemek, zar-zor yakaladığı bireysel ve sosyal dengeyi korumak için acımasızca, aptalca çaba gösterdi. Ama, değişmeyenler Darvin’in Evrim Teorisi’nin kurbanları oldu ve olacak.

 

FÖŞ

 

Websitemi ziyaret edin, hemen her gün bir yenileme var. İşte en taze örnek..

 

İngilzişce YouTube kanalımız Real Turkey Channel 27.800 aboney ujlşatı. Son videomuza bir göz atın

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları